Savaş tamtamları ile başlayan 2023, Zap’tan gelen asker cenazeleri ile sona ererken, bütün varlığını ve iktidarını savaşa ve ranta bağlamış olan iktidar, yoksullaştırdığı insanları dağlarda harcadı. Bu karanlığa karşı direnen emekçiler ise yılın yüz akı oldu
“Türkiye 2023’ün sonunda Ay’a ulaşacak. Dünya çapında olay olacak. Bunu çok rahat söyleyebilirim…” 21 Ağustos 2021’de Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, aynen böyle diyordu. Şimdi, 2023’ün sona ermesine birkaç gün kalmışken, bir ‘son dakika hamlesi’ gelmezse eğer, Ay’ın bizden, bizim de Ay’dan pek haberimiz varmış gibi görünmüyor. Bırakalım Ay’ı, Zap’a tırmananlar bile inmek zorunda kalıyorlar. Süreklileşmiş bir ‘Savaş Hükümeti’ haline gelen ve ekonomik/siyasal bütün varlığını sürekli kriz ve savaş durumuna dayandıran AKP-MHP iktidarı, yeni yıla da aynı tempoyla girerken, bir avuç yandaş ve rantiye dışındaki milyonlarca insan, her gün, hatta her dakika biraz daha yoksulluk çukuruna gömülüyor. 2022 yılında 84.6 milyonluk Türkiye nüfusunun 60 milyonunun “Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi (BSYBS)”ne kayıt yaptırdığı biliniyor. Kayıtlı hane sayısı da 2014’ye 8 milyon iken 2021’de bu sayı 17.7 milyona fırlamıştı.
Ne depremle, ne de dışsal faktörlerle açıklanamayacak olan bu ağır tablonun sorumlusu olan iktidar, 2023 boyunca olduğu gibi, yeni yılın bütçesinde de savaş harcamalarını rekor seviyeye yükseltirken, başka bir deyişle “mermi-ekmek” diyalektiğinde mermiyi zirvelere çıkartırken, yurttaşlar, her markete gittiklerinde yeni şoklarla karşılaştılar, seçim rüşveti olarak sunulan sözde yükseltilmiş maaşlarının eriyip gittiğini gördüler.
Seçim ve süper maliyeciler
2023’ün kuşkusuz en kritik dönemeçlerinden biri Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleriydi. Baştan sona iktidarın hileleri ve resmi muhalefetin kifayetsizliği ile karakterize olan seçimler, Erdoğan’ın kılpayı ‘zaferi’ ile sonuçlanırken, seçim öncesinde nereden bulunduğu belirsiz paralarla ‘sosyal yardım’ları yükselten, maaşları ve asgari ücreti bir parçacık yerinden kımıldatan iktidar, ne enflasyonu birazcık düşürebildi, ne de işsizliği azaltabildi.
Seçim sonrasında ise Maliye Bakanı’nı alaşağı eden Erdoğan, bu kez ekonominin içine düştüğü bataklıktan birazcık kurtarabilmek için, “imaj düzenleme” ve “yeni türden dilencilik” döneminin kapılarını açtı. Daha birkaç yıl önce ‘nas’ edebiyatı yaparak “Ben görevde olduğum sürece faiz yükselmez” diyen Erdoğan, daha önce yuvadan attığı Mehmet Şimşek ve Gaye Erken ikilisini Maliye’nin başına getirerek, faiz artırırken, diğer yandan da Ortadoğu despotları ve İngiltere tefecileri başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından sıcak para girişi sağlamaya çalıştı ve bunu yaparken de geçmişte kanlı bıçaklı olduklarıyla el sıkışmakta sakınca görmedi.
Her şey ateş pahası
Öte yandan, bütün bu önlemler ‘büyüme’ gibi muğlak süreçleri etkilese de gelir dağılımındaki kötüleşme yıl boyunca daha da kötüye gitti. TÜİK’e göre bile yüze 60’ın altına bir türlü inmeyen enflasyon yurttaşı canından bezdirirken, Temmuz ayında 11 bin 402 lira olarak açıklanan asgari ücret çoktan açlık sınırının altında kalırken, 7 bin 500 lira olan emekli maaşı ise ölüm sınırını zorladı. Öyle ki, tüm ücretler, ilan edildiğinin ertesi günü ‘hiç’ haline geldi.
2024’e girerken şimdi asgari ücret yeniden tartışılıyor ama son getirilen yüksek vergiler ve enflasyonun ne açıklarsa açıklansın ertesi gün onu da eriteceği kesin görünüyor. Bu süreçte yapılacak olan yerel seçimler, biraz da bütün bu politikaların referandumu olacak ve emek hareketinin de geleceğini belirleyecek.
Savaş bazılarına kazandırır
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) küresel silah ihracatı raporuna göre, yüzde 69 yükseliş gösteren Türkiye’nin silah ihracatı durmadan artarken, genel sıralamada 12. sırada yer aldı. Türkiye’nin silah ihraç ettiği ülkelerin başında Katar yer aldı. Söz konusu zaman diliminde Türkiye, silah ihracatının yüzde 20’sini Katar’a yaparken, yüzde 17’sini Birleşik Arap Emirlikleri’ne, yüzde 13’ünü ise Umman’a yaptı. İletişim Başkanlığı’da göre, özellikle ‘damat’ Selçuk Bayraktar’ın SİHA’ları olan TB2’lerin satışları son yıllarda arttı. Türkiye, 32 ülkeye 500’ün üzerinde TB2 SİHA sattı. Öte yandan Kürtlerle savaşa başından beri 4 trilyona yakın kaynak akıtan Türkiye, bugün bile Amerika ya da Batı’dan yeni savaş uçaklarına milyarlar ödemeye hevesli görünüyor.
11 ayda bin 772 cinayet
Patronlar ve iktidarın örgütsüzlük dayattığı işçiler, 2023 yılında da iş cinayetlerine kurban gitti. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre; yılın ilk 11 ayında en az bin 772 işçi çalışırken yaşamını yitirdi. Bu ölümler arasında çok sayıda göçmen işçide yer aldı. 10 Kasım’da Zonguldak’ta kaçak maden ocağında çalışan Afganistanlı Vezir Mohammed Nortan’ın patronları tarafından yakılması ise yılın en trajik olayıydı.
Açlık sınırında yaşamlar
TÜİK verilerine göre; Kasım ayı enflasyon yüzde 61,98 olarak gerçekleşirken TÜRK-İŞ araştırmasına göre açlık sınırı 14 bin 24 TL olarak kaydedildi. 11 bin 400 TL olan asgari ücret ise bu rakama bile ulaşamadı.
Dersim’den Riha’ya: Sokak sendikacılığı
2023’te işçi sınıfı mücadelesine damga vuran direnişler, daha çok sokakta/meşru eylem çizgisini izleyen Bağımsız Maden-İş, DGD-SEN, Tarım-Sen gibi bağımsız sendikalar ya da bağlı bulunduğu konfederasyona aykırı düşen mücadeleci sendikalardan geldi. Yılın başında Trendyol ile başlayan depo eylemleri, Schneider Enerji’deki direnişle ve LC Waikiki Depo işçilerinin eylemleriyle sürdü. Dev-Yap İş ve İnşaat İş Sendikaları yıl boyunca ortaklaşa eylemleriyle birçok şantiyede patronları dize getirirken, enerji işçileri önce DİSK Enerji-Sen öncülüğünde DEDAŞ’ta, sonra da Dersim’de sürece ağırlıklarını koydular; Dersim’deki direnişi kazanımla sonuçlandırdılar. Yine Dîlok Şireci tekstil direnişi ve halen devam etmekte olan Agrobay direnişleri yıla damgasını vuran eylemlerden oldu. 2023’ün son günlerinde gerçekleşen Limter-İş’in Gemak eylemi ve en önemlisi de Riha’daki Özak Tekstil direnişi, gelecek için umut verdi; vermeye de devam ediyor. Metal sektöründeki büyük pazarlık ve grev olasılığı ise 2024’e girerken, sınıf mücadelesinin çizgisini belirleyebilecek bir olgu olarak kapıda duruyor.
HABER MERKEZİ