DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Bahçeli’nin partilerini hedef göstermesine, ‘Haddinizi bileceksiniz’ diye yanıt verirken, ‘Savaştan, çatışmadan, kandan, ölümden, acıdan, gözyaşından, adaletsizlikten beslenen ve bundan siyaset devşirmek isteyen iktidar ve ortağının tutumunu kınıyoruz’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis Grup Toplantısı öncesi Halkların Demokrasi Partisi (HDP) Genel Merkez binasında partilerine yönelik hedef gösterme ve Kürt Sorunu’nun çözüm tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk bütçe yapım sürecinin tamamlandığını söyleyen Tülay, bütçe tartışmalarının adaletsiz gelir dağılımını daha da derinleştiren kararlarla sonuçlandığına dikkat çekti.
Hatimoğulları, ‘iktidar ve küçük ortağı’ diye tanımladığı AKP-MHP ittifakının görüşmeler sırasında savaş ve çatışma çığırtkanlığı yaptığını belirterek “ Zannediyor ki halkın esas sorunlarının konuşulmasının, halkın açlığının, yoksulluğunun konuşulmasının önüne böyle geçecekler. İnsanlara terörist yaftası yapıştırarak siyasi partileri gayrimeşru ilan ederek savaş tantanalığı yaparak bu bütçenin aslında bir savaş bütçesi ve sadece en zengini koruyan bütçe olduğunun üzerini örteceklerini zannediyorlar ama yanılıyorlar” ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları, DEM Parti grubu olarak gerek komisyon aşamasında gerekse de Genel Kurul sürecinde bütçe çalışmalarında bir ana muhalefet partisi gibi partisi gibi çalıştıklarını söyledi.
Bütçe bittikten sonra gündemlerinin yerel seçimler olacağını belirten Hatimoğulları, 7/24 yerel seçim çalışmalarına konsantre olacaklarını vurguladı.
‘Her gencin acısını yüreklerimizin derinliklerinde hissettik’
AKP ve MHP iktidarının adeta kin ve nefreti diri tutarak ülkede yaşanan ekonomik krizin, açlığın, yoksulluğun konuşulmasını engellemek istediğine dikkat çeken Hatimoğulları, şu ifadeleri kullandı:
“En son asker cenazelerini bile iktidar, acımasızca bu ülkeyi yönetme biçiminin konuşulmasını engellemek üzere kullanacak kadar vicdansızca davrandı, kelimelerin bile yetmeyeceği, anlatmaktan zorluk çektiğimiz vicdansız ve kötücül davrandı. Çatışmalarda yaşamını yitiren her gencin acısını yüreklerimizin derinliklerinde hissetmek ve bu çatışmalarda yaşamını yitiren bütün gençlerin ailelerine ve Türkiye halklarına başsağlığı dileklerimizi bir kez daha buradan iletiyoruz. Savaştan, çatışmadan, kandan, ölümden, acıdan, gözyaşından, adaletsizlikten beslenen ve bundan siyaset devşirmek isteyen iktidar ve ortağının bu tutumunu ayrıca şiddetle kınadığımızı belirtiyorum.”
Kürt sorunun çatışmayla, ölümle çözülmeyeceğinin anlaşılmadığını, çatışmaların ve savaşın derinleştirildiği bir evreden geçildiğini kaydeden Hatimoğulları, “40 yıldır bu ülkenin dört bir tarafına cenazeler gidiyor. Birileri iktidarını korumak için bu savaşı ne yazık ki körüklüyor” diyerek herkesi ‘barış’ için çalışmaya davet etti.
Tehditlere yanıt: Haddinizi bileceksiniz!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Herkes dikkat etsin, bugünkü kurşun gibi ağır ortamda yayı gerilmiş ok gibiyiz” sözleriyle hedef aldığı DEM Parti’yi bugün de İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Adı sürekli değişen, terörist başına duyduğu sevdası bir türlü değişmeyen sözde siyasi partinin siyasi meşruiyeti yoktur” sözleriyle hedef almasına yanıt veren Hatimoğulları şu ifadeleri kullandı:
“Bahçeli efendi ve MHP’nin yönlendirilmesiyle davranarak konuşan AKP’lİ beyefendilere sesleniyorum, hele kulağınızı bize verin. Sizin karşınızda foncular, dolandırıcılar, halkını, davasını üç kuruşa satacak sizin gibi insanlar yok. Sizin karşınızda bu lafları duyacak, korkacak, ürkecek bilinç yoksunu bir parti yok. Yaptığı her konuşmada barış çağrısı yapan Eş Genel Başkanımız Sayın Tuncer Bakırhan ve milletvekillerimiz pespaye bir dille ağza alınmayacak kelimelerle tehdit eden dillerinde kullandıkları bütün lafları kendilerine iade ediyoruz. Şunu iyi bilin ki şeref ve onurdan payesini almamış olanlara pabuç bırakmayız. Haddinizi bileceksiniz. Haddinizi bileceksiniz. Konuşurken karşınızda kimin olduğunu çok iyi bileceksiniz. Bahçeli’nin konuşmalarından kin, nefret ve küfür kelimelerini çıkarın, geriye bir şey kalır mı? Yazacak iki kelime bulamazsınız. Çünkü sadece küfür ve tehditler konuşmasını bilen bir insan. Partimiz tarih boyunca ağır bedellerle bugüne kadar tarih yazarak gelmiştir. Bizler çok katledildik, çok faili meçhullere kurban edildik, çok işkence gördük, çok tehdit edildik, çok yargılandık çok hapsedildik.
Kobanê kumpas davasında bizleri hukuksuzca siyasi intikam amacıyla yargılamaya çalışanları kendi arkadaşlarımız tek tek yargılıyor. Bugün hali hazırda savunmasını sevgili Selahattin Demirtaş yapıyor ve her gün bu iktidarı ve bu tekçi ve ırkçı devlet anlayışını sorguluyor. Sebahatler, Figenler, Aylalar, Gültanlar. Hepsi tek tek bu adaletsiz yargı sistemini ve bu ceberrut egemen sistemi tek tek yargılıyor. Türkiye’nin milyonlarca yurttaşının oyunu almış bir partiye dil uzatmak aynı zamanda bizim halkımıza oy verenlerimize ve topluma dil uzatmak demektir. Bizi Meclis’e leylekler getirmedi. Bizi Meclis’e halk taşıdı. Sizin aldığınız oyların benzeri bir şekilde bizler de oy alarak seçildik. Bu zehirli ayrıştırıcı kutuplaştırıcı ve suç işleyen hatta halkı kin ve nefrete teşvik eden Bahçeli’nin dilinin kesinlikle tarihin çöp sepetindeki hem de en kirli çöp sepetinde yer alacağından hiç şüphemiz yoktur.”
‘Sınırlar güvenlik diye diye en güvenliksiz sınır haline geldi’
İktidarın savaş politikalarına değinen Hatimoğulları, “Karın buzun ortasında naylon çadırlarda savaşa gönderilen yoksul halkın çocukları. Savaş kararını verenler, ağzından çıkan her kelimesi kanla karışık olanlar çocuklarını askere göndermiyor. Onlar sırça köşklerinde sıcacık evlerinde zevkü sefa içinde yaşarken o kerpiç evlerde oturan yoksul ailelerin çocukları askere o buzlu ortamlarda o sınırın ötesinde neyle karşılaşacaklarını bilmedikleri yerlere gönderiliyor” ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları, DEM Parti olarak hep sınır ötesi operasyonları durdurma çağrısı yaptıklarını hatırlatarak, “Libya’da, Irak’ta. Suriye’de ne işiniz var dedik. Bundan iktidar rahatsız oldu. Her seferinde sınırın ötesini koruyacağız diyerek Türkiye’yi daha güvenliksiz hale getirdiler. Biz bir kez daha soruyoruz hakikaten ne işiniz var? Güvenlik dedikçe sınırlarımız dünyanın en güvenliksiz sınırları haline gelmiş durumdadır. IŞİD’i, El Nusra’yı Kürtlerin yerine ikame ederek, Kürtlerin yerine onları koymuş olmaya addederek sınırlarımız dünyanın en güvensiz sınırları haline getirdi” dedi
40 yıldır Kürt sorunu devam ediyor ne değişti?
“Bu ülkede yaklaşık 40 yıldır Kürt sorunu devam ediyor. Çatışmalar devam ediyor. Ne çözüldü bugüne kadar? Her gelen asker cenazesinde Kürt cenazesinde anaların gözyaşı aynı yaşı akıtmadı mı?” diye soran Hatioğulları, “Onlar yitip gidiyor ama AKP ve MHP bundan siyaset devşirmeye çalışıyor. Andolsun ki kan kusan siyasetinize rağmen bizler bu ülkede en güzel barışı tesis edeceğiz. Bu ülkede akan kanı hep beraber durduracağız” ifadelerini kullandı.
Kürt sorunu hamasetten daha büyük bir meseledir
Hatimoğulları sözlerine şöyle devam etti:
“Bakın Kürt sorunun çözümü için devlet 93’te Özel üzerinden temaslarda bulundu. 96’da Erbakan temasta bulundu. O dönemin başbakanıydı. 97’de Genelkurmay doğrudan ilişki kurdu. 99’da Genelkurmay devlet adına yüz yüze temaslarda bulundu. 2000 ve 2005 yılları arasında askeri kanat sürekli görüşmeler yaptı. 2005’ten sonra 2010 ağırlıklı olmak üzere MİT bu görüşmelerde aktif rol adlı. MİT’İn yanında çeşitli bakanlıklar ve bürokratlar görev aldı. Geçmiş dönemde başbakan ve ulaştırma bakanı olarak görev yapan Binali Yıldırım, 2010 yılında Van ziyareti sırasında yaptığı konuşmasında şunları söylemiş; 1 trilyon dolar bu savaşın bütçesi demiş, 40 bin insanımızı kaybettik’ demiş. Sona ersin bu çıkmaz yoldur demiş. Şimdiki Meclis Başkanı 14 Eylül 2013 tarihinde Bursa’da yaptığı açıklamada sözlerini olduğu gibi aktarıyorum size: ‘28 yıllık süreçte Türkiye’de yaklaşık 50 bin insan yaşamını yitirdi diyor. Bir insanın dahi canını karşılığının serveti ile ölçülemez. Yaşananların ülke ekonomisine tahmini maliyetinin en azını söylüyorum diyor 1 trilyon 144 milyon TL ve Dolar olarak da baktığımızda 620 milyar dolar. Bu parayla Türkiye’nin bugün var olan tüm ailelerinin hepsine araba ve ev alabilirdik’ demiş. Peki bütün bu görüşmeler bütün bu konuşmalar yanlış mıydı? Hayır yanlış değildi, bilakis hepsi doğruydu. Ve olması gereken de bu zaten. Kürt sorunu hamasetten daha büyük bir meseledir. Bahçeli zihniyetine kalsa 10 milyonlarca Kürdü bu ülkeden sürecek. Fakat bunun hayal olduğunu devlet biliyor, ama soyadı Bahçeli olan devletten bahsetmiyorum devlet bunları çok iyi biliyor.”
‘Rojava’da sivil nalanlar vuruldu’
DEM Parti Gençlik Meclisi kongresinin ardından çok sayıda gencin gözaltına alınmasından bahseden Hatimoğulları, ertesi gün de gözaltına alınmaların devam ettiğini belirterek, “Yine aynı günlerde yine intikam amaçlı Rojava’ya, Kuzey ve Doğu Suriye’ye hunharca saldırılar düzenlendi. Ve bu saldırılarda Dışişleri Bakanı’nın bütçe konuşmasını hatırlayın demişti ki ‘bir tek sivil katledilmedi’. Bu, eski MİT müsteşarı, kaç sivilin katledildiğini bizden daha iyi biliyor. Rakamlar onda mevcuttur. Sadece son birkaç günde Rojava’da buğday siloları, tekstil atölyeleri ve fabrikaları, matbaalar, sivil alanlar vuruldu. Buradan soruyoruz, eski MİT müsteşarı ve şimdiki Dışişleri Bakanına; burada asker mi yaşıyordu. Burada silahlı unsurları mı matbaa işletiyor, tekstil atölyesini çalıştırıyor? Burada yaşayan Kürt sivil halkın öldüğünün, öldürdüğünü bilmeyecek kim vardır bu ülkede ve bu dünyada? Bunu bir kere daha kendilerine hatırlatıyoruz” diye konuştu.
Aynı acıyı Kürt halkı Rojava’da çekiyor
“Hep birlikte Filistin’in haklı davasında mazlum Filistin halkı için gözyaşı döktük. Yüreklerimiz en geniş yelpazede ortak olarak bu acı için yüreklerimiz attı, için için ağladık, ama aynı acıyı bugün Kürt halkı Rojava’da çekiyor” diyen Hatimoğulları, aynı gözyaşını Kürt halkı için de bizim dökülmesi gerektiğini, ümmet olmanın da ötesinde insanlık adına ve savaş karşıtlığı adına Filistin için dökülen gözyaşının mazlum Kürt halkı için de Rojava’da katledilen Kürt halkı için de dökülmesi gerektiğini vurguladı.
Hatimoğulları, Türkiye’de bütün siyasi partilere, demokrasi güçlerine ve siz halka seslenerek, “Türkiye halklarının vicdanı eminim bu sese kulak verecektir” dedi.
‘Demokratik cumhuriyeti hep birlikte inşa edelim’
“Toplum barış ve huzur istiyor. Toplum, naaşlarıyla evine giden Türk genci olsun istemiyor. Toplum aynı zamanda cenazelerini PTT ve kargo ile ailelerine gönderilen Kürt gençlerinin de olmasını istemiyor” diye devam eden Hatimoğulları, toplumun müzakere istediğini vurguladı.
Hatimoğulları, herkesin Kürt sorununun çözümü için projesini ortaya koyması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
“Hiç kimse acı yarıştırarak, acı üzerinden siyaset bina edemez. İmralı’da sayın Öcalan üzerindeki tecridin kalkması barışın konuşulmasının kapılarının açacaktır. Bunu, hepimiz biliyoruz. Vekillerimiz, bunu parlamentoda dile getirdikleri için linçe uğradılar, hakaretlere uğradılar. Oysa Kürt sorunu ve Sayın Öcalan realitesinin irdelenmesi gereken bir dönemden geçiyoruz. Barışın kaybedeni olmaz, gerçek yurtseverlik Türkiye halklarının barışına hizmet etmektir. Çözüm odaklı davranmaktı. Barışın kaybedeni olmaz, gerçek yurtseverlik Türkiye halklarının barışına hizmet etmektir. Çözüm odaklı davranmaktır. Bizler Türkiye halklarının ortak demokratik geleceği için bütün halklardan ve inançlardan insanlar olarak bütün ezilen ve sömürülenler olarak hep birlikte umutla, dirençle mücadelemizi sürdüreceğiz. Gelin savaş tamtamlarına karşı barış kervanını hep birlikte güçlendirelim. Gelin bir olalım, demokratik cumhuriyeti hep birlikte inşa edelim.”
‘İsmimiz sürekli değişiyorsa o parlamento dönüp kendine bakacak’
Hatioğulları sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Sürekli ismi değişen diye DEM Parti’den bahsetmişler. Meşru değil demişler. Bizim ismimiz sürekli değişiyorsa dönüp o parlamento kendine bakacak. O zaman ismimizin değişmesinin nedenini görecek. İsmimiz hukuksuzluklardan dolayı değişti. İsmimizi sürekli değişime mahkum edenler 12 kez partimiz kapatmaya yeltenenlerdir. İsmimizin değişiminde aynı zamanda ben muhalefetim diyen ama partimize dönük açılan kapatma davası dahil olmak üzere bizler üzerindeki baskılara seyirci kalanlardır.“
Kaynak: JINNEWS