İmralı Cezaevi’nin ziyaret edilmesine dair İHİK başvurularının alt komisyona yönlendirildiğini söyleyen DEM Partili Nevroz Uysal Aslan, komisyonun toplanması halinde talebi yeniden gündeme getireceklerini ve İmralı’ya gidiş için ısrarcı olacaklarını söyledi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) milletvekilleri, 16 Kasım’da İmralı F Tipi Yüksek Güvenlik Kapalı Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutulan ve 34 aydır kendisinden haber alınmayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na (İHİK) başvuruda bulundu.
Başvuruda, İmralı’da mutlak tecridin sürdüğü, cezaevinin komisyona dahi kapalı olduğu ve bir an önce komisyon, aile, avukat ve bir siyasi heyet tarafından ziyaret düzenlemesi gerektiği ifadelerine yer verildi.
İHİK’in 7 Aralık günü verdiği yanıtta ise, taleplerin alt komisyon olan “Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu” tarafından uygun görülmesi halinde ziyaretin gerçekleşebileceği belirtildi.
Başvuruda imzası bulunan DEM Parti Şirnex Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, İHİK’e yapılan başvuru ve yanıta ilişkin Mezopotamya Ajansı’na konuştu.
Abdullah Öcalan’ın ortaya bir çözüm modeli koyduğunu ve bunun alternatif bir model yarattığını, bu modelin uygulanabilirliğinin umut yarattığını bu nedenle de Abdullah Öcalan’ın sözünün dışarıya yansımasının önüne geçildiğini söyleyen Uysal Aslan, “Kadın özgürlüğü, ekolojik yaşam üzerine çözümlemeleri ve ortaya koyduğu özgürlük anlayışı ne Türkiye’deki egemen sınıfın ne de faşizmin işine gelmiyor. Kuşatma bundan kaynaklanıyor” dedi.
‘CPT suç ortağı’
“Sayın Öcalan, ‘Üç ayaklı bir sistem’ ile yönetildiğini belirttiği İmralı için ‘Bir ayağı ABD, bir ayağı Avrupa, bir ayağı da Türkiye’dir’ demişti” diyen Uysal Aslan, bu değerlendirmenin tecrit sistemini kimlerin, hangi güçlerin sürdürdüğü bir cevap olduğunu belirtti. Bu sistemin kuruluşunda ve sürdürülmesinde rol alan devletlerin dahil olduğu uluslararası politika, ekonomi, hukuk, insan hakları alanlardaki kurumların etkisinden söz edilebileceğini söyledi.
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) tecridi ’işkence’ olarak tanımladığını belirten Uysal, ancak bu tespiti yapan bu kurumun İmralı’ya yaptığı son görüşmeye ilişkin raporu hala açıklamadığını ifade etti. Uysal Aslan, “İşkence bir insanlık suçu ise ve milyonlarca insanın haber almak istediği, ‘irademdir’ dediği Öcalan hakkında açıklama yapmıyorsan açıkça suç ortağısın” ifadelerini kullandı.
‘AYM, Yargıtay krizi aynı rejimin sonucu’
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan krizin de bu rejimin sonucu olduğunu söyleyen Uysal Aslan, “Anayasa işletilmeyen yerde, toplumsal işleyişi mümkün kılan norm, yasa nedir kimse bilmiyor. İşte bu belirsizlik hali ve fiili yönetim kaynağını İmralı’daki yasasız idare etme tarzından alıyor. Bu rejim yayıldıkça halka, basına, siyasete, sivil topluma, hukuka kabul ettirildikçe İmralı’da daha da ağırlaştırıldı” dedi.
‘İHİK topu alt komisyona attı’
İHİK’e yapılan başvuruya dair konuşan Uysal Aslan, İHİK’in teknik bir yanıt verdiğini söyleyerek, “Bu sorunu doğrudan ele alıp, yarattığı insan hakları ihlallerini kapsamlı olarak incelemek, çözüm üretmek yerine deyim yerinde ise topu bünyesinde olan Hükümlü ve Tutuklu Hakları İnceleme Alt Komisyonu’na attı. Bunun üzerine alt komisyona da başvuru yaptık. Fakat komisyon tarafından henüz bir dönüş yapılmadı. Bugün 120’nin üzerinde cezaevinde açlık grevleri devam ederken, sorunun tek bir cezaevi sorunu olmadığını, sıradan birinden bahsetmediğimizi alt komisyonun da farkında olduğunu çok iyi biliyoruz. Üyesi olduğum alt komisyonun ilk toplantısında konu elbette gündeme gelecek, işleyiş gereği toplantıda, değerlendirme sonucu karar verilecektir” diye belirtti.
Komisyon toplantısında komisyonun sorumluluğunu anımsatacaklarını ve İmralı’nın ziyaret edilmesi için ısrarcı olacaklarını da sözlerine ekleyen Uysal Aslan, “Tecrit sisteminin sonlanması, İmralı’nın kapatılması ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için çalışmalarımız sürecek” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Kaynak: MA