DEM Parti Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Kürt sorununun çözümü için tüm siyasi partilere inisiyatif alma çağrısı yaparak, mecliste araştırma komisyonu kurulmasını talep etti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te görüşülen 2024 Yılı Merkezi Yöntemi Bütçe Kanunun Teklifi” üzerine konuştu.
Çözüm için verilen önergeler ret edildi
Oluç, tüm itirazlara rağmen AKP ile MHP’nin bütçede halkın taleplerine yer vermediğini, Meclis’e getirilen bütçenin virgülünün dahi değiştirilmediğini söyledi. Oluç, Bütçenin Meclis Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında halkın sorunlarının çözülmesi için DEM Parti’nin 50 önerge verdiğini, önergelerin tümünün AKP-MHP oyları ile reddedildiğine dikkat çekerek “Yıllardır söylediğimiz gibi, bütçeler iktidarın vicdanıdır. Bu bütçe vicdansız bir bütçedir” dedi.
Çözümsüzlükte karanlık güçler kazanır
Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun Kasım 2013’te hazırladığı raporu hatırlatan Oluç, söz konusu raporda Kürt sorunun barışçıl bir şekilde çözülmesi durumunda ekonomik, siyasal, kültürel ve pek çok konuda gelişimin yaşanacağına ilişkin tespitlerin yer aldığını söyledi. Oluç, “Çözümde şeffaflık, demokratik, hukuki, parlamenter zemin siyaset zemini işler. Çözümsüzlükte ise tüm bu zeminler hasar alır. Hukuk dışılık, gayrimeşruluk, karanlık politikalar devreye girer. Çözümde demokratik siyaset güçlüdür ve her türlü karanlığı sona erdirir. Çözümsüzlükte ise karanlık güç kazanır, demokratik zemini ortadan kaldırır. Hukuksuzluk karanlığı her yeri, tüm toplumu sarar ve kuşatır” şeklinde ifadeler kullandı.
İnisiyatif alalım
Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 2014’te karar altına aldığı Çöktürme Planı’nın hala devrede olduğunu kaydederek şunları söyledi: “Sizin döneminizde partimize kapatma davası açıldı. Sizin döneminizde yargı, Kürtler üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandı ve sallanmaya devam ediyor. Sizin döneminizde halkın iradesi gasp edilerek, kayyumlar atandı. Bu iktidar, Kürt sorununa her gün bir yeni sorununa her gün yeni bir sorun ekliyor. Çağrımız Meclis’teki bütün partileredir; gelin, bu sorunun çözümü için yeniden inisiyatif alalım. Çözüm sürecinin tıkanan yanları neydi? Sona ermesinin nedenleri neydi? Bu süreç nasıl ilerletilir? Bir araştırma komisyonu kuralım, hızlı bir biçimde çalışmalarına başlasın ve siyasetin, demokratik kamuoyunun, toplumun önüne bir yol haritası çıkarsın.”
Meclis komisyonu oluşturalım
Oluç, konuşmasının devamında, “Kürt sorununun doğrudan kaynaklık ettiği demokrasi, hukuk, adalet, toplumsal eşitsizlikler, ekonomik krizlerin çözüm yolları konusunda araştırma yapmak üzere bir Meclis komisyonu oluşturalım ve çalışmalarına başlasın. Parlamentoda grubu bulunan ve bulunmayan siyasi partiler olarak 2’nci yüzyılında cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak, eşit yurttaşlığın önünü açmak, toplumsal yaraları saracak onarıcı bir adaletin gerçekleşmesi için neler yapılabileceği konusunda ortak bir gündem oluşturalım ve tartışalım. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı tüm sorunlarımızın ortak akıl ve uzlaşıyla çözüme kavuşturulacağı bir çözüm yüzyılına dönüştürülsün. Demokrasiyi yüzyılına dönüştürülsün ve nihayetinde demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Anayasa’yı hep birlikte yapalım. Açık ve net teklifimiz budur. Demokratik çözüm yeri Parlamentodur. Çözüm yolu, diyalog ve müzakeredir. Çözüm aracı demokratik siyasettir. Demokratik siyasetin güç kazanmasıdır” ifadelerini kullandı.
Herkes şapkasını önüne koymalı
“Barışçı ve demokratik bir çözüm toplumun yararına değil midir? Aksini kim iddia edebilir?” diye soran Oluç, Herkes şapkasını önüne koyup bunu iyi düşünmelidir. Güvenlikçi politikaların peşinden sürüklenip gidileceğine, bu ülkede toplumsal barışı yaratsak ve dünyaya örnek olsak ne kaybederiz? Hangi iktidar, hangi koltuk, hangi makam, hangi mevki, toplumsal barıştan daha değerli olabilir. İnsan hayatından, gençlerin hayatından daha kıymetli olabilir? Bu Parlamento nasıl ki uluslararası meselelerde İsrail, Filistin, Ukrayna, Rusya gibi konularda barış ve müzakere çağrısı yapıyorsa, diplomasi öneriyorsa kendi meselemizde de demokratik müzakere sürecini işletebilmelidir. Terzi olarak kendi söküğümüzü neden dikemiyoruz? Biz bu meseleyi kendi içimizde, parlamenter zeminde, demokrasi yoluyla çözebilecek birikime, tecrübeye sahip değil miyiz? Sahibiz. Yeter ki siyasi irade ortaya konulsun, burada oturup cesaretle her şeyi tartışabilelim.
169 kez başvuru yapıldı ama tek bir cevap yok
İmralı’daki tecride de değinen Oluç, “Bakın; günlerdir, aylardır, yıllardır bahsettiğimiz bir konu var, İmralı’daki tecrit. Sadece son bir yılda 169 kez başvuru yapıldı ama tek bir cevap yok. Son üç yıldır da hakeza bine yakın başvuru var, yine cevap yok. Peki, böyle nereye kadar? Bu bir çözüm mü? Bin günden fazla otuz dört ay kadar bir süredir Abdullah Öcalan’a aile, avukat veya telefon görüşmesinin yaptırılmaması, mutlak iletişimsizlik uygulaması gerçekten çözüm mü sizce? Bu, insanlık dışı bir durum, hukuk dışı bir durum. Tecrit ve İmralı Adası, bugün hukukun kara deliği hâline gelmiş. Tecrit uygulamasında hukuk nasıl oldu da kendini inkâr edecek hukuku oluşturmak durumunda kaldı? Hukuk nasıl oldu da şiddete dönüştü? Bu sorulara makul bir cevabınız yok. Dünya da bunun bir örneği yok ve kimseye böyle bir tecrit yaşatılmadı. Kimseye böyle yaklaşılmadı. Bizler bu hukuksuzluğu anlatmaya devam edeceğiz. Tecrit durumunu, topluma dayatılan alışma hâlini kesin bir dille reddediyoruz; bu bilinmelidir, bunu söylemekten vazgeçmeyeceğiz, ta ki bu hukuksuzluk sona erene kadar” diye konuştu.
HABER MERKEZİ