Biliyoruz ki, özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun kölelerdir. Bu nedenle mücadelemizi herkes için her zaman, bedeli ne olursa olsun sürdürmeye devam edeceğiz. Ve bugün sessiz kalırsak, yarın olacaklardan da payımız var, demektir. Bugün belki susarsak, yarın bağırsak bile işe yarayamayabilir.
Hüseyin Aykol – İçeriden
Elazığ T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan (Roza’nın annesi) Songül Erden Şahin, 13 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Ben şu an 4 yaşında olan kızından, 2 yıldan fazladır bir süredir ayrı kalan bir anneyim. Ama bundan ötesi de ben bir öğretmen, bir Kürt, bir Alevi ve bir kadın politik tutsağım. “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” diyor A. Camus. Bunu ülkemiz için düşünürsek biz politik tutsakların durumu, her şeyin özeti için yeterlidir bence. Sadece demokratik haklarını dile getirdikleri için şu an binlerce insan tutsak edilmiş durumda. İçlerinde 70’li yaşlarda olanı da var; 18’ine yeni girmiş olanı da. Ağır hastalıkları olanı da var; çocuğundan ayrı kalan anneler de. Bu liste uzar gider. Ama hepimizin ortak olan tarafı şu ki, Kürt sorunu başta olmak üzere yaşanılan anti-demokratik uygulamalara sessiz kalmayıp, düşüncelerimizi ifade etmek.
Muhtemelen duymuşsunuzdur ki, 27 Kasım’da cezaevlerindeki politik tutsaklar dönüşümlü açlık grevine başladılar. Tek talepleri ise demokrasi, adalet ve hukuktur. Diğer tutuklulara uygulanan hukukun, kendileri için de uygulanmasını istemek dışında başka talepleri yok. Yıllarını dört duvar arasında geçiren tutsakların infazları, sudan sebeplerle hukuksuzca yakılıyor. Sorarım size, sizce bundan insani, vicdani, hukuki bir yan var mı? Hasta ve yaşlı tutsaklar intikam alınırcasına cezaevlerinde zulme terkediliyor. Nüfusun yüzde 90’ı Müslüman olan bu ülkede, annelere evlatlarının cenazeleri kargo ile bir paket içerisinde gönderiliyor. Peki bunda insani, vicdani, hukuki bir yan var mı? Siz de teyit edeceksiniz ki, TC Anayasası önünde her birey eşittir ve yine bu yasalara göre de her tutuklunun sahip olduğu bazı hakları vardır. Avukat görüşü, aile telefon hakkı, açık-kapalı görüş hakkı gibi… Ama yaklaşık üç yıldır İmralı’da tutuklu bulunan Sayın Abdullah Öcalan ve üç arkadaşa bu hakları kullandırılmamaktadır. Bu durumda da insani, vicdani, hukuki bir yan olmadığını onaylarsınız diye düşünüyorum.
Biliyoruz ki, özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun kölelerdir. Bu nedenle demokrasi, adalet ve hukuk mücadelemizi herkes için her zaman, bedeli ne olursa olsun sürdürmeye devam edeceğiz. Çünkü adalet, çünkü demokrasi, çünkü hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Haksızlıklar karşısında susmak, o suça ortak olmakla eşittir. Yapılan bir yanlışa hiçbir şey yapamıyorsanız, hiç olmazsa ‘bu yanlıştır’ diyebilmelisiniz. Zaten kendi canın yandığında hissediyorsan canlısındır ama başkasının canı yandığında hissediyorsan insansındır! Ve bugün sessiz kalırsak, yarın olacaklardan da payımız var, demektir. Bugün belki susarsak, yarın bağırsak bile işe yarayamayabilir.
Bu ülkenin tarihinde çok fazla acı var. Ben de bu coğrafyada yaşanan acılara tanıklık eden, izleyen, dinleyen bir anneyim. İşte bu yüzden de, Taybet Ana’yı, Cemile Çağırga’yı, Uğur Kaymaz’ı, Ceylan Önkol’u, Berkin Elvan’ı ve Kürt halkının bağrında hâlâ kanayan bir yara olan Roboski’yi düşündüğümde, ben iki yıldan fazladır kızımdan ayrı olmanın acısını söylemeye bile utanırım! Sizce de bu topraklar acıya fazlasıyla doymadı mı? Artık sevgiyi, hoşgörüyü, huzuru, barışı konuşalım, yazalım istiyorum. Ben bir anne olarak yaşadıklarımı, kızımın da anne olduğunda yaşamasını istemiyorum. Bu ülke hepimizin ve sahip çıkalım. Bu yüzden, kimsenin de, ‘ben özgürüm, dışarıdayım, iyiyim’ demesini istemiyorum. Çünkü şairin de dediği gibi, özgürlük ne işe yarar, yaşarsa bir arada özgürlerle tutsaklar…”
* * *
Ağrı-Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutulan Muzaffer Yılmaz, 3 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bilindiği gibi zindanlarda yine bir hareketlilik, eylemsellik var. Bizim Patnos alanında da bir eylemsellik durumu var. Bu da demokratik bir haktır. Kronik, zorlayıcı bir tecrit var. Koşullarımız da ağırdır. Acilen giderilmesi gereken birtakım sorunlarımız var. Aslında bu ağır tecrit her yerde var. Tabii Bilge İnsan’ın üzerinde zor bir tecrit var. Zindanlarda koşullar düzelsin, insani haklarına kavuşsun. Yıllardır ailesiyle görüşmüyor. Bu durumu da vicdani olarak insan kabullenemiyor. Niye tek bir insanın üzerine bu kadar tecrit var?
Bu amaçla biz Patnos Hapishanesi olarak 1 Aralık 2023 tarihinde bir grupla süresiz ve dönüşümlü olarak açlık grevine başladık. Her grup 15 gün açlık grevi yapacak. Birinci grupta Şervan Aloş, Ramazan Tufan ve ben Muzaffer Yılmaz açlık grevine başladık. Açlık grevini 15 gün sonra başka bir gruba devredeceğiz. Ben uzun süredir zindandayım. Şu an 22 yıl oldu. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Hapishane yaşamı çok değişti. Zindan koşulları gerçekten çok ağırlaştı. Şu an basına erişemediğimiz için dünyada olup bitenlerden kopmuş durumdayız. Yeni Yaşam gazetesi buraya hiç gelmiyor. Okumak istediğimiz başka gazeteler ve özellikle de dergiler, bize verilmiyor. Yıllardır birikmiş sorunlarımız var.
Şu an bize disiplin cezası olarak üç ay görüş yasağı verilmiş durumda. Yani 16 Şubat gününe kadar ziyarete çıkamayacağız. Eskiden yazılarımızı yayınlayan gazetelerimiz vardı. Şimdi sesimizi duyurabileceğimiz yayınlar yok. Her şeye rağmen iyiyiz. Direniş devam ediyor. Zindan ‘berxwedan’sız olmaz. Size bu mektubu gönderdiğim adres, umarım değişmemiştir.” (Muzaffer Yılmaz, bana yazdığı mektuplarına benden cevap alamadığını yazmış. Oysa ben, bana gelen hiçbir mektubu yanıtsız bırakmam! Mektuplarım postada kaybolmadıysa, idare tarafından verilmemiştir. Bir mektup, cezaevindeki sahibine, iletişim cezası almış olsa bile, ceza süresi bitince verilmelidir. Cezaevi idareleri, lütfen ilgili yasa ve yönetmeliklere uysunlar!)
* * *
Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan gazeteci arkadaşlarımızdan Ziya Ataman, 4 Aralık 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Uzun zaman oldu, sizlere yazamadım. Gazeteci arkadaşlarımızın uzun bir süre sonra da olsa, tahliye oluşları sevindirici bir haber. Ancak böylesi güzel tahliye haberlerini ancak sizden öğrenebiliyorum. Bu arada, cezaevleriyle ilgili haberleriniz vardır. Açlık grevleri yeniden başlamış bulunuyor. Buna karşı, ilk bana denk geldi ve hakkımda disiplin soruşturması açıldı. Neyse ki, infaz hakimliği soruşturmaya yer olmadığına karar verdi. Yeni yılın sizlere huzur, sağlık ve gerçek özgürlük getirmesini temenni ediyorum.”
MEKTUBU GELENLER:
Songül Erden Şahin – Elazığ T Tipi Cezaevi
Muzaffer Yılmaz – Patnos L Tipi Cezaevi
Sadık Sabancılar – Kırıkkale F Tipi Cezaevi
Ziya Ataman – Dumlu 2 nolu Yük. Güv. CİK