Tarih ve toplumu, yaşadığı toplumun acılarını Xızır’ ın diliyle, Turna avazıyla anlatan, kemanının telinde birleştiren bir dengbêjdir Sile Qiz. Dersim halkı Xızır’ın diliyle kilam söyleyen, Dersim Tertelesi’nin tanığı olan bir dervişini, dengbêjini, bir acılı yüreği Aralık ayında hakka uğurladı. (14 Aralık 2019)
Apê Silêman,
Hiç kimse senin kadar, yaşanmışlıkları, acıları, aşkları duygulu bir şekilde anlatmadı. Yaşadığın demi devranın hem sanığı, hem tanığı hem de mahkumu oldun. Senin dilin Xızır’ın diliydi, bundandı her kelamında bir hakikati bilgelikle, kemaletle dile getirirdin. Herda devreşte, teberika zerinde, mekanê Duzgun’da yaşanmışlıkları, katliamın acılarını dilden dile, gönülden gönüle, kuşaktan kuşağa yüreğinin en derininde hissederek nağmelere, kilamlara döktün. Kemanın da senin gibi bir tarihin taşıyıcısıydı. Tertelede neler oldu senden ve kemanından öğrendik. Uzak zamanların çığlığını yakın eyledin. Sen sırrı faş eyledin. Zerdüşt peygamber kendi inancını “Hore” denilen ilahilerle anlatırken sen ise kilamlarla, deyişlerle anlattın yaşadıklarını Rêya Heq Alevi inancının acılarını. Modern çağların bir Zerdüşt bilgesi gibiydin. Hava, su, ateş ve toprak seni bilir, seni dinlerdi. Çar anasır ile ruhsal ve bedensel ikrarlaşmayı her zaman canlı tuttun.
Tertelede kefensiz yatan canların bedenleri kurtlar, kuşlar tarafından parçalandığı, masum i pak evlatlarımızın cansız, ruhsuz kaldığı, sesleri duyulmasın diye nefessiz bırakıldığı, mağaralara sığınmak zorunda kalındığı, ya Xızır ya Düzgün denildiği, Munzur’un kan kırmızı aktığı, anaların havarlarının gök kubbeye ulaştığı demi devranda yaşadın. Kim ne yapmış, nerede yaşamış, hangi aşiret nerede, nasıl davranmış bunların hepsini senin kelamında, kemanın telinden öğrendik. Birbirinize musahiptiniz sen ve keman, yoktu böyle bir aşk, yoktu böyle ikrarına kaim ve daim olan.
Sen kilam söylediğinde daha berrak, daha duygulu, daha pir u pak ve daha bilgece olurdu zimanê Xızır. Senin hakkın Dersim’de cümle canın üzerinde vardı. Sen geçmişi anda birleştiren zamanın dervişiydin. Bu dünya senin için acı ve kederin hanesiydi. Tertelede kurtulan her canın bir hikâyesi vardı. Ama seninkisi bir hikâye değil acı bir yaraydı, bir türlü kabuk bağlamayan. Bütün akrabaların öldürülmüş, sıra sana gelirken kemanın Xızır olmuş carına yetişmişti. “Bunu öldürmeyelim, kemanıyla bizi eğlendirir” demişti Cumhuriyet müfrezesi.
Halkların rıza göstermediği Kore Savaşı’nda canından can vermiş evladını yitirmiştin. Acı yine senin hanene uğramıştı. Nasıl dayandın bunca acılara dedirttin bize. Seni öldürmeyen yara seni diriltmişti. Yüreğini avuçlarına koyup cümle cana gösterirken, yaşadıklarını, sevdalarını, özlemini de seninle musahip olan kemanın tınısına bırakarak cümle cana dinletirdin.
Uğurlar olsun Dersim’in acılı yüreği. Uğurlar olsun sana Rêya Heq Alevi inancının, müziğinin, Xızır’ın dilinin dervişi. Bilesin ki sana karşı dardayız. Sen ağıtlarınla, kilamlarınla, geçmişi anda birleştirdin. Kim senden feyz almadı ki.
Hak ve Hakikati bilerek yürüdün. Mekânın nur olsun. Xızır haldaşın, Düzgün Baba yoldaşın, Anafatma sırdaşın olsun. Devrin daim olsun. Yaşadıkların şahidin olsun. Sırlandığın Herda devreş incinmesin. Dersim’in evliyalarının, pirlerinin, mürşitlerinin hak ve hakikat yolunda serdengeçenlerin, kefensiz yatanların meydanına pir u pak, yüzün ak varasın.
Devrin daim olsun Apo Silêman
(1) Sıle Qız Hakka yürüdüğü zaman yazılmıştı.