AKP iktidarının tecrit uygulamasından dolayı Sayın Abdullah Öcalan’dan 33 aydır hiçbir haber alınamıyor. Siyasi tutsakların ‘Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa çözüm’ talebiyle 27 Kasım’dan itibaren hapishanelerde başlattıkları açlık grevi eylemi 23. gününde.
İktidar hem Türkiye yasalarını, hem de Türkiye’nin altında imzası bulunan tüm uluslararası sözleşmeleri ve anlaşmaları yok sayarak, bir işkence türü olan tecridi büyük bir hızla sürdürmeye devam ediyor.
İşkenceyi ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi’nin (CPT) 2019’daki İmralı İnceleme Raporu’nda “Öcalan’ın İmralı’da katı bir izolasyona maruz kaldığı ve bunun bir işkence uygulaması olduğu” tespitinde bulunuyor.
Öcalan üzerindeki mutlak izolasyona iktidar son vermesi gerekirken, o tarihten bu yana izolasyonu daha da katılaştırdı.
İktidarın tecritte ısrarı, insanlık değerlerinden, hak ve hukuktan ne kadar soyutlandığı, Öcalan’a yönelik insanlık dışı uygulamalara nasıl taptığının açık halidir.
İktidar Öcalan üzerinde istediği kadar insanlık dışı uygulama gösterisinde bulunsun, istediği kadar zulüm ve kötülük gösterisinde bulunsun. Öcalan’a yönelik iktidarın uyguladığı insanlık dışı uygulama ve kendisine karşı sergilediği kötülüğe karşı, Kürt halkının da, insanlığın da ve vicdan sahibi herkesin yüzü daha fazla Öcalan’a dönük olacak ve Öcalan’ın özgürlüğünden yana daha güçlü bir tutum içinde olacak.
Öcalan’ın fikriyatından, duruşundan ve konumundan yana bir duruş, dünyanın her yerinde ortaya çıkıyor. İnsanlığın Öcalan’la düşünsel ve vicdan bağı her geçen gün daha da büyüyor.
Tecridin sonlandırılması ve Öcalan’ın özgürlüğü temelinde süren mücadele sürecine ivme kazandırma yönünde siyasi tutsakların 106 cezaevinde başlattıkları açlık grevi eylemi devam ediyor.
Tutsaklar bu eylemi hapishane koşularında geliştirdiler. Herkesin malumu; koşullar çok ağır, tutsaklar şimdi de iktidarın ağır baskılarına, tehditlerine ve saldırılarına maruz kalmaktalar. Tutsakların ortaya koyduğu eylemin başarıya ulaşması için daha güçlü bir sahiplenme temel bir sorumluluktur. Çok yönlü sivil, demokratik eylem biçimleriyle, kitlesel eylemlerle ve güçlü bir dayanışma ile açlık grevi eylemcilerini ve eylemini sahiplenmek gerekir.
2012 ve 2018 tarihlerinde hapishanelerde gelişen açlık grevlerine halkın, aydınların, insan hakları örgütlerinin, meslek örgütlerinin, devrimci demokratik güçlerin güçlü destekleriyle o açlık grevlerinin başarıyla sonuçlanmasına yol açtı.
Bu ise Kürt halkında, açlık grevi içinde yer alanların ailelerinde ve genel kamuoyunda büyük bir rahatlamaya yol açtı. İnsan yaşamına, insan haklarına ve demokratik talebe yönelik itibarın ve güvenin büyük bir dayanışma ile korunup geliştirilebileceğinin öğretici süreçleri oldu.
Bir işkence türü olan İmralı tecridinin kaldırılması ve Öcalan’ın özgürlüğü yönündeki talep temel bir taleptir. Ve bu uğurda yıllardır büyük bir mücadele veriliyor.
Türkiye’de, Ortadoğu’da ve dünyanın birçok yerinde her gün onlarca etkinlikle talep dile getiriliyor ve bu uğurda büyük bir mücadele devam ediyor.
İktidarın tecrit politikası Türkiye’yi daha fazla karanlığa sürme politikasıdır, Kürt sorununda savaşı ve çözümsüzlüğü derinleştirme politikasıdır. İktidarın bu politikasını boşa çıkarmak için herkese sorumluluk düşüyor.
AKP iktidarı Filistin konusunda sözde de olsa Netanyahu’nun uygulamalarına ve zihniyetine karşı çıkıyor. Ama aynı AKP iktidarı ve Erdoğan Kürt sorununda benzer bir zihniyet ve benzer bir uygulama içindedir.