Sömürge orduları her zaman ‘nankör’dür. Onlar için savaşlara katılıp, kendinizi kanıtlamaya çalıştığınızda sonuç hep hüsran olur. I. Dünya Savaşı’nda İngiliz ordusunun siyah askerlerine düşen de ‘hizmetçilik’ olmuştu
1919 tarihli İngiliz hükümetinin gizli bir sömürge notunda şöyle yazıyordu: “Artık yapabileceğimiz hiçbir şey siyah adamın düşünmeye başladığı gerçeğini değiştiremez.”
Biraz geç olmuş tabii! 1918 Taronto isyanı sırasında asıp keserlerken böyle düşünmüyorlardı; askere aldıkları binlerce sömürge insanına tuvalet temizletirlerken de…
Krala kendini kanıtlamak…
1. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru olup bitti her şey. Ama aslında epey önce başlamıştı. Savaş patlak verdiğinde, İngiltere’nin Savaş Bakanı Herbert Kitchener, sömürgelerden toplanacak ‘rengi bozuk’ askerlerin imparatorluk ordusuna katılmasına hiç sıcak bakmıyordu. Ancak asker ihtiyacı çok fazlaydı ve sonunda karar verildi. Böylece, özellikle Batı Hint Adaları ve Karayipler’den binlerce yerli ve siyah askere alındı, daha doğrusu gönüllü oldular. Doğrusu epey safiyane bir motivasyonları vardı. Jamaika dergisi Grenada Federalist’teki 1915 tarihli bir makalede şunlar söyleniyordu mesela: “Siyahi insanlar olarak Büyük Britanya’ya beyazlardan çok da aşağı olmadığımızı kanıtlamak için savaşacağız. Artık sadece tebaa olmadığımızı, sloganı ‘Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik’ olan bir dünya imparatorluğunun vatandaşları olduğumuzu kanıtlamak için savaşacağız.”
İşler pek öyle olmadı ama…
İngiliz Savaş Bürosu, 1915’te İngiliz Batı Hint Adaları Alayı’nı (BWIR) kurdu. Sayıları 15 bin 600’den fazlaydı ve bunların üçte ikisi Jamaika’dandı. Ancak, askere alma sırasında verilen sözlere rağmen BWIR, siyah askerlere beyaz askerlerle eşit olarak savaşma fırsatını hiç vermedi. Savaş sırasında bu birliklerden 185 kişi öldürülürken, buna karşın hastalıklardan bin 71 kişi öldü. Askerlerden birinin yazdığı Kara Askerin Ağıtı adlı şiirde, “Savaşmayan birlikleriz ama yine de ölüyoruz” deniliyordu; çünkü bu askerler, aslında cephelerdeki en ağır işleri yapıyorlardı.
Ölümcül hizmetçilik
Süveyş’te, Filistin’de işler biraz farklıydı belki. Filistin ve Ürdün’de General Allenby’nin Türkleri kovan gücünün bir parçası olarak yer aldılar. Muhtemelen Türklerin de aşağı bir ırk olarak kabul edilmesinden dolayı siyahlara bu cephelerde daha çok yer verildi. Ama iş Almanlarla savaşa geldiğinde meşhur İngiliz “gururu” öne çıktı. Almanların “vahşilerin” yardımına ihtiyaç duydukları için İngilizleri küçümseyebileceği korkusuyla batı cephesinde savaşmalarına hiç izin verilmedi. Siyah askerlere verilen iş, hizmetçilikti. Ama ölümcül bir hizmetçilik: Ön saflara ağır ateş altında cephane ve su taşıma görevi onlarındı mesela.
BWIR taburları Batı Cephesi’ne ve ardından İtalya’ya gönderildi; burada siper kazma, yol inşaatı ve mevzi inşa etme, sedye taşıyıcılığı gibi rollerde görev yaptılar. Savaşın sonlarına doğru ise İtalya’nın Taranto bölgesinde konuşlandırıldılar. İşler artık iyice çığırından çıkmıştı. Tuvalet temizleme dahil her türlü pis iş onların üzerindeydi ve “aşağılık siyahlar” olarak kantinlere gitmeleri bile yasaktı. Yerel hastanelerde tedavi ediliyorlar ve kötü muamele görüyorlardı.
Sonunda, Aralık ayında isyan patladı. Önce saygılı bir dilekçe verildi ama hiçbir şey çıkmadı. Kamp komutanları, koşulları daha da ağırlaştırıyordu. Kamp komutanı Cary-Barnard, “Onlar herhangi bir zencinin bekleyebileceğinden daha iyi beslenip muamele görüyorlar” diyordu. 6 Aralık 1918’de BWIR çavuşları, bir dilekçe daha verdi ama buna verilen yanıt da yine kibir doluydu. Nihayet, tuvalet temizlemeyi reddeden siyahlarla ilk çatışma gerçekleşti. Yaklaşık dört gün süren isyan sırasında, bir siyah isyancı öldürüldü. Hoşnutsuzluk giderek yayılırken, isyancılar tutuklandı. Altmış kişi isyanla suçlandı ve 47’si suçlu bulundu. Elebaşı olarak kabul edilen Arthur Sanches ölüm cezasına çarptırıldı. Bu ceza 20 yıl ağır hapis cezasına çevrildi.
Sömürgeci hiç değişmez
Sonunda İngiliz yetkililer taviz verdi ve seferberlik planları hızlandırıldı. Şubat 1919’da BWIR, ödeneklerini tam olarak aldı. Ancak direniş ruhu askeri mahkemelerden sonra da devam etti. Mahkûm edilen ve geri gönderilenlerden bazıları başka isyanlar düzenledi. Bu grupların çoğu, sonradan kendi ülkelerinde devrimci hareketlere katıldılar, hatta onların inşasında rol aldılar. Bu arada BWIR, 1921’de tamamen dağıtıldı ama savaşta yaşadıkları aşağılanmayı hiçbiri unutmadı.
Sonuçta, sömürge askerleri, “beyazlardan çok da aşağı olmadıklarını” beyaz efendilere kanıtlayamamıştı. Onlar, İngiliz ordusuna göre “Sadık Maymunlar”dı ve sömürge kafası savaş boyunca bir milim bile değişmedi.
Ama daha iyi bir şey oldu bu arada. 1919 tarihli gizli sömürge notunun söylediği de buydu işte: “Yapabileceğimiz hiçbir şey siyah adamın düşünmeye başladığı gerçeğini değiştiremez.”