İktidarın da Kurdistan’da ömrünü uzatmak için birçok yol kullandığını ifade eden DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, ‘AKP-MHP iktidarı, özel savaş politikalarını hayata geçirip bunlarla Kurdistan’da yer edinmeye çalışıyor’ dedi
Ekolojik yıkım, güvenlik barajları, kadın katliamları, şüpheli ölümler, yargının cezasızlık politikası, madde kullanımı ve artan tacizler Kurdistan’da sistematik olarak yürütülen özel savaş politikalarının bir parçası. Bu savaş politikaları Kurdistan kentlerinde özellikle kamu çalışanları eliyle gerçekleşiyor.
En son Şirnex’ın Qilêban (Uludere) ilçesine bağlı Sêgirk (Şenoba) Beldesinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Belediye Meclis üyesi ve parti yöneticisi Ahmet Gün ile oğlu Abdurrahim Gün, 11 Aralık’ta korucuların silahlı saldırısına uğradı. Saldırıda Ahmet Gün yaşamını yitirirken, oğlu Gün ise yaralanarak hastaneye kaldırıldı.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Kurdistan kentlerinde yürütülen özel savaş politikalarını Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
Bayındır, devlet eliyle Kurdistan’da yürütülen özel savaş politikalarının Kürt özgürlük mücadelesinin başladığı andan itibaren yürütüldüğünü vurgulayarak, “Kürt halkı da her zaman bu politikalara karşı memnuniyetsizliğini çeşitli isyan ve mücadele yoluyla dile getirmiştir. Bunun için özellikle AKP-MHP iktidarı, özel savaş politikalarını hayata geçirip bunlarla Kurdistan’da yer edinmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
‘Kürt halkı içinde bazı kişiler bu kirli politikaları için kullanılıyor’
Devletin özel savaş politikalarını, Kürt halkının yoğun yaşadığı yerlerde ‘öldürme, tutuklama, baskı ve şiddetle’ yürüttüğünü kaydeden Bayındır, şu ifadeleri kullandı:
“Bunun için ekonomi, sağlık, eğitim gibi bütün alanlarda özel savaş politikasına uygun adımlar atılıyor. Bundan dolayı bütün Kurdistan’da ve özellikle de Botan’da, insanlar bir yandan devletin katletme, tutuklama ve şiddet politikalarına maruz kalırken, diğer yandan Kürt halkı içinde bazı kişiler, aileler devletin bu kirli politikaları için kullanılıyor. Devlet bunları, ajanlık, koruculuk yoluyla devletin çıkarları doğrultusunda kullanarak yurtsever Kürt halkını hem göçertme hem de davasından caydırma amacıyla kullanıyor. Bununla Kürt halkının özgürlük mücadelesini zayıflatmayı hedefliyor. Devlet bütün saldırılarına rağmen tek umudunu özel savaş politikasına bağlamış. Tek umutları bu politikalardan bir sonuç elde etmektir. Fakat Kurdistan’da ve Kürt halkı arasında siyasi anlamda hiçbir meşruiyetlerinin kalmadığının farkındalar. Bunun için AKP-MHP şahsında devlet bütün imkanlarıyla özel savaş politikalarını yürütüyor.”
‘Sınır kentleri hedefte’
Bayındır, devletin Botan, Colemêrg (Hakkari) gibi sınır hattındaki kentlerde yoğun olarak özel savaş politikalarını devreye koymak istediğini aktararak “Bunun için en karanlık ve en kirli politikaları bu kentlerde devreye koyuyorlar” dedi.
Bayındır, şöyle devam etti:
“Ahmet Gün arkadaşımızın öldürülmesi de bu karanlık ve kirli politikanın bir sonucudur. Arkadaşımızın kimin eliyle ve kimin desteğiyle katledildiğini biliyoruz. Devlet silah, ekonomik ve siyasi destekle onları besliyor. Bu öldürmeyle hem yurtseverlere hem de bütün Kürt halkına bir mesaj veriyor. Bu mesaj da; eğer kendi halkınız için mücadele ederseniz, boyun eğmezseniz, diz çökmezseniz sonunuz böyle olacak diyor. Bu ya devlet tarafından doğrudan yapılacak ya da devletin desteklediği bazı kimseler tarafından yapılacak. Bu mesajı Kürt toplumuna vermek istiyorlar. Kürt halkı bu politikalara ve mesajlara yabancı değil. Bugün Şirnex halkı bu politikalara karşı büyük bir tepki gösteriyor. Bu katliamların ve öldürmelerin kimin ve ne için yapıldığının farkındalar. Ne devlet ne de yoldaşlarımıza yönelik saldırı girişiminde bulunanlar, amaçlarına ulaşamayacaktır.”
‘Kürt halkı asla boyun eğmedi ve geri adım atmadı’
“Türkiye, 80’lerde, 90’larda, 2000’lerde ve şimdi çok sayıda karanlık gücü kullandı” diyen Bayındır, “Devlet, JİTEM’den Hançer Timlerine, Hizbullah’tan çeşitli yapılara kadar her türlü karanlık ve kirli güçlerini Kürt halkının öldürülmesi için kullandı. Fakat bugün baktığımız zaman geride bıraktığımız 50 yıl içinde devletin karanlık ve kirli politikalarına karşı Kürt halkı asla boyun eğmedi ve geri adım atmadı. Yenilen ve lanetle anılanlar, Türk devleti tarafından kullanılan bu karanlık güçlerdir. En büyük onursuzluğu onlar yaşıyor” şeklinde konuştu.
Devletin özel savaş politikaları kapsamında Kürt gençlerini ve kadınları özel olarak hedef aldığına değinen Bayındır, “Kürt halkının mücadelesinin temeli gençler ve kadınlardır. Bunun için devlet özel olarak bütün kentlerde Kürt gençleri, kadınları hedef almış ve kirli politikalarla onları umutsuzlaştırmaya çalışıyor. Bunun için sorumluluk hepimizin omuzlarına düşüyor. Kadınlar, gençler olarak toplumumuzu, kentlerimizi Türk devletinin kirli politikalarına karşı savunmalıyız” çağrısında bulundu.
‘Türkiye’nin kirli politikalarına hizmet edilmemeli’
Devletin, Kürt halkı arasındaki ittifakın olmayışından yararlandığına dikkat çeken Bayındır, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Türkiye bu politikalarını yürütmedeki cüretini Kurdistan’daki halkımız arasındaki ittifakın olmayışından alıyor. Bunun için Türkiye, Kurdistan’da kolaylıkla bazı aşiretleri ve kişileri kendi emelleri doğrultusunda kullanabiliyor. Bugün baktığımız zaman devletin on binlerce silahı Kürtlerin elinde ve yine bu silahlarla Kürtler katlediliyor. Bu büyük bir ayıptır. Bunun için yurtsever bir bilinçle hareket edilmeli ve bir kişi bile Türkiye’nin kirli politikalarına hizmet etmemelidir. Bu bilinçle hareket etmelidir. Burada da biz siyasi partiler, sivil toplum örgütlerinin omuzlarına büyük bir yük düşüyor. Bizim sorumluluğumuzu yerine getirmemiz gerekiyor. Kürt halkının kendi arasında kalıcı bir ittifakı inşa etmesi gerekiyor. Ulusal ve bilinçli bir ittifak Kürt halkı arasında oluşursa Türkiye, Kurdistan’da asla kimseyi kullanamaz. Bizlerin de amacı ve hedefi de bir tek kimsenin bile Türkiye’nin bu politikalarına hizmet etmemesidir. Bunun temeli de Kürt halkı arasında birliğin sağlanmasıyla oluşur. Bu birlik her geçen gün ilerliyor, fakat hala kimi eksiklikler var. Bu eksikliklerin giderilmesi için sorumluluklarımızı yerine getirip eksiklikleri ortadan kaldıracağız ve kazanacağız.”
Kaynak: MA