ÖHD ve İHD İzmir şubeleri, Bandırma 1 ve 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde idarenin siyasi tutsakları ırkçı ve nefret saldırılarının hedefi haline getirdiğini vurgulayarak ‘Dış dünyaya ve bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerekmektedir’ dedi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Bandırma 1 ve 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin İHD İzmir Şube binasında basın toplantısı düzenledi.
‘Tutsakların can güvenliği tehlikeye atılıyor’
Toplantıda konuşan İHD Hapishaneler Komisyonu üyesi avukat Nehir Bilece, 7 ve 16 Kasım tarihlerinde Bandırma 1 ve 2 Nolu T Tipi cezaevine tutsaklarla görüştüklerini belirterek, şu bilgileri paylaştı: “Yaklaşık iki yıldır hapishanelerde mahpusların bulundukları odalarda keyfi olarak değişiklik yapılarak temelde mahpusları tecrit etmeyi hedefleyen hapishane idaresi, siyasi mahpusların bulundukları koğuşlar ile adli mahpusların bulundukları koğuşları yan yana getirerek, siyasi mahpusları ırkçı ve nefret saldırılarının hedefi haline getirmektedir. Mahpuslar, aynı koridorlarda olması sebebi ile aile görüşmesi, avukat görüşmesi, revir, hastane vb. gerekçelerle koğuş dışına çıktıkları zamanlarda bu saldırılara maruz kalmaktadır. Adli mahpuslar tarafından, havalandırma üzerinden sert cisimler atılması ve gün içinde ırkçı söylemler ile hakaretlere maruz kalan siyasi mahpuslar, sorunlarını idareye bildirdiklerinde ise kendilerine yönelmiş olan bu saldırılara idare tarafından çözüm üretilmediği gibi gardiyanların da ırkçı ve nefret saiki davranışlarına maruz kalmakta, hapishanelerdeki can güvenlikleri tehlikeye atılmaktadır.”
Keyfi koğuş aramaları
Hapishane yönetiminin kolluk güçleri ile birlikte keyfi koğuş aramaları yaptığını kaydeden Bilece, bu uygulamalar sırasında gardiyanlar tarafından provakatif ortamlar oluşturulduğunu söyledi. Bu ortamın bilinçli olarak planladığını ve tutuklulara hukuka aykırı olarak disiplin cezası vermeye gerekçe yapıldığını belirten Bilece, “Siyasi iktidarın politikaları, hukuku hapishanelerden çıkartarak toplum üzerinde bir baskı ve tehdit aracı haline getirmiştir. İdare ve Gözlem Kurulları da tutsaklar üzerinde bir tehdit aracı olarak kullanılıyor. Tamamen idarenin keyfiyetine bırakılan, hiçbir hukuki karşılığı olmayan kararlara yapılan itirazlar ise İnfaz Hakimlikleri veya Ağır Ceza Mahkemeleri, tarafından hiçe yasılıyor” diye belirtti.
Açlık grevi
İmralı’da başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan tecrit sisteminin de uluslararası hukuka aykırı bir şekilde devam ettiğini ifade eden Bilece, “Türkiye hapishanelerindeki mahpuslar tarafından, 27 Kasım 2023 itibari ile hapishanelerde dönüşümlü açlık grevi eylemine başladıkları kamuoyuna duyurulmuştur. Siyasi mahpuslar, İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Sayın Abdullah Öcalan ve beraberinde tutulan Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş‘a uygulanan tecridin kaldırılarak öncelikle aile ve avukat görüşü haklarının sağlanmasını talep ettiklerini belirtmişlerdir” ifadelerinde bulundu.
‘Bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerekmektedir’
Adalet bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, ve kamu denetçiliği yapan kurumları görevlerini yapmaya çağıran Bilece, “Özgürlüğün kısıtlanması insan haklarının ihlal edilmesini ortaya çıkardığı için hapishanelerin dış dünyaya ve bağımsız heyetlere incelemeye açılması gerekmektedir. Açlık grevi sürecinde İHD’nin, ÖHD’nin, Türk Tabipler Birliği’nin, avukatların da içinde bulunduğu bağımsız izleme heyetlerinin hapishanelere girişi Adalet Bakanlığı tarafından kabul edilmelidir. Yetkililerden hapishanelerdeki mahpusların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşama hakları olduğunu hatırlatır; bu kadar hak ihlalinin olduğu bir ortamda insanca yaşamanın mümkün olamayacağını, hapishanelerin koşullarının hemen düzeltilmesini ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
İZMİR