DEM Parti Emek ve Sosyal Politikalar Komisyonu’ndan Sevtap Akdağ Karahalı, yaptığı açıklama ile asgari ücretin en az 25 bin lira olması gerektiğini belirtti ve ‘Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilmeli’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Emek ve Sosyal Politikalar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ Karahalı, partinin genel merkezinde görüşmeleri devam eden asgari ücret sürecine dair açıklama yaptı.
İşçi ve emekçilerin reel ücretlerinin sürekli gerilediğini ve hemen her gün yapılan zamlar karşısında gündelik temel ihtiyaçların karşılanamadığını belirten Karahalı, “Ücretler, açlık ve yoksulluk sınırının altında, asgari ücret ise açlık sınırının bile altında kalmıştır. İşçilerin gelirleri giderlerini karşılayamaz durumdadır” dedi.
SGK’nin 2022 yılı verilerine göre, ücretlilerin yüzde 41,15’inin asgari ücret düzeyinde gelire sahip olduğu bilgisini aktaran Karahalı, bu oranın özel sektörde yüzde 46,30 olduğunu kaydetti. Kadın işçilerde ise oranın daha yüksek olduğunu paylaşan Karahalı, şöyle dedi:
“Ancak, bu verilerde sadece kayıtlı işçiler var. Kayıt dışı ve göçmen işçileri de eklediğimizde özel sektörde çalışanların yüzde 66’sı asgari ücretle çalışıyor. Asgari ücretin yalnızca yüzde 22,6’sı üzerine kadar ücret alanları da dikkate aldığımızda ücretli ve yevmiyelilerin yüzde 81’inin bu düzeyde ücret aldığını görüyoruz. Yani 18 milyon 821 kişi, 11 bin 400 TL ile 13 bin 976 TL arasında bir gelirle yaşamaya çalışıyor. Asgari ücretin üzerinde ücret alan işçi sayısı giderek azalırken, asgari ücret alan ya da asgari ücret komşuluğundaki işçiler ise sürekli artıyor. Diğer ücretler de en az asgari ücret artış oranında artırılmalıdır. Asgari ücretin işlevlerinden biri de hem yoksullukla mücadelenin hem de gelir dağılımını düzenlemenin temel araçlarından biri olmasıdır. Ancak, gelinen noktada bu işlevinin ortadan kalktığı görülüyor.”
“Asgari ücret artışında temel parametre resmi enflasyon olamaz, olmamalıdır” diyen Karahalı, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyonun gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Karahalı, “Asgari ücretin tek kişi için değil, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin de giderlerini karşılaması gerçeğinden hareket edilmelidir. Bu nedenle, açlık ve yoksulluk sınırı, tek kişilik bekar bir kişinin yaşama maliyeti, gerçek enflasyon oranı, büyüme oranları gibi birden fazla iktisadi parametre göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur maaşı dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Yoksulluk sınırının 50 bin TL’ye dayandığını aktaran Karahalı, en düşük memur maaşının 20 bin 352 TL olduğuna dikkat çekerek, ekledi: “Bu tutar Ocak ayında en az 26 bin 500 TL civarında olacaktır. En düşük kamu işçisinin ücreti ise, 24 bin 500 TL ve Ocak ayında en az 34 bin 500 TL olması beklenmektedir. Bu parametreler dikkate alındığında asgari ücret en az 25 bin lira olmalıdır.”
Artış 3 ayda bir yapılmalı
Enflasyonun yüksek oranda sürdüğü dönemlerde ücretlerdeki kaybın azaltılması amacıyla ücret artışlarının kısa aralıklarla yapılması gerektiğine dikkat çeken Karahalı, asgari ücret artışının 3’er aylık dönemlerde yapılması gerektiğini belirtti.
Karahalı, devamında da şu ifadeleri kullandı:
“Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 7. Maddesi, ‘Asgari ücret en geç iki yılda bir olmak üzere belirlenir’ diyor. Dolayısıyla, 3 ayda da 6 ayda da belirlenebilir ve bunun önünde yasal bir engel söz konusu değildir. Nitekim sadece deprem döneminde değil, birçok defa yılda 2 kez belirlenmiştir. Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın 2019 ile 2022 yılları arasındaki dağılımına bakıldığında ise, çalışanların ekonomiden aldığı payın yüzde 32 azaldığını, öte yandan sermayenin ekonomiden aldığı payın ise yüzde 21 arttığını görüyoruz. Bu tür verileri artırmak mümkün ama bu kadarı bile bizlere, patronların karlarına kar katarken işçi ve emekçilerin açlık ve yoksullukla baş başa bırakıldıklarını göstermeye yetiyor.
Toplumsal kaynaklar önemli ölçüde silahlanmaya harcanıyor. Türkiye, 2000-2015 yılları arasında ‘dünyada en çok silah ithal eden ülkeler’ arasında 6’ncı sırada yer aldı. 2018 yılı rakamlarında ise 12’nci sırada yer aldı.
Ülkenin üretim gücü ‘silaha yatırım’ alanına kaymıştır. Türkiye’nin savunma harcamalarının GSYH içindeki payı, diğer NATO üyesi ülkelerin ortalamasının üzerindedir. AKP iktidarının Kürt sorununda çözümsüzlük yaklaşımı, yanlış¸ dış¸ politikaları ve Ortadoğu’daki cihadist örgütleri besleyen politikalarının da etkisiyle Türkiye’nin hem savunma harcamaları hem de hem silah ithalatı giderek artıyor. Bu güvenlikçi yaklaşımın ekonomik krizi çarpan etkisiyle büyütmesi işçilerin, emekçilerin ekmeklerinin küçülmesine yol açıyor. Bu nedenle altını kalınca çizerek diyoruz ki; kaynaklar savaşa, silahlanmaya değil hakların temel ihtiyaçları için kullanılmalıdır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilmeli
DEM Parti olarak tüm sorunlara dair kapsamlı çözüm önerilerimiz var. Asgari Ücret Tespit Komisyonu lağvedilmeli, asgari ücretin belirlenmesi süreci bir toplu pazarlık süreci olarak ele alınmalıdır. Anlaşmazlık durumunda işçilerin grev de dahil toplu eylem haklarını kullanabilecekleri yasal güvence sağlanmalıdır. Asgari ücretle çalışanlar için elektrik, su, doğalgaz kullanımı asgari ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz olmalıdır. Ev içi emek sosyal güvenceye kavuşturulmalı, eşdeğer işe eşit ücret sağlanmalıdır. Kadın yoksulluğu son bulmalıdır. Sağlık, eğitim, ulaşım gibi temel kamusal hizmetler anadilinde ve parasız olmalıdır. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Geliri olmayan kişilere belli şartlar altında temel yurttaşlık geliri sağlanmalıdır. Kaynaklar savaşa, silahlanmaya değil halkların temel ihtiyaçları için kullanılmalıdır.”
ANKARA