Diyarbakır Kampüs Cezaevi önünde açlık grevine dikkat çeken sivil toplum örgütleri, tutsakların taleplerinin karşılanması çağrısında bulunarak tecrit uygulanmasına son verilmesini istedi
İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Şubesi, Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Temsilciliği, Rosa Kadın Derneği, Amed Barosu, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), Tutuklu Aileleriyle Yardımlaşma Derneği’nin (TUAY-DER) ile Amed Emek ve Demokrasi Platformu, İnsan Hakları Haftası nedeniyle Diyarbakır Kampüs Cezaevi önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklama yapan ÖHD Amed Şube üyesi Av. Cennet Zuğurli, cezaevlerinde tutsakların hastalık ve diğer nedenlerle yaşamını yitirmeye devam ettiğini belirterek, bir çok hak ihlalinin yaşandığını belirtti.
Tecrit uygulamasına son verilmeli
İmralı tecridi ile birlikte diğer cezaevlerinde süren tecrit ve izolasyona karşı başlatılan süreli-dönüşümlü açlık grevi eylemlerine dikkat çeken Zuğurli, “Mahpusların yaşamları tehlikeye girmeden talepleri kabul edilmeli sorunlara bir an önce çözüm bulunmalıdır. Adalet Bakanlığı tarafından bir an önce yasal olmayan tecrit uygulamasına son verilmeli, gerek avukat gerekse aile görüşleri yaptırılmalıdır. Ayrıca tüm hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilerek, kişi onuruna yakışır muamele yapılması, mahpuslara yönelik işkence, kötü muamele ve insan onuruna aykırı davranış yasağı kapsamında muamelelerin ve diğer hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, hasta mahpusların tedavilerinin aksatılmadan yapılması hususunda ilgili tüm kurum ve kuruluşlar görevlerini yapmalıdır” diye belirtti.
Hasta tutsaklara dikkat çekildi
İHD verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere toplam bin 517 hasta tutsak bulunduğuna dikkat çeken Zuğurli, “Yaşamını tek başına devam ettiremeyen yüzlerce ağır hasta mahpusun sağlığa erişim hakları ihlal edilmekte, tedavileri engellenmekte ve infaz erteleme talepleri reddedilmektedir. Hapishanede yaşamını tek başına idame ettiremeyecek derecede ağır hasta olan mahpuslar hakkında Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan taraflı ve bilimsel gerçeklikten uzak raporlar nedeniyle hasta mahpusların hapishanede geçirdikleri süreler uzamakta ve hastalıkları ilerlemektedir. Mahpusların sağlık hakkı kapsamında; halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır” diye konuştu.
Keyfi uygulamalar
Tutsakların ailelerinden uzak mesafeli kentlere götürüldüklerini, buradan doğan mağduriyetlerin bir an önce giderilmesinin gerektiğini ifade eden Zuğurli, “Ceza infaz kurumlarında bulunan birçok hükümlünün infazı yanmakta ve tahliye olması gerekirken engellenmektedir. Ceza İnfaz Kanunda, koşullu salıverilmeden faydalanmak için mahpusun kurumdaki infaz süresini iyi halli olarak geçirmesi gerektiği belirtilmiştir. Hukuki güvenlik hakkını ihlal edici bir şekilde, sübjektif değerlendirmelerin ve keyfi idari süreçlerin işletilmesiyle birlikte, şartlı tahliye taleplerinin sıklıkla reddedildiği gözlenmektedir. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını doğrudan etkileyen ‘iyi halli’ kavramı bu haliyle cezaevi yetkililerinin keyfi kararlarına bırakılmıştır. Şartlı tahliye hakları hukuk dışı yaklaşım ve kararlarla engellenen, mahpusların ivedilikle tahliye edilmeleri için gerekli işlemler yapılmalıdır” diye konuştu.
AMED