TTB Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması kararını değerlendiren Fincancı, görevlerinin başında olacaklarını vurguladı
Türkiye Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasına ilişkin TTB Merkez konseyi başkanı Şebnem Korur Fincancı, mahkeme kararı sonrasında nasıl yol alınacağı konusunu PİRHA‘ya değerlendirmelerde bulundu
Görevimizin başındayız
Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, gerekçeli kararın kendilerine ulaşması sonrasında İstinaf yolunun açık olduğunu belirtti. Fincancı, mahkemeden çıkan karara karşılık TTB’deki görevlerinin başında olacaklarına vurgu yaptı. “Karar kesinleşene kadar biz çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diyen Fincancı, “Merkez konseyde olan arkadaşlarımız, Türk Tabipleri Birliği meslek örgütümüzün her biriminde görev yapan insanlardır. Kollarımızda, çalışma gruplarında 40 yıldır bu meslek örgütünün pek çok biriminde emek vermiş birisiyim. Dolayısıyla biz bu görevimizi zaten sürdürüyoruz, bundan sonra da sürdüreceğiz. Hakim bir yandan da yönetimin belirlenmesi için görevlendirmeyi yaptı. Geçici kuruldaki tabip odalarımızın başkanı 5 meslektaşımız, görevlendirme ile gelebilir. Ancak biz buradayız ve çalışmaya da devam edeceğiz. Burada bir değişiklik olmayacak. Yıllardır ne yapıyorsak onları yapmaya, meslek örgütünün, hekimlerin emeklerinin değersizleştirilmesine, mesleğin itibarsızlaştırılmasına karşı yürüttüğümüz mücadeleye, hem de toplumun sağlığı için yaptığımız çalışmalara devam etmekten geri durmamız söz konusu değil. O nedenle hep beraber buradayız” diye konuştu.
Tehdit niteliğinde karar
Fincancı, mahkemenin vermiş olduğu kararın emek ve demokrasi güçlerine yönelik bir tür tehdit niteliğinde olduğunun altını çizerek, AKP-MHP hükümetinin diğer iktidarlara kıyasla çok daha baskıcı olduğunu söyledi. “Bu karara şaşırmak iyidir” diyen Fincancı, “Çünkü şaşırdığınız durumda alışmıyorsunuz demektir. Bu yapılan hukuksuzluğa karşı da mücadeleyi sürdüreceğiniz anlamına gelir. O yüzden tabii ki herkes şaşırmalı. Ancak biz bu kapasiteye sahip olduklarını da biliyoruz. Bu denli baskı uygulayabileceklerini de biliyoruz. Bugüne kadar görevden alma ile ilgili girişimler oldu, pek çok yargılama girişimiyle karşı karşıya kaldık ama Türkiye’de yargı hiç bu kadar araçsallaştırılmamıştı. Yargı, bu kadar iktidarın dedikleri üzerinden yürüyen kararlarla karşımıza çıkmamıştı. Dolayısıyla bu dönemin geçmiş dönemlerden farklı olduğunu söylemek mümkün. Kuvvetler ayrılığı ilkemiz vardı, bunları çoktan teslim ettik. Dolayısıyla bu karar şaşırtıcı değil. Bu karar, Türk Tabipleri Birliği’ne yönelik bir karar değil aslında. Onların, ne karar verirlerse versinler bizi mücadeleden geri döndüremeyeceklerini bildiklerine adım gibi eminim. Aslında bu karar Türkiye’de emek ve demokrasi güçlerine parmak sallama, tehdit niteliğindedir. Bu tehdidi, mücadele ile karşılık vererek tabii ki bertaraf edebiliriz. O yüzden tüm toplumu, TTB ile birlikte mücadeleye çağırıyorum” diye konuştu.
Geri durmayacağız
TTB Merkez Konsey Başkanı Fincancı konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Özlük hakları mücadelesi tabii ki de sendikalar üzerinden yürür. Aslında kendisi bu konuda bilgi sahibi olsa gerek! Bu bir dil sürçmesi mi bilemem ama tabii ki sendikalarda mücadele edecekler, ancak TTB de mesleğimizin geliştirilmesi, değerlerimizin güçlendirilmesi ve korunması için mücadeleye devam edecek. Ama bizim tek görevimiz bu değil; ‘amaç dışı faaliyet’ diye tanımladıkları şey bizim halk sağlığıyla, yani toplumun sağlığını koruma ile ilgili yaptığımız çalışmalardır. Çünkü bundan rahatsızlık duyuyorlar. Bunu nereden biliyoruz; bundan 12 yıl önce TTB’nin 6023 sayılı yasasında değişiklik yaparak bu ilgili cümleyi çıkartmaya teşebbüs ettiler ama Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi bozdu ve tekrar bize toplum sağlığını koruma görevini teslim etti. Dolayısıyla biz evet meslektaşlarımızın hakları için mücadele ettiğimiz gibi bunu tek başımıza yapmıyoruz, emek örgütleri, meslektaşlarımızın sendikalarıyla bunları yapmaya çalışıyoruz. Ama biz toplumun sağlığını da korumaya çalışıyoruz. Bu toplumun sağlığını bozan her türlü etken; buna nükleer girişimleri, maden sahalarında yapılan kirletmeler, temiz içme suyuna erişimimizi engelleyen zehirli atıklar ya da enkazların uygun şekilde kaldırılmamasını nedeniyle hava kirliliği ile zehirli maddelere toplumu maruz bırakan uygulamalar da dahil bunlara karşı da elbette mücadele etmekten de geri durmayacağız.
Unutulmaması gereken bir yan daha var; Türk Tabipleri Birliği’nde temsili görevlerde kimin olduğunun hiçbir önemi yoktur. Biz aslında tüm üyeleri ile birlikte çalışmalar yürüten bir meslek örgütüyüz. Bugün burada ben görev üstlendim ama yarın başka bir meslektaşım temsil edecektir. Biz gene asıl olarak o üretilenleri çoğaltmak için çaba sarf etmekten de geri durmayacağız.”
HABER MERKEZİ