İmralı Adası’na gitmek için Adalet Bakanlığı’na yaptıkları başvuruya henüz yanıt alamayan İHD’nin Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Yusuf Erdoğan, tecride son verilmeden toplumsal bir barıştan bahsedilemeyeceğini vurguladı
Türkiye ve Kurdistan’da bulunan 100’ü aşkın cezaevinde ‘Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm’ talebiyle 27 Kasım’da başlattığı dönüşümlü açlık grevi devam ederken, birçok kentte de taleplerin karşılanması için Adalet Nöbeti başlatıldı.
İmralı’ya gitmek için 29 Kasım’da Adalet Bakanlığı’na başvuran İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) ise henüz bir cevap verilmedi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Eylem Akdağ’a konuşan İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü avukat Yusuf Erdoğan da tutukluların taleplerinin meşru olduğuna vurguladı.
Açlık grevinin sürdüğü Diyarbakır Kampüs Cezaevini ziyaret ettiklerini aktaran Av. Erdoğan, “33 aydır PKK Lideri Abdullah Öcalan ve yanında tutulan diğer mahpusların aileleriyle, avukatlarıyla bir görüşememe hali var. Bu, mutlak bir iletişimsizlik halini aldı. Aileler yakınlarının sağlık durumları ve diğer durumlarıyla ilgili bilgi sahibi değil. Avukatlar yine müvekkillerinin dosyalarının hukuki süreçlerini takip etmek için birçok defa başvuruda bulundu. Ancak disiplin cezaları gerekçesiyle bu başvurular sonuçsuz kaldı” dedi.
‘İktidar tecridi bir yöntem olarak kullanıyor’
Tecridin bir işkence yöntemi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Tecridin bir işkence yöntemi olduğunu ve sadece İmralı değil, diğer hapishanelerde de artık iktidarın bir yöntemi olarak uygulandığını görüyoruz. Yakın zamanda İHD olarak bir rapor açıkladık. Özellikle S ve Y tipleri ile Yüksek Güvenlikli Hapishanelerde İmralı’dakine benzer tecrit uygulamalarının uygulamaya sokulduğunu gördük” dedi.
Tecridin kaldırılması için kampanyalar düzenleyerek, hukuki başvurularda bulunduklarını aktaran Erdoğan, söz konusu girişimlere karşı bir yanıt alınmadığını ve taleplerin görmezden gelindiğini belirtti.
Erdoğan, 2013-2015 yıllarında İmralı’da yapılan görüşmelere işaret ederek, “Toplumda gerçekten barış umudunun yeşertildiği, bazı hakların görece rahatça kullanabileceği bir ortam sağlanmıştı. Bugün geldiğimiz aşamada hem İmralı’da hem de diğer hapishanelerde olabildiğince baskıcı bir yöntemle karşı karşıyayız. İnsan hakları savunucuları olarak bu yönteme karşı durduğumuzu, tecridin işkence olduğunu ifade ediyoruz” dedi. Erdoğan, 29 Kasım’da İmralı’ya gitmek için İHD Genel Merkezi’nin Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduğunu hatırlatarak, “Ancak Adalet Bakanlığı’ndan henüz bir dönüş sağlanmadı” diye aktardı.
‘Talepler meşrudur’
Tutsakların taleplerinin karşılanması için başlatılan Adalet Nöbeti eylemlerine değinen Erdoğan, “Geçtiğimiz günlerde açlık grevi eylemine ilişkin bir açıklama yapılmak istendi ama bu da engellendi. Burada bir hakikatin dile getirilmesi engellenmek isteniyor. Biz insan hakları savunucuları olarak ‘açlık grevi eylemi gerçekleştirilsin, mahpusların yaşam hakkı riske girsin demiyoruz.’ Ama burada odaklanması gerekilen husus taleplerin meşru olduğudur. Bu taleplerin de iktidar ve devlet tarafından görülerek, gerekli somut adımların atılmasıdır” dedi.
Erdoğan, Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulunarak, şunları söyledi:
“Tecrit politikası ve hapishanelerdeki hak ihlalleri ortadan kaldırılmadan, hasta mahpuslar koşulsuz şartsız serbest bırakılmadan, idari gözlem kurulları kaldırılmadan bir toplumsal barıştan söz edemeyiz. Türkiye toplumunun acilen ihtiyacı olan tek şey onurlu bir barışın tesisidir. Burada toplum buna hazırlıklı. Özellikle İmralı Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ndeki tecrit ortadan kaldırılsın. İHD olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Toplumsal bir barışın tesis edilmesi için elimizden geleni yapacağımızı ifade etmek istiyorum.”
‘Hafta içi hapisane ziyaretlerine başlayacağız’
Açlık grevi eylemleri için sivil toplum örgütleriyle birlikte komisyonların kurulduğunu aktaran Erdoğan, “Hem hapishane ziyaretleri hem idare hem de savcılıklarla görüşmeler yapacağız. Bu hafta içi ziyaretlere başlayacağız. Bunları raporlaştırıp kamuoyuyla paylaşacağız. Burada hem açlık grevi eylemcilerinin eyleme girmelerinden kaynaklı maruz kaldıkları hak ihlallerini kamuoyuna duyuracağız. Açlık grevi eylemcilerinin taleplerinin meşru ve toplumsal barışın inşası için bir çağrı olduğunu hem devlete hem iktidara hem de topluma anlatacağız” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ