AP’de düzenlenen Kürt Konferansı’nın ilk gününde barış ve çözüm için PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talep edilirken, oturumda söz alan Avusturyalı AP Parlamenteri Andreas Schieder, ‘Öcalan hapiste olduğu sürece hukuk yoktur. Öcalan’a özgürlük sembolik öneme sahiptir, halkların özgürlüğüdür’ dedi
Avrupa Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC), Avrupa Parlamentosu’nda (AP) “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” başlıklı konferansın 18’incisini düzenledi.
EUTCC’nin Noreçli Başkanı ve Bergen Üniversitesi’nden akademisyen Kariane Westrheim, bu konferansın artık tarihi bir nitelik kazandığını ifade ederek, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarının ciddi endişelere yol açması gerektiğini belirtti. Westrheim, ayrıca Türkiye cezaevlerinde 20 bin siyasi tutsağın olduğunu hatırlattı.
AP’ye ‘Kürt sorunu’ için müzakere çağrısı
Kürt halkının geniş bir uluslararası desteğe ihtiyacı olduğunu ifade eden Westrheim “Güçlerimizi birleştirmeliyiz” dedi. “Kürt lider Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına ihtiyacımız var” diyerek 10 Ekim’de başlatılan uluslararası kampanyaya dikkat çeken Westrheim, PKK kurulduğundan beri Abdullah Öcalan’ın aklında barış olduğunu ve defalarca bunun için girişimlerde bulunduğunu belirtti. Westrheim “Eğer güçlü bir üçüncü taraf müzakereler için öne çıkar ve Türkiye’yi barış için ikna etmeye çalışırsa, barış mümkün olabilir. Avrupa Parlamentosu bu vizyonu desteklemeye ve bu doğrultuda çalışmaya çağırıyorum” şeklinde konuştu.
Haklar siyasi çıkarların gölgesinde kalıyor
Avrupa Yeşil Sol gruptan Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Yunanistanlı Dimitrios Papadimoulis da, “Kürt halkları ve Türk yönetimine olan eleştiriler Avrupa Parlamentosu gündeminde büyük bir yer işgal etmeye devam ediyor. Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi’nde büyük bir önceliği yok. İnsan hakları ve hukuk onlar için bazen siyasi çıkarların altında kalıyor” dedi.
‘PKK’yi yasaklı listeden çıkarın’
Türkiye ile yeni bir diyalog başlatılması ve barıştan bahsetmek gerektiğini belirten Papadimoulis, “Bu nedenle PKK’yi terörist örgütler listesinden çıkarmamız gerekiyor” diyerek özellikle İrlanda örneğini vererek siyasi çözüme gidilmesi gerektiğini söyledi. Papadimoulis, Avrupa Parlamentosu’nda son görev döneminin olduğunu, bittiğinde bir vatandaş olarak Kürt halkının hakları için mücadeleye devam edeceğini kaydetti.
Depremde bile ayrımcılık
Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı’ndan Avusturyalı AP Parlamenteri Andreas Schieder, Türkiye’nin ekonomik olarak çok kötü durumda olduğunu ve en yoksul olanların çok daha ağır etkilendiğini belirtti. Aynı zamanda AP Kürt Dostluk Grubu’nun üyesi olan Schieder, meydana gelen son depremin yarattığı yıkıma dikkat çekerken, yardımların da orantısız olduğunu ve özellikle Rojava’ya yönelik yardımların engellendiğine işaret etti.
Türkiye’de durum çok kötü
Seçimlerden sonra Türkiye’ye dair değişme umutlarının kalmadığını ifade eden Schieder, “Türkiye’de durum şu anda çok kötü. Öcalan hapiste olduğu sürece hukuk yoktur. Öcalan’a özgürlük sembolik öneme sahiptir, halkların özgürlüğüdür” dedi.
Basın üzerindeki baskıya dikkat çekildi
Açılış konuşmalarından sonra konferansın ilk paneli London School of Economics and Politics’ten Ayça Çubukçu’nun moderatörlüğünde gerçekleşti.
EUTCC Genel Sekreteri ve Tennessee Teknoloji Üniversitesi’nden Michael Gunter, “Erdoğan Mayıs 2023’teki seçimleri nasıl kazandı, neden kazandı?” başlıklı bir sunum yaptı. Çevrimiçi bağlanan Gunter, Erdoğan’ın seçim kampanyasını nasıl yürüttüğüne ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, medya üzerindeki kontrolüne ve muhalefete yönelik baskılara dikkat çekti.
Tarih tekerrür etmez ama rejimler edebilir
Oturumda söz alan gazeteci İrfan Aktan, Türkiye’deki muhalefetin önemli bir kısmının en az AKP kadar Kürtlerin haklarını reddettiğini belirterek, Kürtler için gri alan olmadığını ifade etti. Türkiye’deki yargıyı “Kafka’nın Davası”na benzeten Aktan, “Suçlamanın nereden geldiği asla bilinmez” dedi. Türkiye toplumunda seçimlerden sonra bir karamsarlık oluştuğunu söyleyen Aktan, halkın kendilerine umut pompalayan muhalefete öfke duyduğunu ifade etti. Türkiye toplumunun umuda dahi öfke duyacak hale geldiğine dikkat çeken Aktan, “Türkiye nereye gidiyor?” sorusuna, “Türkiye’nin geleceği geçmişinde gizli. Tarih tekerrür etmez ama rejimler edebilir” şeklinde konuştu.
Korkuya karşı direniş var
Türkiye’de yaşananlara da değinen Aktan, “Karanlık bir çağdan bahsediyoruz. Kürtler ve Türkiye’deki demokrasi güçleri AKP’nin yarattığı korkuya karşı büyük bir mücadele verdi” dedi. Aktan, Türkiye’nin binlerce kilometre ötede Japonya’da bile Kürtlere baskı uyguladığını hatırlattı. Sunumunda Avrupa’nın mülteci korkusu üzerinden yürüttüğü politikaları da eleştiren Aktan, “Aslında Avrupa da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi 1930’lara doğru gidiyor” diyerek bunun önüne geçmenin tek yolunun Türkiye’nin demokratikleşmesi olduğunu vurguladı.
Kürtler denklem dışı bırakılmak isteniyor
“Seçimlerin ardından Türkiye: Demokrasi Mümkün(değil)” başlıklı sunum yapan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı ve milletvekili Çiğdem Kılıçgün Uçar ise, Kürtçenin Kirmanckî lehçesinde katılımcıları selamladı. Uçar, bütün toplumsal kesimlere savaşın açıldığı bir dönemden geçildiğini belirterek, “Erdoğancılık” olarak tanımladığı bu dönemde “Benzeri görülmemiş bir kutuplaşma” yaratıldığını söyledi. Uçar, seçime gidilen süreci ve seçimler sırasında yaşananları anlattı. Devletin “çözüm” adı altında yürütülen süreci ortadan kaldırdıktan sonra Kürtlere dair tüm kazanımları ve değerleri yok etmeye başladığını belirten Uçar, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken Kürtlerin denge ve denklem dışı bırakılmak istendiğine vurgu yaptı.
Demokratik bir Türkiye mümkün
“Türklük sözleşmesinin” seçimlerle yeniden hayata geçirildiğini belirten Uçar, “Demokrasiden nefret edenlerin yönettiği ve Ortadoğu’yu etkilediği bir Türkiye gerçekliği ile karşı karşıyayız” dedi.
Bütün bunlara rağmen bir direniş olduğunu belirten Uçar, “Demokratik bir Türkiye ve demokratik bir anayasa mümkün” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: ANF