Cargill’le başlayan şekerdeki değişim, kamuya ait şeker fabrikalarının satılmasıyla sürdürüldü. Cargill biyoetanol üretimi için işgal alanını büyütürken, şeker fabrikaları GDO’lu şeker kamışı ithalatına hazırlanıyor.
AKP iktidara geldikten bu yana Cargill için her şeyi yaptığını onu şeker üretiminde tekel haline getirme hedefini gerçekleştirmişken alanını ise büyütmeye devam ediyor. Kamuya ait şeker fabrikalarının satılmasıyla birlikte bu fabrikalar farklı amaçlar için kullanılmaya başlandı. İmar sahaları içinde kalan bazı fabrikalar inşaat şirketlerinin yağma alanına döndü. Pancar üreticilerini derinden etkileyen ve üreticilerin üretimlerden uzaklaşmasına neden olan bu adımlardan sonra şekerpancarının kalitesini düşürecek adımlar atılırken bazı şeker fabrikaları ise daha çok GDO’lu olarak üretilen şeker kamışı ithal ederek kristal şeker üretimine hazırlandıkları belirtiliyor.
Şeker pancarında sırayla ve nöbetleşe yapılan üretimi sekteye uğratacak ve patateste olduğu gibi toprakların zehirlenmesine yol açacak bir adım atıldı. Özelleştirme İdaresi’nin hazırladığı ihale şartnamesine göre, şeker fabrikalarını alan şirketler, kendi bölgelerinde hammadde bulamadıklarında başka bölgelerden de şeker pancarı tedarik edebilecekler. Bu durum şeker pancarının üretiminde denetimi tamamen ortadan kaldıran bir sonuç üretecek. Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Pankobirlik, şirketlere kendi bölgelerinin dışında pancar alım hakkının getirilmesine tepki göstererek, bu uygulamanın bölgelerdeki pancar üretim deseni ve münavebe disiplinini bozacağını kaydetti. “Özelleştirme ihale şartnamesinde yer alan ve şirketlerin fabrika hinterlandı dışından da pancar teminini mümkün kılan hüküm, pancar çiftçisinin bölgesel pazar güvencesini ortadan kaldırmakta bu durumda tarımsal üretimde sürdürülebilirlik açısından tehdit oluşturmaktadır” uyarısında bulundu.
Şeker kamışı ithal edilecek
Pankobirlik, şirketlerin bu hükme dayanarak, kendi bölgelerinde eksik hammadde üretimi olması halinde kota doldurma zorunluluğu sebebiyle diğer fabrika hinterlandlarındaki üreticilerden pancar temini, başka fabrika hinterlandındaki C kotası ürünün A kotasında kullanılmak üzere A kotası Pancara göre düşük maliyetle alım yapılabilecek olmasına tepki gösterdi. Diğer yandan özelleştirilen şeker fabrikaları ile ilgili bir iddiayı gündeme getiren Pankobirlik, özelleştirilen fabrikaların ham kamış şekeri ithal edip, rafine şeker üretme konusunda çalışma yaptıkları yönünde duyumlar alındığına dikkat çekti. Bunun pancar üretimini sekteye uğratacağını bildiren Pankobirlik, “Hiç kimsenin kolaycılığa kaçıp bu tür heveslere kapılmamasını, karar alıcıların ise sektörün hayrına olmayan bu tür talepleri dikkate almamalarını öneriyoruz” dedi.
Cargill fabrikayı büyütüyor
Bursa’nın Orhangazi ilçesinde 1997 yılında başlayan süreçte hukuksuz bir şekilde fabrika inşa eden ve aleyhinde açılan davaların kazanıldığı Cargill, şimdi de ilave tesis yapıyor. AKP hükümetinin ilk iktidara geldiği yıllarda dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un özel ricası ile yasa değiştirip fabrikayı legal hale getirmişti. Cargill ‘biyoetanol’ tesisi kurmak amacıyla yaptığı başvuruda ÇED Gerekli Değildir kararı verilmesi üzerine Bursa Barosu, işlemlerin iptali talebiyle dava açtı.
‘Cargill utanç vesilesidir’
Bursa Barosu Başkanlığı’nda, Başkan Av. Gürkan Altun, “Bursa’nın Orhangazi ilçesinde, İznik Gölü’ne 6 kilometre mesafede, birinci derece sulanabilir tarım arazisi üzerine Cargill tarafından sanayi tesisi kurulmasına imkan sağlayan idareye karşı girişilen mücadele, Bursa Barosu öncülüğünde açılan davaların kazanılmasına rağmen başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hukuki mücadelenin kazanılması biz hukuk insanları için elbette başarı, ancak kararların uygulanmaması, uluslararası bir şirket için özel yasa ve yönetmelikler çıkarılmış olması, ülkemizin bağımsızlığı açısından utanç vesilesidir” dedi.
ÇED gerekli değildir kararı
Cargill’in biyoetanol tesisi inşaatıyla ilgili bilgi veren Av. Erol Çiçek, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararı verilip hukuk bir kez daha ayaklar altına alınmıştır. Ayrıca dava konusu biyoetanol tesisinin çevredeki tarım arazileri ile yer üstü ve yer altı su kaynaklarına zararının olup olmadığı araştırılmamıştır. DSİ 1. Bölge Müdürlüğü verilerine göre, Yer altı Suyu İşletme Sahası olan Orhangazi Ovası’nın 19,5 hm3/yıl olan rezervinin tamamı tahsis edilmiş ve kapatılmış olmasına ve ovada yeni YAS tahsisi yapılmamasına rağmen yeni su kullanma izni olmadan ÇED gereksiz kararı verilmiştir. Bu karar verilirken çeşitli mevzuat hükümleri ve ülkemizin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükleri de bir kez daha ihlal edilmiştir. On yıllar süren böyle bir süreçten sonra bile yargının onlarca kararı uygulanmıyor” ifadelerini kullandı.
EKOLOJİ SERVİSİ