Geçtiğimiz günlerde 30 yılın ardından tahliye edilen Yusuf Aydın, ‘Halkımızın mücadelesi bizi cezaevinde ayakta tutuyordu’ dedi
İzmir Aliağa Şakran 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Yusuf Aydın, 30 yıllık tutukluğun ardından 19 Kasım’da tahliye edildi.
İzmir’de 19 Kasım 1993 tarihinde evine yapılan baskınla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Aydın, Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından yapılan yargılamada “Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını, devlet idaresinden ayırmaya çalışmak” iddiasıyla müebbet hapis cezasına mahkum edildi. 32 yaşında girdiği cezaevinden 62 yaşında çıktı.
Cezaevinde kaldığı sürede anadili Kürtçeyi geliştiren ve bu süreçte binlerce tutsağa da anadilinde okuma ve yazma öğreten Aydın, henüz yayınlanmamış 1 roman, 3 hikaye ve 11 şiir kitabı kaleme aldı, resim yapmayı öğrendi.
Mezapotamya Ajansı’ndan Delal Akyüz, Aydın ile cezaevlerindeki mücadeleye ilişkin konuştu.
Cezaevinin birçok zorlayıcı yönünün olmasına rağmen bu 30 yıllık sürecin kendisini daha çok netleştirdiğini söyleyen Aydın, “Bir yandan zindan da olmak diğer yandan ailenin yanında olamamak zorlayıcı olabiliyordu. Halkımızın mücadelesi bizi cezaevinde ayakta tutuyordu” dedi.
‘Cezaevini okula çevirdik’
Aydın, cezaevinde geçirdiği sürece dair, “İnsanı ayakta tutanda ürettikleri ve yaratıklarıdır. ‘Neredeydim, nereye geldim’ diye düşünüyorum. Arkadaşlarımdan öğrenerek, öğrettim. Büyükşehirlerde bilinçsizce çalıştık ve büyüdük. Cezaevindeki yaşam ise bizi değiştirdi. Önce kendimizi tanıdık. Cezaevini okula çevirdik, bu da insanda bilinç ve inanç oluşturuyor. Cezaevinden önce iki kelimeyi bir araya getiremiyordum. Şu an daha yayınlanmamış 15 tane kitap yazdım” ifadelerini kullandı.
‘En çok çaresiz süreç uluslararası komplo süreci oldu’
Cezaevinde kendisini en çok zorlayan ve çaresiz hissettiren sürecin PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirilmesi olduğunu belirten Aydın, o sürece dair şunları söyledi:
“O dönem ne gece geceydi ne de gündüz gündüzdü. Bir yandan bir şeyler yapmak istiyorsun, diğer yandan cezaevindesin. Binlerce arkadaşımız kendini feda etti. Duygularımı dile getiremiyorum ama gerçekten zorlu bir süreçti. Düşünsenize sizi yeniden var etmiş birinin tutsak edilmesi… Tutuklanması ağırdı. Beraber kaldığımız arkadaşlarla sürekli bir şeyler yapma arayışındaydık. Ama cezaevinde olduğumuz için elimiz kolumuz bağlıydı.”
‘Bir gün herkes özgür olacak’
Cezaevinden çıktığı ilk anda çocuklarını görünce mutluluktan uçacak gibi hissettiğini ancak diğer yandan geride bıraktığı arkadaşları nedeniyle hüzünlü olduğunu dile getiren Aydın, bir gün mutlaka herkesin özgür olacağına inandığını söyledi.
Aydın, “Daha coşkulu olmamız gerekiyor. Sistem bütün kurumlarıyla baskı uyguluyor. Son iki yıldır uygulanan infaz yönetmeliği ile büyük bir hak ihlali yaşanıyor. 30 yıl önce tutuklanan insanlar için 2 yıl önce çıkan düzenleme işletiliyor. Asıl haksızlık burada ortaya çıkıyor. Cezası biten tutukluların tahliyesi erteleniyor. Madem kardeşçe yaşayacağız yeni yasaların çıkarılıp bunun düzenlenmesi lazım” diye ekledi.
‘Hasta tutsaklar için bir şeyler yapılmalı’
Cezaevinde yaşanan en büyük sorunlardan birinin de hasta tutsakların durumu olduğunu ifade eden Aydın, son olarak şünları söyledi:
“Cezaevinde doktor var, revir var. Ama sağlık sorunlarına cevap olmuyor, sadece ilaç yazıyorlar. Ağır hastalıkları olan tutukluların hastaneye gitmesi gerekiyor. Ancak orada da engeller çıkarılıyor. Hastaneye giderken, ‘Ayakkabını çıkar’, ‘arkanı dön’, ‘ağzını aç’ gibi binlerce bahane üretiliyor. Bu da arkadaşlarımızın sağlık sorunlarının derinleşmesine yol açıyor. Mesela Şakran’da birçok arkadaşımın ağır sağlık sorunları var. Hasta tutuklulara karşı cezaevi idaresi, jandarma ve hatta hastanedeki doktorlar arasında sanki bir anlaşma var. Bunların üzerinde durulmalı, hasta tutukluların bırakılması için bir şeyler yapılmalı.”
İZMİR