Kobane Davası’nda savunma yapan Kürt siyasetçi Nazmi Gür, bin 530 sayfa ve 324 klasör iddianamenin 8 günde kabul edildiğini hatırlatarak, bunun ‘hukuken ve fiziki olarak mümkün olmadığını’ söyledi
Kobanê Davası’nın 43’üncü duruşmasının ikinci oturumu Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma, verilen aranın ardından tutsak Kürt siyasetçi Nazmi Gür’ün savunmasıyla sürdü.
Kamuoyu baskısı oluşturacak hukuk dışı yollarla siyasi iktidarın amaçlarına uygun bir iddianame hazırlandığına vurgun yapan Gür, “Suç tarihlerine baktığımızda 09.09 2014 ve 30.12.2020 tarihleri arasında olduğu görülecektir. İddianameyi iyi incelendiğinde bize yöneltilen 30 farklı suçlamanın tamamını 6-8 Ekim 2014 yılına ait olduğu görülecektir. Bu kadar ağır ve vahim iddialar karşısında savcılık 6 yıl beklemiştir. 6 yıl boyunca soruşturma, başka soruşturmalarla birleştirilmiş, birçok savcı görev almıştır. Başlangıçta TCK-316’ya göre açılan soruşturmada Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın çağrısı üzerine avukatlarla birlikte savcılığa giderek ifade vermiştim. Daha sonra dosyada herhangi bir hareketlilik olmamıştır. Ardından mükerrer soruşturmalarla soruşturmayı genişletilmiş, yeni suçlar isnat edilmiş ve tutukluğumuz bir algı operasyonu eşliğinde hukuka aykırı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
AİHM Demirtaş Türkiye kararı, tarihi ve hukuk dersi veren, bu yargılamayı doğrudan ilgilendiren önemli hukuk değerlendirmeleri yapmıştır. Daha sonra Figen Yüksekdağ kararı da bu durumu bir kez daha teyit etmiştir. Sayın Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere bu dosyada tutuklu yargılanan tüm HDP’li siyasetçi arkadaşlarım yönünden bu tutuklamaların AİHM ve uluslararası hukuk normlarının açık ihlali olduğu bu 2 dosya ile kanıtlanmıştır. Bu kararlar Türkiye’nin de taraf olduğu AİHS’in 46. maddesine atıfla bağlayıcı niteliğini ortaya koymaktadır. Bu madde AİHM kararlarının tüm üyeleri için bağlayıcı olduğunu düzenlemektedir. Nitekim anayasanın 90’ıncı maddesinde emredici bir hüküm olarak AİHM kararına uyulması düzenlenmektedir” dedi.
‘İddianame 8 günde nasıl kabul edildi’
Bin 530 sayfa ve 324 klasör delil bulunan iddianamenin 30 Aralık 2020 tarihinde hazırlandığını ve Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 7 Ocak 2021 günü kabul edildiğini hatırlatan Gür, “Bu kabul kararının hukuken ve fiziki olarak mümkün olmayacağını hem arkadaşlarımız ve hem avukatlarımız dile getirmiştir. İddianame ve ekler okunmadan iddianame kabul edilmiştir. Bu da silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesine açıkça aykırıdır. İddianame ve esas hakkındaki mütalaa kendi içinde tutarsızlıklar ve usulsüzlüklerle tanzim edilmiştir. Mahkeme tarafından iade edilmesi gerekirken yargılama başlamış, halen tutuklu olarak katıldığım duruşmada sorgumu vermeden önce CMK tarafından emredici usul hükümleriyle donatılan mahkemenin bu usul hükümlerini uygulamadığı pek çok uygulaması olmuştur ve halihazırda bu pratik devam etmektedir” diye ifade etti.
HDP legal bir partidir
İddianamede yer alan “legal görünümlü illegal parti” ibaresine tepki gösteren Gür, “Bu çabaların ve propagandaların başarısız olduğunu gördük. HDP kurulduğundan bugüne legal ve demokratik siyaseti esas alan bir partidir.” dedi
“HDP halk desteğini artırdıkça Türkiye’deki demokrasi ve barış düşmanlığı odaklar da harekete geçti” diyen Gür, Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü, barış ve demokratik barışçıl çözüm çabalarının da hedef alındığını ifade etti. Gür, “İnsan hakları yerine güvenlikçi politikalar dayatıldı. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu derin ekonomik ve siyasal toplumsal krizin sebep işte bu güvenlikçi politikalardır. Bu nedenle bugün bu politikaların sonucu olarak bizler burada yargılanıyoruz” dedi.
Duruşma yarın saat 10.00’da Gür’ün savunmasıyla devam edecek.
Kaynak: MA