ÖHD’nin “Hukuksal ve Siyasal Eşitlik Mücadelesinde Eşbaşkanlık” konulu panelinde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Eşbaşkanlık kadınların siyaset yapma hakkının güvencesi olduğunu söyledi
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şube Kadın Komisyonu, Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde “Hukuksal ve Siyasal Eşitlik Mücadelesinde Eşbaşkanlık” konulu panel düzenledi. Moderatörlüğünü Avukat Nurdan Kılıç’ın yaptığı panelde, ÖHD Eş Genel Başkanı Avukatı Ekin Yeter, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinen Azad-TJA) Aktivisti Hacer Özdemir ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Diba Keskin konuşmacı olarak katıldı.
Kadın mücadelesinin somut kazanımları
İlk olarak söz alan TJA Aktvisti Hacer Özdemir, eşbaşkanlığın kökleri ve tarihselliği üzerine konuştu. Türkiye’de, Kurdistan’da, dünyada siyasal toplumun eril zihniyetle bilinçlendiğini ve eşbaşkanlık sisteminin bu zihniyeti farklı mekanizmalarla aşamaya geldiğini vurgulayan Özdemir, “Eşbaşkanlık sistemini, yüzyıllık kadın ve özgürlük mücadelesinin somut kazanımları olarak ele alabiliriz” dedi
Özdemir, Kürt kadın hareketinin sınıfsal taleplerin yanında özgün taleplerin de mücadelesini verdiği bir noktaya geldiğini vurgulayarak, “Kürt özgürlük hareketinin ve onun yapısında bulunan partilerin mücadelesiyle yaşama geçtiğini görebiliyoruz. En fazla yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemi uygulandı. Türkiye’de sınıfsal, politik mücadelelerde biz de yer aldık. Özgürlük mücadelesi bilinci temelinde bir gelişme değildi, 90’lı yıllardan sonra kadın özgürlük temelinin geliştiği bir süreç oldu. ‘Kadınlar özgürleşmeden toplum özgürleşemez’ söylemi toplumun kadınlarından bağımsız değildir. Kadın özgürlük mücadelesi, Kurdistan toplumunda değişim ve dönüşüm dinamiğini kazandırmıştır. Kürt kadınlar bugün Ortadoğu’da, farklı kıtalarda politik dönüşüm ve değişimin öncüsü olarak görülmesinin nedeni biraz da bunlardandır” ifadelerini kullandı.
Eşbaşkanlık en temel mücadelemiz
Daha sonra “Hukuk bağlamıyla eşbaşkanlık” başlığını değerlendiren ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, kadına yönelik şiddetin erkek devlet zihniyeti ile derinleştiğini vurgulayarak, “Kürt kadınları olarak ataerkil şiddetle yeni karşılaşmıyoruz. Siyasal iktidar saldırılarını son yıllarda arttırdığı için daha öne çıkıyor. Bu kapsamda İstanbul Sözleşmesi feshedildi, 6284 sayılı kanun ve nafaka hakkına göz dikildi. Rojava’daki kadın kazanımlarına saldırılar sürüyor. Bu saldırıları kabul etmeyen kadınlara operasyonlar yapılıyor. Eşbaşkanlık tüm demokratik kurumlarımızda benimsediğimiz en temel mücadelemizden bir tanesi. Eşbaşkanlık değerlerin kaybedilmeye çalışıldığı sömürgeci coğrafyada ortaya çıkan bir sistem. Eşbaşkanlık Kürt teali cemiyetinden tutalım da 49’lar dosyası, Sakine Cansızlar, Leyla Zana’larda bir gelenek oluşturdu ve eşit temsiliyet ile mor çizgimiz haline geldi” şeklinde konuştu.
İktidar çizgisine karşı özgürlükçü bir müdahalede bulunuyor
Eşbaşkanlığın toplumsal dönüşüm iddiasında olan bir sistem olduğunu söyleyen Yeter, “Eşbaşkanlık bu iktidar çizgisine karşı özgürlükçü bir müdahalede bulunuyor. Sömürge olan Kurdistan’ı özgürleştirme iddiasında olan bir ilke. Bu iddiasından kaynaklı da ağır saldırıların muhatabı. Eşbaşkanlığa saldırılar gerçekleşirken, yasalarda yer almadığını, örgütün perspektifi ile yapıldığından söz ediliyor. Eşbaşkanlık uluslararası birçok hukukta yer alıyor aslında. İktidar siyasal İslam’ın gücünü arkasına almış durumda ve kendisini desteklemeyen herkesi ‘terörize’ ediyor” ifadelerini kullandı.
Eşbaşkanlık kutsaldır
Panele online olarak katılan Wan’ın Erciş ilçe belediye eski eşbaşkanı Diba Keskin ise, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunduğu dönemde 15 eşbaşkan kadının yan yana olduğunu ve cezaevinin bir eşbaşkanlık akademisi haline geldiğini söyledi. Eşbaşkanlık sistemine karşı olunacağını bildiklerini belirten Keskin, “104 arkadaşımız için çok kutsal bir dönem yaşadık. Kutsalı kutsal eden zorluğudur, halkın her kesimini bir gören anlayış olmasından dolayı acısını çeke çeke bundan taviz verilmediği için eşbaşkanlık kutsaldır. Eşbaşkanlığı yaparken, iktidarın bir gün ‘orada oturmayacaksınız’ diyeceğini biliyorduk ve pişman değiliz. En güzel örneği, Sebahat Tuncel, Sabite Ekinci, Gültan Kışanak’tır. Kürt kadınları dünya kadınlarına inanılmaz bir mücadele ve destekle olmaz denileni oldurduk. Tüm saldırılara rağmen vazgeçmedik. Biz partimizin öncülüğünde, bu yıkıma katılan arkadaşlarınızız” şeklinde konuştu.
Eşbaşkanlık sistemi ataerkil sistemini kırıyor
Binlerce yıllık gelişen bu toplumsal düzeni kırarak yenisini eklemenin kolay olmadığını vurgulayan Keskin, “Efendilik sistemi içerisinde ‘ben de varım’ bedenim yukarısında bulunan başımla buradayım demek kolay değil. Efendiye çekil dediğimiz için kayyımlar atandı. Erciş’te eşbaşkanlık adayı iken din adamları tepki gösterdi. Benim aleyhimde tartışmalar çıktı. Belediye yönetimine girdiğiniz andan itibaren karşınıza farklı argümanlarla gelinir. Eşbaşkanlık sistemi ataerkil sistemini kırmak için bir hilti görevini yapıyor. Toplum, siyah arabalar içinde, beyaz gömlekler giymiş şahıslar görmüştü ve onlar her zaman yönetir. Hiçbir kadın yöneten kadın olarak görmedi. Değişime ihtiyaç var, bu efendiler bize yaşam bırakmadı, bunların gitmesi gerekiyor. Nasıl gidileceğini bilmediği için sessiz bir kabullenişten sonra bir haykırıştır eşbaşkanlık. Eşbaşkanlık ne kadar duyuldukça o kadar çok sahipleniliyor, o yüzden kayyım atanıyor. Bir belediye başkanı kadın olsun, erkek olsun arkadaşlarımız toplumun her katmanına bu sistemi anlattıkça toplumsal değişim başlıyor” ifadelerini kullandı.
Eşbaşkanlık kadınların siyaset yapma hakkının güvencesi
Eşbaşkanlık sisteminin hayata geçmesiyle Kürt kadın hareketi ile Türkiye kadın hareketinin büyüdüğünü dile getiren DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Kürt kadın hareketinin her kazanımı Türkiye kadın hareketine yansımıştır, Türkiye kadın hareketinin kazanımı Kürt kadın hareketine ilham vermiştir” dedi.
Uçar, eşbaşkanlık sisteminin her kadının siyaset yapma hakkını güvence altına aldığını vurgulayarak, “Biz bir yüzleşme gösterdik. Bu mesele sadece devleti ya da eril sistemi zorlayan bir şey değildi en fazla kendi içimizde yaptık. Her birimiz için deneyimlerle olan bir süreçti. İstanbul’dan sonra Amed ondan sonra KESK, ÖHD ve diğer sendikanın da içinde olduğu birçok yerde bu sistem uygulandı. Bu sahiplenmenin kendisi eşbaşkanlığı kurumsallaştırmadı hala yolun ortasındayız. Evde olması gerektiği düşünülen kadınlar artık il ve ilçe binalarında söz kurmaya başladılar. Eşbaşkanlık ile kadınlar olarak seslerimizi duyduk, erkekler kadınların mücadele duvarlarına çarptı. Eşbaşkanlık sistemi ile siyasetteki dinamikleri ve birlikte yürüdüğümüz erkek arkadaşlarla da çok büyük değişimler yaşattık. Her kadının siyaset yapma hakkını güvence altına alan bir sistemdir” dedi.
Eşbaşkanlık ile siyaset demokratikleşti
Kadınların siyasete katılmasıyla siyasetin yerelleştiğine ve yerelin temsilinin kadınlar olduğuna vurgu yapan Uçar, “Siyaset toplumsallaştı, toplumun diğer katmanlarının siyasete katılmasının yolu açıldı. Eşbaşkanlık ile siyaset demokratikleşti, bu durum sadece siyasete mal olmadı, topluma mal oldu. Kadınların siyasete dahil olması devletin yerini daraltan bir hacim görevi gördü. Bu daraltmayla birlikte toplum denklemine dahil olarak yeniden tartışmaya başladılar. Eşbaşkanlık bizim giriş kapımızdı, o kapıdan kadınlarla hep birlikte girdik. Eşbaşkanlık sistemini 2016 itibariyle konuşmadık, kadınların var olduğu tarihten bu yana sahip olduğu değerler üzerinden konuştuk. Eşbaşkanlık bugün 3’ncü yol siyasetinin giriş kapısıdır.”
Panelde, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sebahat Tuncel, Ağrı eski belediye Eşbakanı Mukaddes Kubilay ve Varto eski belediye Eşbaşkanı Sabite Ekinci’nin gönderdiği mesajlar da okundu.
Panel yapılan konuşmaların ardından son buldu.
Kaynak: MA