İmralı Cezaevinde ağır tecrit koşulları altında bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan için yapılan ‘Özgürlük Yürüyüşü’nü değerlendiren HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek ve Barış Anneleri, ‘Tecrit uygulamasını kaldırın, yıllardır haber alamıyoruz. Bu hukuksuzluğa bir son verin’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve 32 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanmasının talebiyle 18-19 Kasım tarihlerinde “Özgürlük Yürüyüşü” yapıldı. Yasak ve engellemelere rağmen Kürdistan kentlerinin yanı sıra Çukurova, İç Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerinden binlerce kişi, “Özgürlük Yürüyüşü”ne katıldı. HDK Eş Sözcüsü ve HEDEP İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, yankıları süren “Özgürlük Yürüyüşü”nün içeriği, taşıdığı mesajlar ve devamında izleyecekleri yol haritasına dair MA’ya değerlendirmelerde bulundu.
Sonuç alıcı başlangıç
Gerçekleştirilen “Özgürlük Yürüyüşü”nün, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle dünya genelinde 74 merkezde eş zamanlı yapılan açıklamalarla başlatılan “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyasının bir devamı olduğunu belirten Çiçek, bir bakımdan da yeni dönemde yürütülecek mücadelenin başlangıcı olma özelliği taşıdığını kaydetti. Uzunca bir süredir Öcalan’ın varlığını, politikadaki önemini, Kürt halkı nezdindeki karşılığını inkar eden, imha ve inkar politikalarını derinleştirmeye çalışan bir ulus devletçi anlayışla karşı karşıya olduklarına vurgu yapan Çiçek, “Tam da ikinci yüzyıla girerken Kürt soykırımına, Kürtlüğün varlığının inkârına dayanan bu siyasetin ana merkezine oturan Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecrit denilen şeyi oradan kırmak, soykırımcı siyaseti oradan geriletmek, bir bütünen Kürdün varlığını inkâr eden ve bu varlığı geri dönülmez şekilde imha etmeye çalışan bu anlayışa karşı Sayın Öcalan’dan ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğünden başlamak belki de mücadelemiz açısından sonuç alıcı yegâne başlangıçlardan birisi olacak” dedi.
‘Yürüyüş amacına ulaştı’
Yürüyüşün Abdullah Öcalan’ın inşasını oluşturduğu Kürt özgürlük mücadelesinin bir birikimi, sonucu olarak ortaya çıktığını, bu nedenle politik bir zemine dayandığını ifade eden Çiçek, bu durumun iktidarda büyük bir korkuya yol açtığını ve yürüyüşün engellenmeye çalışıldığını kaydetti. Gerçekleştirdikleri yürüyüşün amacına ulaştığını söyleyen Çiçek, “Yani iki gün boyunca Kürdistan ve Türkiye’de devlet, kolluk güçleriyle adeta kuş uçurtmamaya çalıştı. Alabileceği her türlü tedbiri ve önlemi almaya çalıştı. Kolluk gücünün İstanbul’u kuşatan bu barikatını aşmak, bunun yaratıcı yol ve yöntemlerin arayışına girmek… Bakın sadece bunun cesaretinin içine girmek değil, bunu pratik yöntemlerle aşan, boşa çıkaran, fiili ve meşru eylem anlayışını, çizgisini önüne koyan eylem tarzının nasıl kazandırdığını da tekrardan gördük. Yani devletin bizi hapsetmek istediği alana yetinmeyen, yasallık adı altında teslimiyeti bize dayatan, kanunilik adı altında bize iradesizliği dayatan anlayış karşısında devrimcilerin, yurtseverlerin, ezilen halkların kendi meşru fiili eylem zeminini inşa ettiği bir eylemdi Gemlik yürüyüşü. O yüzden amacına ulaştı diyoruz” şeklinde konuştu.
Yürüyüşün taşıdığı ipuçları
Yürüyüşün aynı zamanda tecridin kırılması noktasında yeni dönemde izlenecek yol ve yöntemlere dair de belirli ipuçları taşıdığının altına çizen Çiçek, “Gemlik yürüyüşü, toplumsal mücadelenin, özgürleşmenin, kendisini toplum kılmanın yolunun ne olduğu, bunun duygusunun ve anlam dünyasını nasıl örüleceğini, politik, örgütsel iradesinin nerelerden, nasıl inşa edileceğine dair işaretlerle doludur. Bu yönüyle de önümüzü açan bir eylemdir. Sadece o günle biten bir eylem değildir. Bundan sonraki mücadele sürecini ve dönemini belirleyecek yegâne eylemlerden biridir” diye belirtti.
‘Öcalan’sız yaşam olmaz’
Kürt halkının, İmralı’da tutulduğu günden bu yana Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü talep etmekten hiç vazgeçmediğini söyleyen Çiçek, egemen devletçi anlayışa karşı olan tüm muhalif dinamiklerin de bu gerçeği kabul etmesi gerektiğinin altını çizdi. Çiçek, şöyle devam etti: “Dört parça Kurdistan’da ve dünyada yaşayan bütün Kurdistanlıların Sayın Öcalan’la kurduğu bağın gayet iyi farkında olmak lazım. Kürt halkının 25 yıldır mesajı nettir. ‘Öcalan’sız dünyayı başınıza yıkarız’ diyor’ Kürt halkı. Öcalan’sız bir dünyayı, bir yaşamı düşünmüyor. Onunla buluşmak, onunla kucaklaşmak istiyor. Onu modern zamanlarda Kürt ulusuna, Kürt halkına birçok değeri katan bir ulusal önder olarak, bir halk lideri ve önderi olarak görüyor.”
Tecrit nasıl kırılır?
Halkların kendi üstündeki tecridi kırdıkça hem Kürt sorunun demokratik çözümünün daha olası olacağını ifade eden Çiçek, “Aynı zamandan bu Kürt sorununun çözümsüzlüğü üzerinden kendisini var eden, savaş politikalarına, ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi politikalara dayanan iktidar odakları, egemen ilişkilerin hepsi zaten gerileyecek. Bu aynı zamanda hem direnen halkların özgürlük süreci olacak, hem de ezilen kimliklerin, halkların büyüyen mücadelesi sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridi kıracak. Geçmişte bunu gördük. Yani halkların serhildan ruhuyla kendi mücadelesini büyütmesi durumunda çaresiz kalan devlet odakları ve iktidar güçleri sürekli sayın Öcalan’a gitmeyi öngördüler. Direk ona koştular. Çünkü onun sahadaki halkın lideri olduğunu en çok ona tecrit politikalarını geliştirenler biliyor. Bir halk önderi olduğunu bugün tecridi uygulayanlar çok iyi biliyor. O halk ayağa kalktığı zaman sayın Öcalan’a tıpış tıpış gidecekler zaten. Asıl tecrit işte öyle kırılacak” şeklinde konuştu.
‘Yürüyüş sürmeli’
Yürüyüşe katılan Adalet Nöbeti tutan anneler de İmralı tecridinin kırılması yönündeki mücadelelerini sürdüreceklerini ifade etti. Hem Avrupa’da hem de Türkiye’de, halkların PKK Lideri için sokaklara çıktığını söyleyen Gülsüm Öztürk, “Dört parça Kurdistan Önderlik için yollara düştü. Sabahın çok erken saatlerinde Gemlik’te olduk. Çok heyecanlıydık, hiç durmadan kendimizi orada bulduk. Hava koşulları çok zor olmasına rağmen ve yağmurun yağmasına aldırış etmeden direndik ve yolumuza devam ettik. Sesimiz kısılana kadar slogan attık. Önderliğe dair bir çözüm olmadığı sürece bizler bu direnişi devam ettireceğiz. Çünkü çözüm halkın elindedir. Kürt halkının her zaman bunu sürdürmesi gerekiyor. Halkların bu yürüyüşleri devam ettirmesi gerekiyor” dedi.
‘Canımızı bile veririz’
Büyük bir mücadele ile Gemlik’e ulaştıklarını aktaran Kumri Akgül de, “Bizim için direniş ve mücadele alanları, yeri ve zamanı fark etmez. Önderimiz için gerekirse bizler canımız bile veririz. Halk, ne olursa olsun bizler Gemlik’e gideceğiz ve orada haykıracağız dedi. Tüm yollar kapatılmıştı ama bizler amacımıza ulaştık ve oraya vardık, açıklamamızı gerçekleştirdik. Barış ve adaleti isteyen herkes o gün ayaktaydı ve yürüyüşte öncülük yaptı. Biz Adalet Nöbeti anneleriyiz. Adalet talebimizi yeniden yeniliyoruz. Bizler Türk devletinden hiçbir şey istemiyoruz. Sadece adalet ve barış istiyoruz. Adaleti herkes için istiyoruz. Başta Önderimiz için istiyoruz. Tecrit uygulamasını kaldırın, yıllardır haber alamıyoruz. Bu hukuksuzluğa bir son verin” çağrısında bulundu
‘Mücadelemiz sürecek’
Büyük bir heyecanla günlerce Gemlik Yürüyüşü’nü beklediklerini aktaran Cemile Çiftçi de, İstanbul’da yüzlerce kişinin bu yürüyüşü sahiplendiğini ve geri adım atmadıklarını paylaştı. Gemlik’e doğru giderken birçok yerde arama noktalarının olduğunu söyleyen Çiftçi, “Bizleri durdurdular, kimliklerimizi kontrol ettiler. Daha sonra bizleri geri çevirdiler. Ama bizler başka bir yoldan dönüp gitmeye çalıştık. Biz gitmek istediğimiz yere ulaştık. Kilometrelerce yol gittik. Tüm baskılara rağmen yürüyüşümüzü sloganlar eşliğinde gerçekleştirdik. Uzun bir süre yürüyüş gerçekleştirdik” dedi. Yürüyüşlerinin amacına ulaştığını ve açıklamalar gerçekleştirdiklerini dile getiren Çiftçi, eylemlerine ve mücadelelerine kararlılıkla devam edeceklerini vurguladı.
Haber: İbrahim Irmak / MA