Alevi örgütleri temsilcileri ile görüşen HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 10 Aralık’ta Kadıköy’de olacaklarını belirtti
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe, Alevi Canlar Federasyonu Başkanı Zeynel Şahin, Alevi Kültür Derneği Başkanı Seher Şengünlü, Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, Demokratik Alevi Derneği Eş Başkanı Kadriye Doğan ve Alevi Dernekleri Federasyonu Alevi Bektaşi Federasyonu temsilcisinin de bulunduğu bir heyet, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Genel Merkezi’ni ziyaret etti.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki partililer, Alevi heyetini karşıladı.
HEDEP’in süreçteki önemine dikkat çekildi
Ziyarette konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, HEDEP’in süreçteki önemine değinerek, “Süreç her geçen gün kötüye gitmektedir. Hem ekonomik hem siyasi anlamda kötüye gidiyor. Artık insanların nefes alamadığı bir ortam var ve gerçekten boğulmak üzereyiz. Eskiden insanlar mahkemeye çıkmayı bekliyordu ama artık hukuk yok. Darbe anayasası dediğimiz anayasayı dahi arar olduk. O bile işlemiyor. Bu süreçte toplumsal bir muhalefetin daha güçlü olması adına HEDEP’in önemi artıyor” ifadelerini kullandı.
“Bizler de uzun süredir hak mücadelesi veriyoruz, özellikle de hukuksal anlamda. Laik demokratik bir Türkiye için, herkesin eşit olduğu ülke için mücadele etmeye çalışıyoruz. Koşullarımız zor” diye Aslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan başkanlığa tepki gösterdi. Aslan, “Başkanlık eliyle, Alevi köylerine ve toplumuna iş aş ve imkanların sağlandığı bir süreci yürütüyor. Eğitim sistemine karşı yıllardır mücadelemiz var. Kazandığımız davalar var ama bu iktidar bunları yok saydı. Aksine zorunlu din dersleriyle karşı karşıya geldik. Şimdi sınıflarda din dersi zorunlu hale getiriliyor. ÇEDES ve benzeri projelerle bu asimilasyon politikaları sürdürülüyor. MEB okullara talimat gönderdi, imamlara yardımcı olun diye. Hayatın her alanına bir inanç dayatılıyor” diye konuştu.
Aslan, şunları söyledi:
“Eğitim Sen ile İzmir’de bir miting düzenledik ve bir başlangıçtır dedik. Tüm Alevi kurumları olarak yeni bir miting düzenleyeceğiz. 10 Aralık’ta, Dünya İnsan Hakları Gününde “laik eğitim, insanca yaşam” şiarıyla bir miting gerçekleştireceğiz. Kadıköy’de yapacağız bu mitingi. Bu mitingin güçlü bir toplumsal muhalefete dönüşmesini istiyoruz. HEDEP’in bu anlamda desteğine ihtiyacımız var. Toplum gerçekten sindirilmeye çalışılıyor. Bizim talebimiz bu süreci birlikte yürütmektir.”
Alevilere dönük saldırılar
Ziyaret eden heyete teşekkür eden Hatimoğulları ise, 10 Aralık’ta Kadıköy’de olacaklarını vurgulayarak Alevilere dönük saldırılara değindi ve şu ifadeleri kullandı:
“Alevilik inancının Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanmasını basitçe ele alamayız. Bu, asimilasyon politikasının başka bir versiyonudur. Bunu bazen AKP’nin oy isteğiyle ifade etsek de konu bu kadar masum değil. Katliamlarla yok edemediği Alevileri, bu tür desteklerle maddi olarak kendisine bağlamaya ve asimile etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu konu ile ilgili çok ciddi mücadeleyi hep birlikte yürütmemiz gerekiyor. Bu asimilasyonun geldiği boyut ciddidir ve büyük bir ciddiyetle ele almamız lazım. Siyasi sürece ilişkin yaptığınız değerlendirmelerin tamamına katılıyoruz. Türkiye’de halklar ve inançların özgür olmadığını biliyoruz. Türkiye geçmiş dönemde de bir demokrasi cenneti değildi. Ama AKP’nin özellikle son seçimle birlikte kültürel hegemonyasını kurmak için yeni bir evreye geçtiğini biliyoruz. Halkları ve inançları tek tipleştirmeye, Türk-İslam sentezi içerisine atmaya yönelik ciddi adımlar atıldığının farkındayız. ÇEDES projesi bunun parçasıdır. Eğitim müfredatında yaptıkları değişiklik bunun bir parçasıdır. Kadınların yaşamına ve kılık kıyafetine müdahaleleri bunun bir parçasıdır.”
10 Aralık mitinginin önemi
Halkların ve inançların tek tipleştirilmek istenmesine karşı olduklarını vurgulayan Hatimoğulları, şöyle devam etti:
“Türkiye rengarenk bir cennet bahçesi. Kadın meselesi yeni anayasada da önemli meselelerden biri. Bizim başörtüsü ile problemimiz yok. Kadınlar başörtüsü mücadelesi verirken, Türkiye kadın hareketi ve Kürt kadın hareketi onlarla dayanışma içinde oldu, yanlarında oldu. Biz başörtüsü özgürlüğü kadar başı açık kadınların da özgürlüğünü de savunuyoruz. Kadınların kılık kıyafetinin siyasal simge olmasını kabul etmiyoruz. Buna karşı 10 Aralık’ta yapacağınız mitingin bu açıdan da önemli olduğunu biliyoruz.”
ANKARA