Kadınlar, Gültan Kışanak ve sayısız kadın tutsağın özgürlüğünü gasp eden rehine hukukuna, her yerde karşımıza çıkan erkek-devlet şiddetine karşı mücadelemiz ve dayanışmamız sürüyor dedi
Nesli Şahiner
Yıllardır biliyor, tanıyoruz O’nu. Sıcak gülümsemesi, sakinliği ve dik duruşuyla insanı hemen etkileyen bir tarza sahip. 2014 yerel seçimlerinde BDP’den Amed büyükşehir belediye başkanı seçilmesi, kadınlarda ve toplumda büyük bir coşku yaratmıştı. Kürt siyasetçi Gültan Kışanak’tan bahsediyoruz. 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobane Davası’ndan 7 yıldır Kandıra Cezaevi’nde tutsak ediliyor. Üstelik azami olarak uygulanan 7 yıllık tutukluluk süresi dolmasına rağmen tahliye edilmiyor…
Tutsaklığı bitirmek elimizde
25 Kasım, kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin yükseltildiği bir gün. Bu önemli günde, erkek-devlet şiddetine karşı özgürlük mücadelesi yürütürken belediye başkanlığı gasp edilen, şiddet gören ve tecrit uygulanan Gültan Kışanak’a yapılanları daha güçlü gündeme getirelim istedik. 25 Kasım’da seslerimizi çok daha yükselterek Kışanak’a ve tüm kadın tutsaklara uygulanan rehine hukukuna son vermek bizlerin elinde çünkü.
Gelin Gültan Kışanak’ı daha yakından tanıyalım. O’na yaşatılanları, kayıplarını ve aynı zamanda baş eğmeyen güçlü mücadelesini hafızalarımıza kazıyalım.
Haksızlığa başkaldıran mücadele
Ailesi Ağuçen ocağına mensup, Elazığ Sün köylü olan Gültan Kışanak, 15 Haziran 1961’de Elazığ’da doğdu. Elazığ Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra 1978’de Dicle Üniversitesi’ne giren Gültan Kışanak, haksızlıklara ve ayrımcılığa olan itirazını, hayata bakışına ve duruşuna yön vererek ortaya koymuş. Ondandır ki daha lise yıllarında siyasetle ilgilenmeye başlamış. Dicle Üniversitesi’nde henüz 19 yaşındayken, 12 Eylül Darbesi’nde tutuklanmış. Konulduğu Diyarbakır Cezaevi’nde O’na uygulanan işkenceler ise bir utanç abidesi olarak hala orta yerde duruyor.
İnsanlık dışı Diyarbakır Cezaevi
O işkencelerden birini şöyle anlatıyor Kışanak; “Cezaevi Müdürü Binbaşı Esat Oktay Yıldıran vardı… Bir gün bizim kadınlar koğuşuna girdi. Herkes ayağa kalktı, ben kalkmadım… Sırf içeri girdiğinde ayağa kalkmadım diye beni köpeği Co’nun kulübesine tıktırdı. Köpeğinin bile kalmak istemediği, pislik içinde, küçücük bir kulübeydi bu… Bir gün değil, iki gün değil, bir ay değil, iki ay değil, tam altı ay orada kaldım. Nefes almanın bile zor olduğu o kulübede bana her gün dayak attılar, her gün işkence yaptılar…”
Özgür basından Meclis’e…
Bu ağır işkencelerin onu esir almasına izin vermez Gültan Kışanak. İki yıl süren tutukluluğun ardından Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun olur. 90’lı yıllarda Yeni Ülke, Özgür Gündem ve Özgür Ülke gazetelerinde çalışır ve ezilenlerin, kadınların, Kürt halkının sesi olur. Tarihler 1997 yılını gösterdiğinde Kürt kadın hareketinde etkin olarak yer alan Kışanak, 2007’ye gelindiğinde Demokratik Toplum Partisi’nin desteklediği bağımsız Amed milletvekilidir artık…
Kadın belediyeciliğinin sembolü
Hayatını Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Paradigması’yla mücadeleye adayan Kışanak, kadın belediyeciliğinin de sembolü oldu. 2016’da yerine kayyum atanarak hukuksuzca gözaltına alınıp tutsak da edilse mücadelesinden hiç vazgeçmedi. Cezaevinde tutulduğu bu son 7 yılda; önce 7 Ağustos 2021’de babasını, ondan kısa bir süre sonra abisi Cumali Özer’i kaybeden Kışanak, 8 Ağustos 2023’te ise ablası Zeynep Özer’i yitirdi.
Cenaze sonrası işkence
Ablasının cenaze törenine katılma hakkını kullanan ve bir uçakla Elazığ’a götürülen Kışanak’tan bunun acısı işkenceyle çıkarıldı. Daha cenaze sona ermeden apar topar kaçırılan Kışanak, ne ailesiyle ne de avukatlarıyla görüştürüldü. Havaalanı yerine Elazığ Cezaevi’ne götürülüp bir depoya kapatıldı. Sonrasında ise ‘uçak yok’ denilerek, 7 saat ring aracıyla Sivas’a gönderildi.
Ismarlama iddianame
Görülmesine devam eden Kobanê davasının 2022’deki 20. duruşmasında, tutuklanmalarının nedenini mahkeme heyetinin yüzüne çarpan Gültan Kışanak, şunları söylemişti: “Bu iddianame ısmarlama bir iddianamedir. Bu dava ilk başladığında; ‘Yazın saraya, bir talimat gelsin kaç yıl verirse yatalım’ dedim ama burada bir yargı varmış gibi yapmayın. …Bu ülkede savaşları çıkaranları, ülkeyi bu hale getirenleri bulup hesabını sorduktan sonra beka olur. Öyle ‘beka, beka’ demekle olmaz.”
‘Mahkum olmayacağım’
2019’da basında yer alan bir mektubunda ise kendilerine uygulanan tecridi şu sözlerle aktarmıştı Gültan Kışanak. “…Kitap okurken arada bir kafamı kaldırdığımda, havalandırma ve çatılardaki kameralarla karşılaşıyordum. Pencereye perde asmak yasaktı. İdarenin belirlediği TV kanallarını izleyebiliyor, tek kanallı radyo dinleyebiliyoruz. F Tipi için “zamana yayılmış işkence mekanı” demek abartı sayılmaz. Hücre kapısından ilk içeri girdiğimde, ‘Burada yaşamaya mecbur olabilirim ama mahkum olmayacağım’ demiştim. Sözümü tutuyorum. Yoğun olarak okuyorum, yazıyorum, spor yapıyorum, küçük şeylerle hayatıma renk katmaya çalışıyorum…”
Mesajı hep mücadele oldu
Tutsaklığının 5. yılında, kadınlar için verdiği mücadele nedeniyle “Clara Zetkin 2021 Onur Ödülü” alan Gültan Kışanak, mücadelesini cezaevinden dahi hep ileri taşıdı.
En son Kasım ayında HDP’nin Yerel Yönetimler Kadın Konferansı’na cezaevinden mesaj gönderen Gültan Kışanak, “Eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık modelimizle tüm cinsiyetçi, milliyetçi ve dinci anlayışları bertaraf edecek ve başka bir yaşamı inşa edeceğiz” diyerek, mücadele kararlılığını bir kez daha ilan etti.
Devrimci ve aydınlık saçan bir kadın
Gültan Kışanak evli ve bir kızı var. O’nu biraz daha yakından tanımak için eşi Zülküf Kışanak’a uzattık mikrofonumuzu. “Her şeyden önce anaç bir insandır Gültan hanım” sözleriyle başladı anlatmaya Zülküf Kışanak. Şöyle devam etti: “Çevresindeki Insanlara her zaman iyi tarafından yaklaşan devrimci bir kadın, inatçı bir kadın. İnandıklarından asla taviz vermeyen ilkeli bir kadın. Olabildiğince özgür düşünen, düşüncelerini özgürce ifade edebilen bir insan. Çok iyi bir yoldaştır, arkadaştır. Paylaşımcıdır. Çevresini aydınlatan bir insandır. O’nu böyle tanımlayabilirim.”
O’nunla gurur duyuyorum
15 yıl boyunca özgür basın gazetelerinde birlikte çalıştığı Gültan Kışanak’ın saygıyı ve sevgiyi hak eden bir kadın olduğunu ifade eden Zülküf Kışanak, “Onunla hayatı paylaşmış olmak bana gurur veriyor” dedi.
Gültan Kışanak’ın tutsak edilmesine dair sorumuza geçmişteki tutsaklıkları hatırlatarak söz kuruyor Zülküf Kışanak: “4. defadır ben onu cezaevine gönderiyorum. Ama bir gün bile ne o ne ben bunun eksikliğini hiç yaşamadık, hiç hissetmedik.”
Bu tutsaklık Kürde yaklaşımdır
Zülküf Kışanak, tutukluluk süresi bitmesine hatta geçmesine rağmen Gültan Kışanak’ın serbest bırakılmamasına dair sorumuza ise, “Beni yanıltmadı mevcut iktidar ve sistemin hukuka yaklaşımı, Kürde yaklaşımı. Bu çok bilinçli, çok planlı, çok düşünülmüş bir yaklaşımdır” diye cevap verdi.
Kürt siyasetçilerin, mücadele veren Kürt kadınların tutsak edilmesi kararının hakimler ve savcılarla sınırlı olmadığını, devletin tepesindeki yaklaşımın da bu olduğunu söyleyerek konuşmasını sürdüren Zülküf Kışanak, “Gültan başkana yaklaşımın Kürde yaklaşım olduğunu düşünüyorum” dedi.
Ağır bir şiddettir
“İktidar ve devletin verdiği mesaj şu; Kürde eşitlik yok, Kürde hukuk yok, Kürde demokrasi yok. Hele kadınsa, hele Alevi, hele Kürt’se bu katmerli bir yaklaşıma dönüşüyor. Bu ağır bir şiddettir, kabul edilebilir bir tarafı yoktur” diyen Zülküf Kışanak, yapılan hukuksuzluğa şu sözlerle tepki gösterdi: “Bu tutsaklığa bir hikaye anlatabilirler ama emin olun ki kendilerinin de inanabilecekleri bir hikayeleri yoktur. Bu ancak mücadeleyle sona erecek bir durumdur.”
O bize moral ve güç veriyor
Son olarak Gültan Kışanak’ın son durumuyla, nasıl olduğu ve neler yaptığıyla ilgili bilgi istiyoruz Zülküf Kışanak’tan. Yanıtı, “15 günde bir mutlaka görüşüyorum. O bize moral veriyor, hala ondan güç almaya devam ediyoruz” oluyor.
Son olarak, şu bilgileri paylaşıyor bizimle: “Cezaevi sürecinde bu son 7 yılda 2 kitap yazdı, biri yayınlandı. Bir de Diyarbakır Kadın Koğuşu senaryosu yazdı. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Morali iyi ve güçlü. Elbette ki haksız, hukuksuz, tamamıyla çıplak güç ve şiddete dayalı şekilde orada tutulması ağır geliyor bize. Ama bu ağır koşullar altında olsak bile moralimiz iyi, O’nun morali çok iyi…”
Gültan Kışanak derhal serbest bırakılsın
Gültan Kışanak’ın hukuksuz şekilde cezaevinde tutulmasını, 25 Kasım haftasında batıdaki kadınlara sorduk. Çeşitli çevrelerde mücadele veren kadınlar, Gültan Kışanak’ın serbest bırakılması için mesajlarıyla tepkilerini ortaya koydular…
Yapılan yargı yoluyla şiddettir
Feminist Beyhan Demir: 2016 yılından bu yana tutuklu olan Gültan Kışanak’ın tahliye edilmemesi kadınlara yönelik erkek şiddetinin yargı yoluyla da sürdüğünü gösteriyor bize. Bu aynı zamanda erkek-devlet şiddetine karşı mücadeleyi büyüten kadınlara da verilen bir gözdağı. 25 Kasım Cumartesi günü erkek şiddetinin tüm veçhelerine karşı sözümüzü söylerken, Kürt kadın siyasetçiler üzerindeki baskılara, mücadeleyle kazandıkları başta eşbaşkanlık sistemi olmak üzere siyasette kadınları destekleyen, görünür kılan, özne yapan tüm adımların korunmasının önemi için de alanlarda olacağız ve Gültan Kışanak’ı unutmayacağız. Gültan Kışanak’a özgürlük.
Meclis’te yankılanan sesi bizimle
Disk Basın İş’ten Özge Yurttaş: Hapiste yargılama değil cezalandırma amacıyla tutulduğunu artık hepimiz biliyoruz. 7 yıldır Gültan Kışanak hapiste, ama mücadele ile geçen ömrünün bıraktığı iz ve Meclis kürsüsünde yankılanan sesi hep bizimle. Geçmişte bir dönem meslektaşımız olan, yanı sıra dün de bugün de en kararlı ve en vakur omuzdaşımız olan Gültan Kışanak bir an önce serbest kalsın istiyoruz.
Hukuksuzluğu protesto edelim
Kadın İşçi’den Necla Akgökçe: Gültan Kışanak’ın tutuklanması da tahliye kararının çıkmaması da hukuka dair değildir. AKP iktidarı Kürt toplumsal muhalefet başta olmak üzere kendi iktidarına zarar getireceğini düşündüğü her türlü toplumsal muhalefeti kriminalize ederek ya yok ediyor ya da zindanlara atarak hareket alanından çıkarıyor. Dolayısıyla konu siyasi, artık esamesi okunmayan hukuksal yollarla değil siyaset yoluyla çözülebilir. Gültan ve kadın siyasilere uygulanan bu baskı ve şiddeti teşhir etmek, protesto etmek, onunla mücadele etmek için 25 Kasım en uygun zaman. Haydi 25 Kasım’da Gültan Kışanak ve esir alınmış diğer kadınlarla dayanışmaya.
Bu keyfiliği kabul etmiyorum
EŞİK’ten Avukat Yelda Koçak: 25 Ekim 2016 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Gülten Kışanak, azami tutukluk süresi dolmasına rağmen tahliye edilmiyor. Gültan Kışanak’ın tahliye edilmemesi tamamen keyfiyettir. Bu hukuksuzluğun, bu yargılamanın keyfiyete dayalı olmasını kabul etmiyorum. Gülten Kışanak derhal serbest bırakılmalıdır.
Adalet hepimize lazım olacak
Mor Dayanışma’dan Cemile Baklacı: Bugün Türkiye’deki mahkemelerin iç mevzuata uyması için mücadele etmek durumundayız. Adalet Bakanlığı doğrudan sarayın bir memuriyeti haline gelmiştir. Gültan Kışanak, tutukluluk hali bitmesine rağmen halen cezaevinde usulsüz bir şekilde tutuluyor. Adalet bir gün hepimize lazım olacak. Gültan Kışanak derhal serbest bırakılsın.
Gültan Kışanak için sessiz kalmayacağız
Yazar Berrin Sönmez: Sevgili Gültan Kışanak, Kürt Siyasetinin Mor Rengi’yle de tanıdığımız bir siyasetçi. Hayatıyla, deneyimleriyle feminist mücadeleye büyük katkı sunmuş kadınlardan biri. 7 yıldır hapiste. Tutukluluk bizim ülkemizde bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor. Kime göre, neye göre olduğu değişiyor. İktidar Gültan Kışanak’ı 7 yılı tamamladığı halde serbest bırakmıyor. Sevgili Gültan Kışanak’ın kitabında söylediği gibi, ‘Her şeyin eril zihniyete göre şekillendiği bir ortam’dayız. Bu şartlarda 25 Kasım’a giriyoruz. Gültan Kışanak, Hüda Kaya ve daha pek çok kadının haksız yere tutulmasına sessiz kalacak değiliz. Gülten Kışanak ve haksız yere tutulan tüm kadınlar, yurttaşlar serbest kalana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
Mücadele edip dayanışacağız
Kadınlar Birlikte Güçlü: Gültan Kışanak ve sayısız kadın tutsağın özgürlüğünü gasp eden rehine hukukuna, her yerde karşımıza çıkan erkek-devlet şiddetine karşı mücadelemiz ve dayanışmamız sürüyor. Gültan Kışanak’a özgürlük!