Kuzey ve Doğu Suriye’de 11 yılda 6 bin okul inşa edildi ve buralarda 20 bin 800 öğretmenle 1 milyon öğrenciye eğitim veriliyor. Fırat Bölgesi Eğitim ve Öğretim Kurulu Eşbaşkanı Bekir Cerade, Demokratik Ulus perspektifiyle çok dilliliği esas aldıkları bir eğitim sistemi benimsediklerini belirtti
Suriye’de 2011 yılında iç savaşın patlak vermesinin ardından yaşadıkları kentlerde yönetime el koyan Kürtler, bölge halklarıyla birlikte yeni bir yaşamın inşasına başladı.
19 Temmuz 2012 tarihinde TEV-DEM öncülüğünde başlatılan inşa süreci kısa bir sürede dünyadan birçok kesimin ilgisini çekti. Bütün halkların ve inançların eşit temsiliyeti temelinde meclisler ve komünler tarafından sürdürülen çalışmalar, Türkiye’nin saldırı nedeniyle dönem dönem kesintiye uğradı. Ancak çalışmalar saldırılara rağmen hiç durdurulmadı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, eğitimden emeğe, sağlıktan yargıya ve yerel yönetimlere kadar yaşamın her alanında önemli çalışmalara imza attı.
Özerk Yönetim’in yönettiği kentlerde en çok merak edilen konuların başında eğitim geliyor. Kürtçe ve Arapça, bölgenin resmi dilleri. Ancak birçok okulda Süryanice, Ermenice ve Türkçe eğitimler de veriliyor. Farklı halklardan talep edilmesi halinde buna dair de bir çalışma yapılıyor.
2012 süreci sonrası eski okullar onarıldı ve birçok yeni okul inşa edildi. Birçok üniversite ve akademi de faaliyete sokuldu. Buralardan bugüne kadar 20 bini aşkın öğretmen yetiştirildi. Şu an bir milyon öğrencinin bu okullarda eğitim gördüğü biliniyor. Dikkat çeken bir diğer nokta ise, eğitim müfredatında cinsiyetçi ve eril dilin reddedilmesi.
Eğitim müfredatı, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Demokratik Ulus fikriyatıyla şekilleniyor. Kapitalist modernitenin dayattığı argümanlar reddedilerek, ahlaki ve politik bir toplumun inşası hedefleniyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Fırat Bölgesi Eğitim ve Öğretim Kurulu Eşbaşkanı Bekir Cerade, halen inşası süren bölgedeki eğitim sistemine dair Mezopotamya Ajansı’ndan Mahmut Altıntaş konuştu.
‘Rojova Devrimi aynı zamanda bir dil devrimiydi’
Bekir Cerade, Rojava Devrimi’nden önce Kürtlerin yok sayıldığını ve birçok yerde Kürtçenin yasak olduğunu söyledi. Rojava Devrimi’nin bu nedenle aynı zamanda bir dil devrimi olduğunu vurgulayan Cerade, “Devrim süreciyle birlikte Kürt Dil Kurumu (SZK) eliyle, Şehit Osman (Osmanê Dadeliyê) okullarında eğitim yapacak öğretmenler eğitildi. Sonrasında 2012 yılında az sayıda öğretmen ile eğitim ve öğretim dönemi başladı. 2014 yılında Kuzey ve Doğu Suriye Eğitim ve Öğretim Kurulu resmi olarak kuruldu. Bununla birlikte 6 bin okulda bir milyon öğrenci toplamda 20 bin 800 öğretmen tarafından eğitiliyor” dedi.
Demokratik Ulus sistemine dayalı çok dilli eğitim modelini esas aldıklarını aktaran Cerade, “Kürtlerin yaşadığı bölgede Kürtçe, Arapların yaşadığı bölgede Arapça eğitim veriliyor. Aynı şekilde diğer halklar da kendi dilleriyle eğitim görüyor. Bunun yanında İngilizce ve diğer yabancı dillerde de eğitim veriliyor. Bu şekilde birlikte yaşamın inşası sağlanıyor. Okulların yanı sıra Kobanê Üniversitesi, Şerq Üniversitesi ve Rojava Üniversiteleri’nde eğitim yapılıyor. Her yıl binlerce öğrenci bu okullardan mezun olduktan sonra görev alıyorlar. Bu bizim için tarihi bir adımdır. Birçok doktor ve öğretmen bu okullarda mezun oldu” diye konuştu.
Demokratik Ulus anlayışına uygun eğitim-öğretim
Cerade, Öcalan’ın geliştirdiği Demokratik Ulus anlayışına göre eğitim ve öğretim sistemini oluşturduklarına işaret ederek, “Ortadoğu’da yaşadığımız kriz, kaos ve savaşların nedeni de ulus devlet anlayışı. Halklar önderi Abdullah Öcalan’ın kaos ve kriz çıkaran bu sisteme karşı çözüm olarak sunduğu Demokratik Modernite sistemi, Ortadoğu’daki tüm sorunları çözebilir. Bizler de Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği Demokratik Ulus anlayışına göre eğitim ve öğretim sistemini oluşturduk. Her ulus kendi dili ve kimliğiyle eğitim görüyor. Bu şekilde halklar arasında ortak yaşamın inşası örülüyor. Bu inşa aynı zamanda demokratik bir Ortadoğu’ya da zemin hazırlıyor” dedi.
Esas aldıkları sistemle ahlaki ve politik bir toplum inşasını amaçladıklarını kaydeden Cerade, “Demokratik Ulus anlayışı gelişir ise birçok sorun ortadan kalkar. Ortadoğu’nun hakikati ortaya çıkar. Bizler de bu sistemin eğitim ve öğretim ayağı olarak, ahlaki ve politik toplumun inşası ile bölgeyi demokratikleştirmeyi amaçlıyoruz. Tek ulus, tek din anlayışına karşı bir arada ve birlikte yaşamı, her ulus ve dinin kendi kimliğiyle yaşadığı ve eğitim gördüğü bir sistem inşa ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye’nin hedefine okulları da aldı’
İnşası sürdürdükleri sistemin son yıllarda Türkiye’nin hedefinde olduğuna dikkati çeken Cerade, son saldırılarda okulların da hedef alındığını belirtti. Cerade, şunları söyledi:
“Türkiye’nin saldırıları hiç durmadı. Özellikle Efrîn, Serêkanî ve Girê Spî’nin işgal edilmesiyle birlikte açtığımız birçok okul kapatıldı. Anadilde eğitim yasaklandı. Birçok öğretmen ve öğrenci katledildi. Son dönemlerde de Türkiye halkın yaşam alanlarını hedef alarak birçok hastane ile okullu bombaladı. Bu saldırılarda birçok öğrenci ve öğretmen katledildi. Türkiye okul ve hastanelere saldırarak savaş suçu işliyor. Türkiye, halkların bir arada ve özgür yaşadığı sistemi yok etmek istiyor.”
RIHA