Mutlak tecridin uygulandığı İmralı’da tutulan oğlu Veysi Aktaş’ı yaklaşık 8 yılı aşkındır göremeyen Faike Aktaş, ‘İmralı’da uygulanan tecrit, tüm Kürt halkına da uygulanıyor’ diyerek biran önce tecridin kırılması gerektiğini söyledi
16 Mart 2015 tarihinde Kırıkkale’den İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen 3 isimden biri olan Veysi Aktaş da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile birlikte ağırlaştırılmış tecrit koşulları altında tutuluyor.
8 yılı aşkın süredir annesi ile görüşmeyen, 3 yıldır da kendisinden hiçbir haber alınamayan Veysi Aktaş’ın ailesi ve avukatlarının yaptığı görüşme başvurularına ne olumlu ne de olumsuz dönüş yapılıyor.
Yapılan kimi görüşme başvuruları ise verilen “disiplin cezaları” ile reddediliyor. Veysi Aktaş’ın annesi Faike Aktaş ve ablası Meliha Çetin, ağırlaştırılmış tecride dair JINNEWS’ten Pelişan Çetinkaya’ya konuştu.
Anne Aktaş, “Oğlum Veysi, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne girmeden önce en azından görüşüne gidebiliyorduk. Oraya girdiğinden beri hiçbir şekilde iletişim kuramadım. Oğlumu çok merak ediyorum” diyerek Veysi ile görüşme sağlanması için defalarca kez başvuru yaptıklarını dile getirdi.
‘Eşi benzeri olmayan bir uygulama’
İmralı’da eşi benzeri olmayan bir uygulamanın işlendiğini kaydeden Anne Aktaş, “İmralı’da bir tecrit var. O tecrit Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde, benim oğlum üzerinde ve bütün Kürt halkı üzerinde uygulanıyor. Ben bu tecrit yüzünden oğlumdan haber alamıyorum. Onun sağ mı ölü mü olduğunu bilmiyorum. Onu çok merak ediyorum. Gözüme uyku girmiyor. Bir yandan oğluma tecrit uyguluyorlar, bir yandan da bana ceza veriyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Tecrit kırılmalı’
Anne Aktaş, İmralı’da başlayıp tüm Kürt halkına sirayet eden ağırlaştırılmış mutlak tecridin hala devam ettiğini dile getirirken, yaklaşık bir sene önce eşini kaybettiğini ve Veysi’nin babasının cenazesine gelmesi için birçok kez izin istediklerini ve taleplerinin reddedildiğini paylaştı. Taleplerinin barış olduğunu belirten Faike, “Barıştan başka güzel ne var ki. Biz ‘barış’ diyoruz. Türk devleti ‘Siz kimsiniz, sizi tanımıyoruz, sizin sonunuzu getireceğiz’ diyor. Barış, kardeşlik ve eşitlik istiyoruz. Bir an önce uygulanan tecridin kırılması lazım” dedi.
İnsanlık dışı uygulamalar
İmralı’da Veysi’yle sadece bir defa görüşebilen ablası Meliha Çetin de, uygulanan tecritle beraber Veysi ile görüşemediklerini, kendisinden hiçbir haber alamadıklarını kaydetti. İmralı’ya gidene kadar yaşadıkları zorlukları anlatan Meliha, görüşe gidişine dair şunları aktardı: “3 saat denizin içinde bir gemiyle yolculuk ettik. Gemiden indikten sonra yüzlerce asker bizim önümüzde dizilmişti. Gittiğimiz yer çok kötü ve ters bir yerdi. Defalarca kontrol ve aramalardan geçtim. O aralamalardan sonra birçok askerin olduğu bir odada sadece 40 dakika Veysi’yle görüşebildim. Kürtçe konuştuk Veysi’yle. Askerler bize, ‘Türkçe konuşacaksınız, yanınıza asker bırakacağım. Kürtçe konuşursanız yanınıza ses kayıt cihazı bırakacağım’ dedi. Biz de kendi dilimizle yani Kürtçe konuştuk. Ses kayıt cihazı bıraktılar.”
Ağırlaştırılmış mutlak tecridin, sadece İmralı’da uygulanmadığını, aksine tüm Kürt halkı üzerinde uygulandığını dile getiren Çetin de, bu tecridin kırılması gerektiğini ve bu sorunlar için bir çözüm geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
AMED