Kobanê Davası’nda savunma yapan siyasetçi İsmail Şengül, savcının olmayan şeyleri iddianameye yazdığını belirterek, ‘Örgüt üyesi olduğuma dair herhangi bir belge, bilgi, tanık ve müşteki beyanı yok. Ancak savcı örgüt üyesi olduğumu iddia ediyor. Suçlama var ama delil yok’ dedi
Kobanê Davası’nın 41’inci duruşmasının son oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam etti. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, tutuklu sanık İsmail Şengül’ün ikinci günde savunmaları ile sürdü. Tutuklu siyasetçilerden Sebahat Tuncer ile Aynur Aşan duruşmaya katıldı.
DAİŞ’in Kobanê’ye dönük saldırıları sırasında Pirsus’a (Suruç) gittiğini bunun da iddia makamı tarafından suçlama konusu yapıldığını söyleyen Şengül, söz konusu dönemde Başbakan olan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere Türkiye’deki birçok kurum, kuruluş, sanatçı, aydın, sendika ve siyasetçilerin Kobanê’den gelen yurttaşlarla dayanışmada bulunduğunu belirtti. Şengül, dayanışma ziyaretinin suçlama konusu yapılamayacağını ifade etti. Şengül ayrıca o dönem Kobanê’ye geçen heyetin içerisinde yer almadığını da ekleyerek, bu durumun HTS kayıtlarında rahatlıkla açığa çıkartılabileceğini söyledi. Pirsus’a SDP üyeleri ile gittiğini, bu gidişin iddia edildiği gibi bir örgüt organizasyonu kapsamında da olmadığını da söyleyen Şengül, “Suruç gezisinin amacı bu kadar açık iken iddia makamının bunu farklı şekilde öne sürmesi; aslında şahsımla alakalı bir suçlama konusunun olmadığını göstermektedir Dolayısı ile siyasetçilerin çağrıları onları nasıl ki KCK’li yapmıyorsa beni de KCK’li yapmaz” dedi.
‘Günlük yaşamımdan böyle bir sonuç çıkartılamaz’
Şengül, yargılama sürecinde şahsının yargılanmadığını, hep tüzel kişilik başlığı altında yargılandığını belirterek, yine iddia makamının kendisini PKK-KCK üyesi olarak lanse ettiğini ancak buna dair tek bir delil sunmadığını kaydetti. Şengül, “Özetle siyasi faaliyetlerimin KCK ile yakından uzaktan alakası yoktur. Suçlamaları reddediyorum. İddianame ve esas hakkındaki mütalaa da yasaların öngördüğü ölçüde şahsıma bir suçlama olmamıştır. Suçlamaların hayal olduğu anlaşılacaktır. Siyasi parti faaliyetlerimden ve günlük yaşamımdan böyle bir sonuç çıkartılamaz” diye belirtti.
‘Dosyaya siyasi müdahale’
Şengül haklarında açılan davanın savcı Ahmet Altuna’a gönderilen bir nottan çok daha fazla olan bir belge ile açıldığını ve kimin hazırladığı belli olmayan bir bilgi notunun önce iddianameye, sonra da mütalaaya dönüştüğünü belirterek, “Bu notta HDP’nin kapatılması için yol haritası belirlenmiştir. Bakın sayın başkan siz daha iddianameyi kabul etmeden önce iddianamenin mahkemece kabul edildiği bilgisini MHP’li Fethi Yıldız kamuoyuna paylaşılmıştı. Bu paylaşımın kaynağı olan yargılama kaynakları MHP genel merkezine nasıl gönderildiği hala bulunamamıştır. 18 Oca 2021 de Devlet Bahçeli HDP’nin kapatılma talebini dile getirdiğinde de 6-8 Ekim dosyasını gerekçe göstermiştir. Açıkça bu dosyaya siyasi müdahale de bulunulmuştur” dedi.
‘İddialarına tek bir delil gösteremediler’
Şengül devamla şunları söyledi: “Hakkımdaki tüm suçlamaları reddediyorum HDP MYK üyesi olmak suç teşkil etmez. HDP’nin siyasi çalışmaları tamamen yasaldır. 6 Ekim 2014 HDP MYK çağrısında herhangi bir şiddet çağrısı yoktur. AİHM Demirtaş ve Yüksekdağ kararları benim içinde geçerlidir. Tanık ve müşteki beyanları asla güvenilir değildir bunu defalarca ortaya koyduk. Tanıklar talimat iddialarına tek bir delil gösteremediler. HDP MYK toplantılarına KCK sözcüsünün katıldığı yönündeki iddiaların yalan olduğu netleşti. Tanık beyanları hükme esas alınamaz. Bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Tanık beyanlarının tümü incelendiğinde; beni tanımadıkları açıkça görülmektedir. Atılı suçlardan derhal beraatim gerekir. Suruç’a yaptığım ziyarette herhangi bir suç işlediğim ve suç konusu da olmamıştır. Ziyaret sırasında Kobanê geçmediğim, o güne dair HTS kayıtlarında mevcuttur.
Hakkımda örgüt üyesi olduğuma dair herhangi bir belge, bilgi, tanık ve müşteki beyanı da yoktur. KCK ile bir ilişkimin olmadığı açıkça ortadadır. Herhangi bir nedenle menfaat doğrultusunda örgüt talimatı ile hareket ettiğim kesinlikle iddia edilemez. Tüm bunların farkında olan ve her şeyden önce benim bu suçları işlemediğimi bilen savcı, beni suçlu göstermeye çalışıyor. Olmayan şeyler varmış gibi gösterilmiş iddianamede. Bunlar tamamen savcılık tarafından yazılmış şeylerdir.Eğer bu deliller beni cezalandırmaya yetseydi, iddia makamı kendini bu hale getirmezdi. Tablo budur. Sayın başkan üç yılı aşkın süredir tutukluyum. Bu kadar gerçeklikler ortadayken ben artık bu durumun bu şekilde devam etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Üzerime atılı tüm suçlardan beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum.”
Kurmaca dava
Şengül’ün savunmalarının ardından müdafi avukatı Senem Doğanoğlu konuştu. Davaya ilişkin kullanılan ‘Kumpas Davası’ kavramından öte “kurmaca” kavramını kullandığını ve mütalaanın kurmaca kavramı ile uygun olduğunu söyledi.
Doğanoğlu, Savcılığın kurmaca meselesinde müvekkili İsmail Şengül için HDP MYK içinde yer almasının tek başına önemli cezaya dayanak olamayacağını bildiği için karakter yaratma yoluna gittiğini belirterek, “Savcılık bu açıdan o karakteri yarattığı için Şengül’ün kaçamak beyanlarda bulunduğunu ve şiddet olaylarının yaşandığı dönemde şiddete karşı çıkmadığını cezaya dayanak göstermeye çalıştığını söylüyor. Sayın hâkim bu işin bir kurmacadan çıkması gereksiyor. Burası bir sahne değil. Biz de başka yaratılan karakterler değiliz. Ben müvekkilin hemen bugün tahliyesini talep ediyorum” diye konuştu.
Duruşmaya 20 Kasım gününe kadar ara verildi.
HABER MERKEZİ