HEDEP Wan İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki koşullarının değişmesi gerektiğini vurgularken, ÖHD Êlih Şubesi Eşbaşkanı Şirin Şen ise, ‘Yargıtay ve diğer kurumlar bu hukuksuzluğun ortağı’ dedi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 32 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talepleriyle başlatılan kampanyalar ve girişimler sürüyor. İstanbul ve Amed’te açıklanan deklarasyonlarda Kürt sorunun çözümü için PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın rolüne vurgu yapıldı. Sonrasında tecridin kaldırılması ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması talepleriyle 18 Kasım’da Gemlik’e “Özgürlük Yürüyüşü” düzenleneceği açıklandı.
‘Tecrit işkence boyutunu aştı’
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ruken Polat’a konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Wan İl Eşbaşkanı Veysi Dilekçi, sorunların çözümü için PKK Lideri Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurguladı. Tecridin işkence boyutunu aştığını söyleyen Dilekçi, “Sayın Öcalan, politik bir lider olmanın yanında kamuoyunca tanınan biri. Türkiye’deki sorunların çözüm noktasında muhatap. Bundan kaynaklı bu tecrit uygulaması kalıcı bir hale dönüştü” dedi.
‘Muhatap Sayın Öcalan’dır’
Kürt sorununun çözülmesi ve sürecin barışa evrilmesinde Abdullah Öcalan’ın rolünün kilit olduğunu vurgulayan Dilekçi, “Bu yıllar öncesinden bilinen bir gerçektir. Sayın Öcalan’ın rolü Kürt sorunu noktasında tartışılamaz. Devlet de bu gerçekliği biliyor. Dönemsel olarak özellikle hükümetler aracılığıyla Sayın Öcalan ile görüşmelere gerçekleştirildi. Bunun en iyi örneği 2013-15 tarihleri arasında oldu. Sorunun çözümü muhatabıyla olmalıdır, muhatap da Sayın Öcalan’dır” ifadelerini kullandı.
Dilekçi, “Kürt siyasetinin ya da demokrasiye inanan kişilerin yanı sıra tüm kamuoyunun sorunudur. Sayın Öcalan’ın rolünün gerçeğini hiç kimse inkar etmemelidir. Bırakın bu tecrit politikasını, artık hem fiziki hem de genel anlamda sürece dahil edilmesi noktasında bir çaba içerisinde olmak lazım” dedi.
‘Fiziki koşullarının değişmesi lazım’
Dilekçi, Kürt sorununun bölgesel bir sorun olmaktan çıktığına işaret ederek, “Ortadoğu’nun tamamının gündeminde olan bir sorundur. Bu anlamda Kürt sorununun tetiklemiş olduğu birçok sorunun muhatabı yine Sayın Öcalan’dır. Sayın Öcalan’ın artık fiziki anlamda muhatap olması gerekir. Bu tecridin kaldırılması lazım, Sayın Öcalan’ın sürece dahil edilmesi, fiziki koşullarının değiştirilmesi lazım” diye belirtti.
‘Abdullah Öcalan’ı yalnız bırakmaya yönelik bir sistem’
MA’dan Fethi Balaban’a konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Êlih Şubesi Eşbaşkanı Şirin Şen ise, son yaşanan yargı krizi ile İmralı tecridini değerlendirdi. İmralı’da Abdullah Öcalan’ı yalnız bırakmaya yönelik bir sistem kurgulandığını ifade eden Şen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2014 yılında verdiği ihlal kararını hatırlattı. AİHM’in 2014 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının “işkence yasağı ihlali” olduğuna karar verdiğini ve düzeltilmesi gerektiğini belirttiğini anımsatan Şen, “Ancak 9 yılda durum daha da kötüye gitti. Uluslararası hukuk tanınmadı ve tecrit ağırlaştırılmış bir şekilde devam ettirildi” dedi.
‘Yargı hukuksuzluğun ortağı’
İmralı’daki “disiplin cezalarının” gerekçelerinin de avukatlarla paylaşılmadığına dikkati çeken Şen, “Avukatların bu disiplin cezalarına karşı itiraz yolunu kapatıyorlar. Avukatların itirazını süre bittikten sonra işleme alıyorlar. Avukatların ulaşamadığı bir karar var ortada. Yargının el birliği ile oluşturduğu bir durum ortada. Bugüne kadar yapılan hiçbir başvuru kabul edilmedi. Bilgi talebi reddediliyor. Burada hukukun kırıntısı dahi yok. Hiçbir zaman hukuk tanınmadı. Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay diğer tüm kurumlar bu hukuksuzluğun ortağı” diye konuştu.
Yargı krizi
İmralı’daki hukuksuzluğun ülkenin her yerine yayıldığını kaydeden Şen, Yargıtay’ın AYM’nin üyeleri hakkındaki suç duyurusunun da bunun bir yansıması olduğunu söyledi. “Hukuk bir gün herkese lazım” diyen Şen, “Bir yerde bir hukuksuzluk başladığı zaman başka yere de taşınır. İmralı’da uygulanan hukuksuzluk haline yargının tüm organları ortak oldu. Şimdi ise yaratıkları hukuksuzluk hali ülkeyi içinden çıkılmaz bir hale getirdi” dedi.
Tecridin kaldırılması için kamuoyu oluşturulması gerektiğinin kaydeden Şen, “Adil yargılama, etkili başvuru, haberleşme, aile ve özel hayata saygı, sağlık, özgürlük ve güvenlik hakkının tümü engelleniyor. Gelinen aşamada hukukla çözülecek bir durum maalesef yok. Ancak kamuoyu oluşturularak iktidarın adım atması sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
HABER MERKEZİ