Irak Göç ve Göçmenler Bakanlığı 1 Kasım’da yaptığı bir açıklamayla Duhok’taki kamplarda kalan bin 115 ailenin Şengal ve Ninova Ovası’na geri döndüğünü duyurdu. 2014 yılında DAİŞ çetelerinin 21’inci yüzyılın en büyük soykırımı olarak tanımlanan ancak hala yasalarda tanınmayan Şengal’e yönelik soykırım saldırılarından sonra göç etmişti tüm bu aileler.
Êzidî toplumu o dönem Irak ve KDP güçlerince DAİŞ çetelerinin insafına terk edildiler ve yarası asla kapanmayacak acıların yaşandığı bir soykırım saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Binlerce Êzidî kadın kaçırılarak köle pazarlarında satıldı. Binlerce Êzidî, hala açılmaya bekleyen toplu mezarlara gömüldüler. Binlercesinin akıbetine bir daha ulaşılamadı. Rojava’da yoğunluklu olarak DAİŞ çetelerinin hücrelerine yönelik düzenlenen operasyonlarda kimi zaman tüm benliği ve kişiliğiyle oynanmış Êzidî kız çocuklarına rastlanıyor ve kurtarılarak ailelerine teslim ediliyorlar. Bunun dışında akıbetileri bilinmeyen Êzidî kadınlarından geriye hiçbir iz kalmadı.
Soykırım saldırılarıyla birlikte Rojava’ya geçen binlerce Êzidî, Şengal’in özgürleştirilmesinin yıldönümüne yaklaştığımız bu günlerde Şengal’in kurtarılmasıyla birlikte topraklarına geri dönmüştü. Birçoğu savaşamayacak durumda olan aile bireylerini hafızalarımızda diri olan görüntülerden de anlaşılacağı üzere çöl sıcağıyla buluşan tozlu yollardan geçerek Rojava’ya bırakmış ve DAİŞ çetelerine karşı geliştirilen direniş cephesinde yer almak üzere Şengal’e geri dönmüştü.
Güney Kürdistan ve Türkiye’ye dönen Êzidîlerin yaşadıkları ise farklı oldu. On binlerce insan Kürdistan Bölgesi’nin Zaxo, Duhok ve Hewlêr kentlerindeki kamplara yerleştirilmişti. Türkiye’ye sığınanların yönleri devlet desteğiyle direk Avrupa’ya çevrilmişti. Bir anlamıyla soykırım bu şekilde tamamlanmak isteniyordu. Fiziki bir soykırımdan kurtulan Êzidîler bu defa kültürel bir soykırımdan geçirilmek isteniyordu. Êzidîler, köksüzleştirilmek, topraksızlaştırılmak, ülkesizleştirilmek isteniyorlardı. Yaratılışlarına aykırı bir toprakta kuruyup gideceklerdi böylece.
Kürdistan Bölgesi’ndeki kamplarda yaşayan Êzidîlerin Şengal’e dönüşleri ise adeta bir işkenceye dönüştü. On binlerce Êzidî bu kamplarda esir bir şekilde tutuldular. DAİŞ çetelerinden kurtarılmasına rağmen Şengal’e geri dönüşlerine izin verilmedi. İşin rengi gittikçe değişiyordu. KDP’nin bu kamplarda kalan Êzidîlerin geri dönüşlerine izin vermeyeceği gittikçe anlaşılmaya başlandı. Tam 10 yıldır bu insanlar Kürdistan Bölgesi’ndeki kamplarda tutuluyorlardı.
On binlerce Êzidî bu kamplarda tutulurken Rojava’da kalan ve o dönem hiçbir yere göç etmeyerek Şengal Dağı’na sığınan Êzidîler, Şengal’in DAİŞ çetelerinden kurtarılmalarının ardından topraklarına geri döndüler. Dönüş, hiç de öyle KDP’nin ve Irak’ın kandırabileceği Êzidî toplumunun dönüşü değildi. Tarihten dersler çıkarılmıştı. Artık kaderlerini, geleceklerini kimsenin insafına terk etmeyeceklerdi. Bu temelde kolları sıvadılar yeni bir yaşamın inşası için. Şengal Özerk Yönetimi’ni kurup saç ayaklarını hayata geçirmeye başladılar. Savunma ve ekonomi başta olmak üzere birçok kurumsallaşma, toplumun doğrudan katılımıyla geliştirildi. Şengal halkı, ortak yaşamı inşa ettiği bileşenleriyle kendi kendilerini yönetebilmelerinden aldıkları güçleriyle Şengal’e geri dönüş çağrıları yapıyorlar. Şengal’de yaşayan Êzidîler, ağaçların kendi kökleri üzerinde yeşerebilecekleri inancı ve gücüyle çağırıyor göç edenleri öz köklerine. Tüm engellemelerine rağmen, yine Şengal’de DAİŞ çetelerinin yenilgisinden sonra gelişen güvenli ve huzurlu ortamın dağıtılması için gerçekleştirilen tüm saldırılara rağmen Şengal’e dönüşler hiç eksik olmadı. Her günü, her haftası, her ayı bir matem olduğu kadar bir bereket bayramıdır da Şengal’de. Bayramlar, 2014 fermanının öncesinden çok daha renkli ve coşkulu geçiyor. Matemler, politik bir bilinçle buluşarak melankolik bir havadan sıyrılarak direnişçi bir havaya bürünmüş artık.
Bir önceki dönemin Irak Hükümeti, Başbakan Mustafa Kazımi ile birlikte Şengal’le sürekli restleşen bir pozisyonda durdu. Oysa Şengal halkının Irak’ın iradesini yok sayan ve onu kendine düşmanca gören bir duruşları söz konusu değildi. Mustafa Kazımi, KDP ve Türkiye ile ortak hareket ederek Êzidî halkının tarihten dersler çıkararak geliştirmeye çalıştığı özerk yönetimi karşısına alıyordu. Bu temelde Êzidî halkının iradesini yok sayan 9 Ekim Anlaşması’nı geliştirmişlerdi. Anlaşmaya göre Şengal Özerk Yönetimi tasfiye edilecek, Êzidî halkı 2014 fermanı öncesindeki kaderlerine terk edilecekti. Êzidî halkının bu tasfiye konseptine karşı geliştirdiği direniş, tüm saldırı ve komplolara rağmen 9 Ekim Anlaşması’nın hayata geçirilmesine hala izin vermiş değil.
2021 yılında gerçekleşen Irak seçimlerine kadar Türkiye ve KDP ile ortaklaşan Başbakan Mustafa Kazımi, birkaç defa Şengal’e askeri müdahelelerde bulunma girişimlerinde bulunmuştu. Ancak tüm bu saldırılar boşa çıkarıldı. Askeri müdahalelerin yanı sıra Şengal’e yönelik SİHA saldırıları hiç eksik olmadı. Seçimlerden sonra hem Irak hem de Şengal’deki hava kısmen değişmeye başladı. Büyük kargaşaların sonucunda 2022 yılında Irak’ta Muhammed Şiya Sudani öncülüğünde yeni bir hükümet kuruldu.
Muhammed Şiya Sudani liderliğindeki Irak’taki yeni hükümetin öncelikli eylem programlarından biri de Güney Kürdistan ve Irak’taki kampları boşaltmaktı. Bir yıl içerisinde Irak’taki tüm kamplar kapatıldı ve DAİŞ çetelerinin saldırılarından dolayı topraklarını terk eden Ninova Ovası, Anbar, Musul vb. kentlerdeki yurttaşlar topraklarına geri döndü.
Irak Göç ve Göçmenler Bakanı İvan Fayeq, kampların boşaltılması programının hayata geçirilmesi konusunda sürekli istatistikler paylaştı. İvan Fayeq, Irak’taki kampların boşaltılması ve göçmenlerin yurtlarına geri gönderilmesi çalışmalarının başarılı bir şekilde devam ettiğine işaret ediyordu. Bununla birlikte Kürdistan Böglesi’nde, özellikle KDP kontrolü altındaki kamplara ilişkin ise uyarılarda bulunuyordu. İvan Fayeq, bir demecinde Hewlêr, Zaxo ve Duhok’ta bulunan kampları denetleme, izleme ve takip etmelerine izin verilmediğini, bu kamplarda neler yaşandığıyla ilgili bir bilgilerinin olmadığını ifade ediyordu.
Kamplarda yaşayan Êzidî esirler, KDP’nin Şengal’e yönelik müdahalelerinde kullanmak istediği bir silahtı. KDP, Êzidîlerin ‘kendi kendilerini yönetebildikleri’ bir Şengal’e geri dönmek istemediklerinin imajını yaratmaya çalışıyordu. Ancak Irak, kampları boşaltma programını net bir şekilde hayata geçirdi ve gelinen son aşamada Kürdistan Bölgesi’ndeki bin 115 ailenin Şengal’e ve Ninova Ovası’na geri dönecekleri duyuruldu.
Kampların tamamı hala kapatılmış değil şüphesiz. KDP’nin göstermelik olarak birkaç kampı kapattığı da söylenebilir. Yine de Irak’ın ilgili bakanlıklarından yapılan açıklamalarda kampları kapatma konusunda kararlı oldukları anlaşılıyor.
Tüm bunların yanı sıra Şengal şimdi binlerce Êzidîyi karşılamaya hazırlanıyor. Halk Belediyeleri hummalı bir çalışma başlatmış durumda. Özerk Yönetim, geri dönen aileler için adeta bir seferberlik ilan etmiş. Dönen ailelerle toplumsal bir dayanışma geliştirilerek yaşamsal ihtiyaçlar karşılanıyor, yıkılan evler yeniden inşa ediliyor.
Şengal, Arap, Êzidî, Şii ve Sünni bileşenleriyle Irak’taki toplumsal mozaiğin fotoğrafını gözler önüne seriyor. Tam da tarihsel toplum değerlerine uygun bir şekilde yeni bir yaşam inşa ediliyor yıllardır. Ortadoğu’nun kangrenleşen kadın, gençlik, ekonomi, mezhep, din ve etnisite sorunlarına alternatif bir yaşam örülüyor.
Şengal, başarılı olabilirse önce Irak, sonra tüm Ortadoğu halkları, dinleri, kadınları, mezhepleri ve gençleri için bir gül bahçesine dönüşebilir. Bunun eşiğindedir Şengal tüm olanaksızlıklarına karşı. Ancak Şengal’de örülmeye çalışılan ortak yaşam girişimleri KDP ve KDP’nin hizmet ettiği güçlerce engellenirse Şengal’in kaosu Irak’ın, Irak’ın kaosu ise Ortadoğu’nun kaosuna dönüşmeye devam edecektir.