Cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin ‘Bu yüzyıl ‘sabıkalı’ bir yüzyıl. Bununla yüzleşilmeli’ diyen İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, tecride dikkat çekerek, ‘Ortadoğu’da barış için Abdullah Öcalan’a ihtiyaç var’ dedi
İnfaz yasasında 2021 yılında yapılan değişiklik sonrası cezaevlerinde kurulan İdare ve Gözlem Kurulları (İGK) tarafından hazırlanan tartışmalı raporlar nedeniyle infaz sürelerini tamamlayan birçok tutsak tahliye olamıyor. Kurullar, hangi tutsağın “iyi halli” olup olmadığına karar vererek, tutsakların tahliye edilip edilmemesi noktasında hakimliklere görüş bildiriyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 23 Ağustos 2023 tarihinde açıkladığı verilere göre; 2021 yılından beri çoğunluğu siyasi tutsaklar olmak üzere 313 tutsağın tahliyesi birden fazla kez 6’şar ay ya da 3’er ay periyotlarla ertelendi. İHD’nin Onursal Başkanı Akın Birdal, kurullar tarafından verilen tartışmalı kararları Mezopotamya Ajansı’ndan Ferdi Bayram’a değerlendirdi.
‘Cezaevinde mahpuslar üzerinde ayrımcılık artıyor’
Birdal, Meclis kapanmadan önce yapılan düzenlemeyle 362 bin tutukludan 100 bininin denetimli serbestlikle tahliye edildiğini ve bu tahliye edilenlerin adli tutuklular olduğunu söyledi. Birdal, şu an tutuklu bulunan 262 bin tutuklunun büyük bölümünün siyasi tutsak olduğunu ve cezaevlerinde 600’ü ağır olmak üzere toplam bin 600 hasta tutsak olduğunu kaydetti. Birdal, “Cezaevindeki ağır hasta mahpuslar yaşamını yitiriyor. Bazı hasta mahpuslar toplumsal baskılar üzerinden tahliye ediliyor. Fakat bu tahliye olan mahpuslar bir iki gün sonra evinde yaşamını yitiriyor. Cezaevlerinde yaşananlar Türkiye’nin insan haklarından ve adaletten uzaklaşmasının bir sonucudur. Savaş ortamı ve savaşa bağlı politikalar cezaevinde mahpuslar üzerinde bu ayrımcılığı daha da artıyor” şeklinde konuştu.
Pişmanlık dayatmaları
Kurullar tarafından tutsaklara “pişmanlık” dayatılmasının insanlık onuruna aykırı olduğunu vurgulayan Birdal, “Bu kişiler inancından dolayı cezaevinde 30 yıl boyunca kalıyor. Niye pişman olsun? Siyasi mahpuslara uygulananlar, hukuksuzluktan öte düşmanlık, kin ve nefretin bir sonucudur. Toplumsal muhalefet ve siyasal muhalefet bunu programına alıp, bunlara karşı çıkmalıdır” dedi.
‘Uluslararası sözleşmelerden uzaklaşıldı’
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri hatırlatan Birdal, uluslararası mekanizmaların da bu uygulamalara karşı caydırıcı ve sonuç alıcı yaptırımlar uygulamadığını söyledi. Birdal, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) başta olmak üzere uluslararası kurumlar, işlevlerinden gün geçtikçe uzaklaştığını vurguladı.
‘Sabıkalı yüzyıl ile yüzleşilmeli’
Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girerken insanlığa karşı suç işlemiş kişiler dışında tüm tutsakların serbest bırakılması gerektiğini belirten Birdal, “Bütün siyasi mahpusları, gazetecileri, hasta mahpuslar ve hak savunucuları yarın serbest bırakıp toplumsal barışa ilk adımı atabilirler. Ama ne yazık ki her yer bayraklarla döşenmiş ve kutlama yapıyorlar. Neyi kutluyorsunuz? Bu yüzyıl ‘sabıkalı’ bir yüzyıl. Bununla yüzleşilmeli. Özgürlüğü esas alan bir siyasi erk, bunu fırsat olarak kullanır. Cezaevlerinin kapılarını açar” diye belirti.
‘Barış için Abdullah Öcalan’a ihtiyaç var’
İmralı F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde tecridin olduğunu belirten Birdal, tecrit ve Kürt sorunundaki çözümsözlüğün ısrarın cezaevlerine de yansıdığını söyledi. İktidarın toplumsal ve siyasal muhalefete kulak vermesi gerektiğini ifade eden Birdal, “Türkiye demokratik ve özgür bir yeni yüzyıla girecekse tecride son vermeli. Tecridin son bulması sadece Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümünün kapısını aralamayacaktır. Aynı zamanda Ortadoğu halkları barışı açısından Abdullah Öcalan’a ihtiyaç var” diye konuştu.
‘Ortak mücadele etmeliyiz’
İmralı tecridinin barışın önünde engel teşkil ettiğini vurgulayan Birdal, şöyle devam etti: “Kürt sorununun çözümsüzlüğü artık bir savaşa dönüştü. Tecride son verildiği zaman barışın kapısı da açılacaktır. Yalnızca İmralı’daki zindanın kapısı değil, barışın da kapısı açılacaktır. Bence artık demokratik bir baskı oluşturmalıyız. Her gün barış savunucusu olmalıyız. Her gün tecride karşı çıkmalıyız. Cezaevinde haksızlıkları ve hukuksuzlukları daha görünür kılabilmek için ortak bir şekilde mücadele etmeliyiz.”
İSTANBUL