Siyasal islamizasyon ile Kürt mücadelesinin sınırlandırılmak istendiğini belirten siyasetçi Bülent Parmaksız ‘Bunun bir ayağı HÜDA PAR’dır. Diğer ayakları da tarikatlar ve cemaatlerdir. Kürtlerin sosyolojik gerçekliği bunu kabul etmez’ dedi
Kobanê Davası’nın 39’uncu duruşmasının ikinci oturumu, verilen aranın ardında siyasetçi Bülent Parmaksız’ın savunmaları ile sürdü.
Sincan Kapalı Cezaevi’nde bulunan duruşma salonu Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya; tutuklu siyasetçilerden Aynur Aşan, Zeynep Ölveci duruşma salonunda bulunurken, Ayşe Yağcı ise tutuklu bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinde duruşmaya bağlandı. Duruşma salonunda ayrıca müdafi avukatları da hazır bulundu.
‘Kürtleri tarikat karanlığına mahkûm edemezsiniz’
Parmaksız, Türkiye’nin Ortadoğu’da kendini büyütmesinin yolu Kürtler ile ittifaktan geçtiğini söyleyerek, “Ortadoğu’da bir şey yapmak istiyorsanız, Kürtler ile ittifak kurmak zorundasınız. Ama görünen şey, Kürtlerle ittifak kurmanın ötesinde Kürtleri başka şeylere zorlama var. Bakın HDP ile devam etmek istiyorum; Türk devleti HDP’ye baskı kurarak, HDP’yi sadece Kürt partisi olmaya zorlayarak bir yandan milliyetçiliğe zorluyor diğer yandan da siyasal islamizasyon ile Kürtlerin ve siyasal mücadelelerini sınırlamaya, durdurmaya çalışıyor. Bunun bir ayağı. HÜDA PAR’dır. Diğer ayakları da tarikatlar ve cemaatlerdir. Tabi Kürtlerin sosyolojik gerçekliği bunu kabul etmez. Mesela Kürt kadınları bunu kabul etmez. Ya da Kürtleri tarikat karanlığına mahkûm edemezsiniz. Ha belli bir etki yaratır mı evet. Çünkü Kürtler; Türklerden 300 yıl önce İslamiyet’i kabul ettiler. Ama Kürt sosyolojisinin gerçekliği buna müsaade etmez. Özcesi devletin Kürtlerin siyasal mücadelelerini Hamaslaştırma, ve ya bölge partisi haline getirip milliyetçileştirme politikaları tehlikelidir. Bundan hem Türkiye hem de Kürtler kaybeder. Böyle bir parti olursa o HDP olmaktan çıkar. Ben daha önce de demiştim, çağın en ileri ideolojisi ne ise ben orada olurum demiştim. Haliyle HDP ile olmamın sebebi odur” ifadelerini kullandı.
‘Kürtlerde de milliyetçilik artıyor’
HDP’ye dönük baskıların sebebinin yukarıda anlattığı devletin hedefleri ile alakalı olduğunu söyleyen Parmaksız, “Bir fikriyatı öldürürken; aslında sadece HDP’yi öldürmüyorsunuz Türkiye’yi öldürüyorsunuz. Kendinizi öldürüyorsunuz. Bakın söylüyorum, Kürtlerde milliyetçiliğin gelişmesi Türkiye’ye kaybettirir. Evet dünyada sağcılık milliyetçilik artmış ve artmaya devam ediyor. Yunanistan’da Almanya’da İtalya’da İsveç’te sağcılık gittikçe yükseliyor. Milliyetçilik durduğu yerde durmaz. Türkiye’de yükseliyor. Kürtler bundan azade mi hayır, onlarda da yükseliyor. Kürtler o kadar baskıya rağmen milliyetçilik yapmıyor. Bunu defalarca söylediler, biz kaba milliyetçilik yapmayacağız diyorlar. Kürtler hep böyle kalmaz. Kürtleri bugün yönetenler yarın olmaz. Allah gecinden versin. Kürtleri yönetenler Kürt milliyetçisi değil. Yöneten ana ekip o ana paradigmayı çizen çizgi ve siyaset, Kürt milliyetçisi değil ama nereye kadar… Bu riskli bir politika. Türk milliyetçiliğini büyütürseniz Kürt milliyetçiliğini de büyütürsünüz” dedi.
‘Kürtler birlikte yaşayalım diye Türklere bir şans verdiler’
Savunmasına devam eden Parmaksız şöyle konuştu: “Kürtleri ve HDP’yi de böyle zayıflatarak, gerileterek Kürtleri köşeye sıkıştırmaya çalışıyorsunuz. Bunun sonu kötü olur. Sen burada milliyetçiliği yükseltirsen Diyarbakır’da da milliyetçilik yükselir. Kürtler ne yapacak? Kürtler 2000 yılında kolektif haklarının verilmesi koşulu ile Türkler ile yaşayacaklarını söylediler. Şimdi Kürtler yeni bir strateji değişikliği yaşayacaklar mı? Bunu bilmiyorum. Fakat Kürtler bir stratejik değişikliği yaparsa bundan herkes kaybeder. Kürtler birlikte yaşayalım diye Türklere bir şans verdiler. Ama devlet olarak elinden geldiğince Kürtlerle aramızdaki duygusal bağları kopartıyorsunuz. Yani milliyetçi çatışmaya doğru gidiyor süreç. Çünkü bir halkı delirtirseniz o halk otobüs durağına dalar. Kürtlerin ovada siyaset yapma zemini ortadan kaldırılırsa nerede siyaset yapacakları belli. Bu devlet bunu nasıl görmüyor bunu anlamış değilim.”
Duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verildi.
HABER MERKEZİ