AKP-MHP yönetiminin ilgisi daha çok dinsel, Kudüs odaklı. Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarına karşı, Yemen’de yüzbinlerce Şii’nin canı alınırken neden fırtına koparmadı? Kürt dinamiklerini tasfiye, İsrail gazını Avrupa’ya taşıma beklentisi olduğundan Türkiye somut adım atmayacak
Mehmet Ali Çelebi
Filistinliler ve Kürtler Ortadoğu’nın en çok mezalime uğrayan, aynı zamanda aktivasyon enerjisi yüksek, sokakları, şehirleri hep dinamik kılan en direngen halklarının başında geliyor. Filistinlilere ve Kürtlere karşı başkentlerde iktidar çıkarları ve ulusal çıkarlar esas alınageldi. Hamas’ın siyasi kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim 2023 şafağında gerçekleştirdiği “Aksa Tufanı” hamlesi ve İsrail’in Gazze’ye hava harekatıyla yanıt vermesi yeni girdaplar yarattı.
Silah ihracatçısı ülkeler ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda gibi ülkelerin liderlerinin Tel Aviv’de İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile kucaklaşmak için sıraya girmesi, ABD ve İngiltere’nin İsrail ve Lübnan açıklarında uçak gemileri ile savaş gemileri konuşlandırması, Biden yönetiminin İran Dini Lideri Ali Hamaney’e mesaj göndermesi, Pentagon’un İran vurgulu çıkışları İsrail-Hamas savaşının bölgeselleşmesi senaryolarını gündemleştirdi.
Katledilen sivillerin sayısı 10 bini bulurken İran, Rusya, Çin’in, Türkiye’nin, ABD-İsrail’in yeni stratejik hamlelerinin ne olacağı soruları büyüdü.
Türkiye ile başlayalım. Adnan Menderes’in başbakan olduktan birkaç ay sonra NATO’ya üyelik için Eylül 1950’de Kore’ye asker göndermesi gibi AKP yönetiminin de asker göndermesi tartışmaları yapılırken Türkiye ne yapabilir?
AKP-MHP yönetiminin ilgisi daha çok dinsel, Kudüs odaklı. Yoksa Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarına karşı, Yemen’de yüzbinlerce Şii’nin canı alınırken neden fırtına koparmadı? Kürt dinamiklerini tasfiye, İsrail gazını Çanakkale-Edirne üzerinden Avrupa’ya taşıma beklentisi olduğundan Türkiye de somut adım atmayacaktır. ABD üslerini kapatmak ve İsrail’le ekonomik, askeri işbirliğini sona erdirme kararı veremeyecek. Bunun yerine İran gibi mitingler, sert açıklamalar ve Kudüs retoriğiyle 2024 yerel seçimlerine hazırlanmayı seçecektir.
Çin’e ışık tutalım. ŞİÖ suspusken Çin, İpekyolu (OBOR) Projesi’nin güney koridoru için Ortadoğu limanlarını kontrol etmek ve demiryolları imalatı hedefiyle devasa kaynak ayırırken savaşa dahil olur mu?
Çin henüz ekonomik ve siyasi hegemonya peşinde, askeri güç kullanma kapasitesi yok. 21. yüzyılın ilk çeyreğine bakıldığında Çin’in dış politikada genel olarak “kuyrukçuluğu” aşamadığı görülür. BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ne yönde oy kullanırsa genelde o yönde oy kullanır. Ucuz iş gücü, ucuz imalat ve pazarlamacılığa dayanan, Rusya’ya yaslanan bir politika mimarisi var.
Tayvan, Tibet, Uygur, Hong Kong kılıç gibi Çin’in üstünde salınırken Çin-Hindistan sınır sorunları varken ABD-NATO cephesi; Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda hattında askeri yapılanma içindeyken Çin, Hamas için savaşmaz
Tayvan (Çin bağımsızlığını tanımıyor), Tibet (1955’ten beri özerk), Sincan Uygur (Doğu Türkistan 1955’ten beri özerk statüde), Hong Kong (Çin’e karşı protestolar oluyor) kılıç gibi Çin’in üstünde salınırken Çin-Hindistan sınır sorunları varken ABD-NATO cephesi; Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda hattında Çin’e karşı askeri bir yapılanma içindeyken Çin, Hamas-Gazze için savaşmaz.
Rusya ile de sınır sorunlarının dondurucuda olduğunu, Çin ve Sovyetler Birliği’nin komünist yönetimler oldukları dönemde bile Mart-Eylül 1969’da sınır anlaşmazlıkları nedeniyle savaştığını unutmayalım.
Yani Çin, ticaretine bakıp Hamas için kendisini ateşe atmaktan kaçınacaktır.
Rusya-Hamas görüşmeleri
Rusya’ya geçersek Gazze’de savaşın uzaması dışarıdan en çok Rusya ve İran’ın işine yarayacak. Rusya’nın, bölge ülkelerin İsrail’le normalleşmesini berhava etmek; normalleşme anlaşmalarının, Ukrayna Savaşı’nın, Çin-ABD rekabetinin geri plana ittiği Filistin davasını gündemleştirmek; Filistin davasında yegane güç olarak öne çıkmak hevesindeki Hamas’ın kapsamlı saldırı iştahından yararlandığını görmek gerekir. Yine Rusya’nın, Hamas’ı saldırıya hazırlayan İran’ın İsrail ve ABD’den Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin intikamını alma, Zengezur Koridoru’nu açmak isteyen Türkiye-Azerbaycan yönetimlerine mesaj verme arzusundan yararlanmak istediğini söylemeli.
Hamas’ın Aksa Tufanı başlamadan Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun 19-20 Eylül 2023’te Tahran’a gitmesi, görüşmeler yapması dikkat çekiciydi. Şoygu görüşmelerin arasında Tahran’da son model İHA’lar, roketler ve hava savunma sistemlerini de incelemişti.
İsrail bombardımanı artarken de bir Hamas heyeti 26-27 Ekim 2023’te Moskova’yı ziyaret etti. Heyette Hamas Siyasi Büro Temsilcisi Ebu Merzuk, Abu Hamid gibi isimler yer aldı. İran Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bagheri Kani (Ali Bakıri) de Moskova’daydı. Rusya Başkanı’nın Ortadoğu ve Afrika Özel Temsilcisi ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, 26 Ekim’de İran Siyasi İşlerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bagheri Kani ile görüştü. Bogdanov aynı gün Ebu Merzuk ile bir araya geldi. 27 Ekim 2023 günü de Hamas’tan Ebu Merzuk ile İran’dan Ali Bagheri Kani yine Moskova’da görüşme gerçekleştirdi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov öncesinde de Hamas hareketinin siyasi liderleriyle Katar’da bir toplantı yapmıştı.
Görünen Putin yönetimi, ABD-NATO, Rusya’ya karşı daha az askeri mesai harcaması için İsrail-Hamas savaşının uzaması için çabalayacak. Çünkü 1- Rusya, NATO-ABD cephesinden ağır darbe almıştı. 2- Rusya, Ukrayna NATO’ya üye olmasın diye Kiev’e savaş açarken NATO, Rusya sınırındaki Finlandiya’ya, İsveç’e kadar genişledi, Moskova’ya kısa sürede füze ulaştıracak pozisyona yerleşti. 3- Moskova, Ukrayna Savaşı’nda da ciddi askeri-ekonomik güç kaybetti. 4- Kremlin yönetimi Wagner isyanıyla sarsıldı. 5- ABD başka bir krizle boğuşurken Rusya içeride de Ukrayna’daki cephelerde de toparlanmaya ihtiyaç duruyor.
Rusya, Suriye’deki çıkarlarının etkileyeceğini, Hamas gibi yapılarla ilişkileri güçlü Türkiye’nin daha çok öne çıkacağını düşünüyor. Rusya bıçak sırtında yürümek ve Hamas’ın kazanması yerine savaşın uzaması için yöntemler deneyecek. İran da Hamas’ı yüzüstü bıraktı
Bu durumda Rusya savaşa müdahil olur mu?
Rusya da Hamas için savaşa dahil olmaz. Çünkü 1- Rusya’nın 1971’den beri Suriye’nin Akdeniz kıyısında Tartus Deniz Üssü var. Tartus Limanı’nı kontrol eden Rusya, Suriye’nin Şam ve iç bölge kentleriyle ticaretini de kontrol ediyor. Suriye iç savaşında kapanan Tartus-Şam Demiryolu 2020’den beri açık, bu hat tahıl sevkiyatı için hayati. 2- Rusya, Tartus’un kuzeyinde 2015’te açıp zamanla genişlettiği Lazkiye-Hmeymim Hava Üssü’nden de bölgedeki hava operasyonlarını yönetiyor. 3- Rusya dahil olursa bölgeye gelen uçak gemileri, Ortadoğu’ya dağıtılan yeni F-16 filosu ile Tartus ve Lazkiye üsleri hedef alınıp Akdeniz kentleri Suriye’den koparılabilir. Bu prestij kaybıyla Kremlin iktidarı ve Ukrayna cephesinde yeni faylar tetiklenebilir. 4- Savaş harcamalarının yoksulluk ve gelir dağılımı uçurumu yaratmasının sancıları zamana yayılmış olarak yansıyabilir, toplumun dip dalgaları görülebilir. 5- Rusya, savaşa dahil olma niyetinde olsa İsrail, Aksa Tufanı sonrası defalarca Şam Havalimanı ve Halep Havalimanı’nı uçaklar ve füzelerle vururken S-300 ve S-400’leri aktifleştirirdi. 6- Rusya, kazanmış bir Hamas ile dinsel-mezhepsel eksenin Rus üsleri ve çıkarlarının olduğu Suriye’yi de etkileyeceğini, bu yapılarla ilişkileri güçlü Türkiye’nin daha çok öne çıkacağını da düşünüyor. Dolayısıyla Rusya bıçak sırtında yürümek yerine, Hamas’ın kazanması yerine savaşın uzaması için yöntemler deneyecek.
İran, Hamas’ı yüzüstü bıraktı
Rusya’nın İran üzerinden Hamas’ı saldırıya teşvik için çaba gösterdiği anlaşılıyor. İran, İsrail’e karşı bıçağını bilemiş, tetikte olduğunu yansıtıyordu. Hamas’ın ve Lübnan Hizbullah’ının basına yansıyan açıklamalarından İran’ın İsrail’e karşı bir cephe açılacağı sözü verdiği okunabiliyordu. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Aksa Tufanı’nın ertesi günü Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad el-Nahale’ye tebrik telefonu da açmıştı.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan; Irak, Lübnan ve Suriye’yi kapsayan turunun sonunda Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki İran Büyükelçiliği’nde basın toplantısında ne demişti: “Siyonist rejimin savaş suçları devam ederse sıfır saat ilanı direniş hareketinin elindedir. Direniş güçlerinin elleri tetikte.” (Sputnik ajansı / 14.10.2023)
İran Dini Lideri Hamaney, öğrenci ve öğretim görevlileriyle görüşürken “Şunu bilsinler ki falanca grup sabırsızlandıklarında onları durdurabileceklerini sanmasınlar, bunu beklemesinler. Çünkü kimse onları durduramaz” diyordu. (İrna ajansı / 17.10.2023)
Lakin bu tehditlere rağmen İran doğrudan cephe açacak noktada değil. Çünkü 1- İran muhtemelen dünyada daralma yaşanırken ekonomiler kötüye giderken Ukrayna’da Rusya’ya karşı oluşan koalisyonun benzerinin İsrail lehine ortaya çıkacağını tahmin etmedi. 2- İran, ABD’deki 2024 başkanlık seçimi öncesi bir zafer adına Biden yönetiminin gözünü kararttığını okudu. 3- İran; Doğu Akdeniz doğalgazını Avrupa’ya taşımak, Kızıldeniz’de Akabe Körfezi-Eilat Limanı’ndan Gazze ve Hayfa Limanı’na demiryolu hattı hayali, Süveyş Kanalı gibi Kızıldeniz’de Eilat Limanı’ndan başlayıp Gazze Limanı’na kadar ulaşacak bir kanal (Ben Gurion Kanalı) açma hayali nedeniyle İsrail-ABD-AB blokunun gerekirse güç kullanabileceğini gördü. Hamaney-Reisi yönetimi; Yeni Delhi G-20 Liderler Zirvesi’nde (9-10 Eylül 2023) Hindistan, ABD, Suudi Arabistan, BAE, Fransa, Almanya, İtalya ve Avrupa Birliği arasında Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru açılmasına dair imzalanan Çin’in Kuşak Yol Projesi’ne alternatif Hindistan’dan BAE, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail’i geçerek Avrupa’ya ulaşacak koridoru gerçekleştirmek için sergilenen pratiğin blöf olmadığı düşüncesine kapıldı.
4- İran, Mısır başta olmak üzere Arap ülkelerinin savaşa girmeyeceklerini kavradı. 5- Yüzyıllara dayalı diplomasi ve savaş tecrübesi olan İran; Körfez ülkelerindeki ABD üslerine savaş uçakları, THAAD (Terminal Yüksek İrtifa Saha Savunması) ve Patriot hava savunma bataryaları ve asker sevkiyatı yapılmasını ciddiye aldı. 6- İran, Biden’ın İran Dini Lideri Hamaney’e uyarı mesajı göndermesinin sonuçları olacağını düşündü. Dolayısıyla İran, Hamas’ı yüzüstü bıraktı.
Hizbullah ve Haşdi Şabi
İsrail’in 1982’de başkent Beyrut’a kadar işgal ettiği Lübnan’ın içinde olduğu iç savaş günlerinde
Şii Emel (Amal) Hareketi’nin yeterince direniş sergilemediği gerekçesiyle 1985’te kurulan Lübnan Hizbullah’ı da ikinci cepheyi açamadı. Cephe açacağı sinyali gönderen Hizbullah da Hamas’ı yüzüstü bırakmış oldu. Nitekim Hamas Uluslararası İlişkiler Ofisi Başkanı Musa Ebu Merzuk, Al Jazeera TV’ye “Hizbullah’tan ve Batı Şeria’daki kardeşlerimizden çok şey bekliyorduk” diyecekti. (AA/30.10.2023) Aslında İran pragmatizmine söylüyordu.
İran yönetimi, “Proxy Power” hattındaki Haşdi Şabi, Suriye’deki milisler, Yemen’deki Ensarullah (Şii Husi hareketi) da cephe açtırmayacak, dönem dönem yaptıkları gibi bazı ABD üslerine roketler attırırlar.
En güçlü yapılardan Irak’taki Haşdi Şabi, varlığının ABD’nin Irak’ta Baas Partisi etrafında kümelenen Sünni güçleri ezmesi ve baskılamasıyla sürdüğünün farkında. Eğer İsrail’e karşı cephe açarlarsa Şiilerin hiç arzulamadığı Sünni bölgeler üzerinden ayrışmaya kadar bir süreç tetiklenebilir.
İran Devrim Muhafızları ve İran’a bağlı milislerin alan tuttuğu Suriye’nin önemli kısımlarının da bölgedeki doğalgazı, petrolü boru hatlarıyla veya limanlardan taşıma hedefleri kapsamında Tartus, Banyas, Lazkiye, İdlib ve Golan’ın kalan kısmını Suriye’den koparma süreci işletilebilir.
Sonuç itibariyle Gazze’ye tonlarca bomba yağıp çocuk, kadın demeden katliamlar olurken İran, Hamas’ı yüzüstü bıraktı. Arap ülkeleri gibi İran da Gazze’yi gözden çıkarmış oldu.
İran artık hamasi söylevler üretip 1979’dan beri tribünler için ve iç çalkantıları frenlemek için araçsallaştırdığı “Kudüs”, “Direniş Ekseni” vurgularıyla tabanını uyutmaya bakacak. Kendisinin yapmadığını, bölge ülkelerine “Harekete geçin” gibi çağrılar yaparak perdelemeye çalışacaktır.
Lübnan’daki Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad el-Nahale ve Hamas Siyasi Büro Başkanı Yardımcısı Salih el-Aruri Lübnan’da 24 Ekim 2023’te yaptığı üçlü görüşmenin alışılmışın dışına çıkılarak basına fotoğraflarla servis edilmesi de harekete geçememe sancılarının göstergesiydi.
İsrail’in nihai hedeflerinden biri Hamas’ın likidasyonu. Ancak İhvan-ı Müslimin köklerine yaslanan Hamas gibi bir yapının tasfiyesi zor. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Eylül 1970’te Ürdün ordusu tarafından Ürdün’den, 1984-85’te İsrail ve müttefiki Falanjistler tarafından Lübnan’dan çıkarılması gibi Hamas da Gazze’den çıkarılabilir. Bu durumda DAİŞ’in de etkili olduğu Mısır’ın Sina Yarımadası’nda, Ürdün, El Fetih’in (Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi) kontrolündeki Batı Şeria gibi yerlerde Hamas yeniden reorganize olmaya çalışacaktır ki bu yeni krizler demektir.
Bağlarsak İsrail-ABD-AB cephesi de Hamas’ın saldırısını fırsat çarkı yaptı. Döngü Doğu Akdeniz doğalgazına boru hatları, demiryolu hatları inşa etme, limanları birbirine bağlama projelerini hayata geçirmek için Filistin’de harita değiştirme yönünde.
Ortadoğu’ya bütünen bakan, dinsel antagonizmayı aşan, halkların birbirine denk olduğu formu ve birlikte yaşam vizyonunun şekillendirdiği federatif veya konfederatif modeller ancak devletlerin ‘araçsallaştırma’ politikasının önüne geçer ve barışçıl çözüm iklimi oluşturur.