Meclis Grup toplantısında konuşan HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, 100 yıllık cumhuriyet tarihinin ret, inkar ve imha ile geçtiğini belirterek, ‘Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez’ dedi
Partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda ilk kez konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncel Bakırhan gündeme dair önemli gelişmelere değindi.
Cezaevlerinde yaşanan baskılara dikkat çeken Bakırhan, “Cumhuriyetin kuruluşu üzerinden 100 yıl geçti. Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana 100 yıl atlattık. Maalesef cumhuriyet biz Kürtler, Aleviler ve emekçiler için başarılı bir sınav vermedi. Yüzyıllık cumhuriyet döneminde eşitlikten, adaletten, insanca yaşamdan, barıştan bahsetmek çok mümkün değil” diyerek geride kalan 100 yılda yaşananlara dikkat çekti.
100 yıl Kürdün inkarıyla geçti
Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere bütün farklı etnik ve inanç gruplarının inkar ve imhaya maruz kaldığını, asimile edilmeye çalışıldığını ifade eden Bakırhan, “Cumhuriyetin yüzyılı darbelerle geçti. Aynı zamanda büyük katliamlarla da geçti. Cumhuriyetin yüzyılı içerisinde başta Şeyh Sait, Koçgiri, Zilan, Dersim, Maraş, Gazi, Sivas, Roboski, Ankara Gar, Suruç ve en sonda Antep’te Beybahçe’de adını daha sayamadığımız onlarca katliamla geçti. Cumhuriyetin birinci yüzyılı maalesef farklılıkları tek tip vatandaş yapma dayatmasıyla geçti. Kürdün dilini, kimliğini inkarla geçti. Kürdün köyünü yakmakla, yaylalarını yasaklamakla geçti. On binlerce faili meçhul cinayetlerle darbelerle ve son yaşadığımız OHAL rejimi ve kayyımlarla geçti” diye belirtti.
Cumhuriyet boyunca Kürtçenin ve halayın yasak edildiğine işaret eden Bakırhan, “Cumhuriyetin 100 yılı Sincan Cezaevinde tutuklular Kürtçe türkü söyledikleri ve halay çektikleri için disiplin cezaları verilmesiyle geçti. Bu disiplin cezaları aynı zamanda infazlarının yakılması için bir gerekçe yapıldı. Cumhuriyetin 100 yılı annelere çocuklarının cenazelerinin kargoyla verilmesiyle geçti. Cumhuriyetin 100 yılında sadece barış istiyoruz dedikleri için onlarca akademisyenin görevine son verildi. Kadın hakları hiç olmadığı kadar kısıtlandı. Kadınların mücadele ile yaratmış olduğu başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere birçok hakları gasp edildi. Baskılara uğradılar. İşçilerin emekçilerin adil ücret talepleri baskıyla karşılandı” diyerek yaşanan hak ihlallerini sıraladı.
Şirnex’te asker postallarıyla gösteri
Yüzyıl boyunca yaşanan doğa talanına ve sermayeye peşkeş çekilmesine de işaret eden Bakırhan, devamında ise Şırnex’te (Şırnak) yapılan cumhuriyet kutlamalarına değindi. Bakırhan, “Giresun’da, Bolu’da, Samsun’da cumhuriyetin 100 yılı ile ilgili konser verenler, Şırnak’ta dipçikle, asker postallarıyla biz Kürtlere ve bölgeye nasıl yaklaşıldığının, nasıl ikili bir politika siyaset izlendiğinin en iyi göstergesidir” dedi.
“Bu yüzyılın son 20 yılı AKP-MHP iktidarı döneminde geçti. AKP-MHP iktidarı geçen 80 yıldan daha farklı değildi, hatta daha ayrımcı, inkar politikalarını en üst seviyeye çıkaran ve bunları katmerleştiren katı bir siyaset izledi” diyen Bakırhan konuşmasında tecride de değindi.
Tecrit daha fazla yoksulluk demek
Bakırhan, “Türkiye’de demokrasi ve barışın hayata geçmesini engellemek için İmralı’da kendi anayasa ve yasalarını da hiçe sayarak mutlak bir tecrit uyguluyor. Tecrit daha fazla kavga, ölüm ve yoksulluk demektir. Biz bu mutlak tecride son vermek için arkadaşlarımızla elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyarak hukuksuzluğu ortadan kaldırmak için elimizden geleni yapacağımızın sözünü veriyoruz” diye konuştu.
Kışanak serbest bırakılmalı
Cumhuriyet’in yüzyılının Gültan Kışanak şahsında daha iyi özetlenebileceğini kaydeden Bakırhan, konuşmasına şöyle devam etti: “Gültan Kışanak, Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı iken alındı, 7 yılı aşkın bir süredir cezaevinde. Bu devletin kendi anti-demokratik yasalarına göre en uzun tutukluluk süresi 7 yıl olmasına rağmen, 7 yılı aşkın süredir tutuklu yargılanan, henüz hüküm almamış Kışanak içeridedir. Buradan bir kez daha yargıya, bu kararı verenlere, kendi hukukunu çiğneyenlere seslenmek istiyoruz; Gültan Kışanak bu halkın iradesi, seçilmiş temsilcisidir. Derhal serbest bırakılmalıdır. TİP Milletvekili Can Atalay şahsında da hukuk katledilmektedir. Göklere çıkardıkları, en son karar merci olarak saydıkları AYM, bir karar verdi; Can Atalay’ın dokunulmazlığı olduğunu ve yargılanmasının milletvekili sürecinin sonrasına bırakılması için derhal serbest bırakılmasını istedi. Ancak yerel mahkeme kararı hiçe sayarak Can Atalay’ın serbest kalmaması için dosyayı Yargıtay’a iletti. Buradan Can Atalay’ın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz ve bu konuda üzerimize düşeni yapacağız. Şimdi biz AYM kararlarına mı inanacağız, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinin kararlarına mı, Yargıtay’a mı inanacağız? Bunun cevabını ‘Yeni Anayasa’ tartışmaları yürüten hükümet bir zahmet bize söylesin. AYM ne işe yarar? Bir işe yarıyorsa 13’üncü ACM ne yapıyor?”
İkinci 100 yıl birinci 100 gibi olmasın
“100 yıl bizim için karanlık kötü ve zor bir yüzyıl oldu” diyen Bakırhan,”İkinci yüzyılı birinci yüzyıl gibi olmasın. Daha demokratik, daha kapsayıcı, daha eşitlikçi olsun, Kürdün dilinden dolayı asimile edilmediği, Alevilerin ve diğer inanç gruplarının inançlarını yaşadığı, emekçinin hakkını aldığı bir yüz yıl olması için hep birlikte bu kronikleşen sorunları önlememiz gerektiğini belirtmek istiyorum” dedi.
Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşmez
Demokratik bir yönetim ve hak temelli bir yaşamın, aynı zamanda Kürt sorununun siyasi çözümünden geçtiğini ifade den Bakırhan, “Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez. Bizim savunduğumuz Demokratik Cumhuriyet tekçiliğe karşı çoğulculuğu savunuyor. Farklıların kabulü ve yasal güvenceye alınmasını savunur” dedi.
Bunlardan küfür çıkar bir şey kalmaz
Devamında birkaç gün önce MHP’li Celal Adan’ın Sırrı Sakık’a ettiği küfürü hatırlatan ve ona sahip çıkan MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye sözü getiren Bakırhan,”Bunların hakaretten küfürden anti demokratik uygulamaları savunmaktan başka işleri yok. Küfür ve hakaretleri bunların konuşmalarından çıkarsanız geriye bir şey kalmaz” diyerek Bahçeli’ye ‘Yaw de here li karê xwe mêze bike” dedi.
Bakırhan, “Sizin arkanızda çeteler mafyalar olabilir bizim arkamızda halklarımız var, Türkler, Kürtler, emekçiler var. Bizim parti tarihimiz mücadele tarihidir. Bugün cumhuriyetin demokrasi ile buluşması bu toprakların bir halklar bahçesine dönüşmesi için ne gerekiyorsa sorumluluk almaya hazırız. Buna gücümüz de cesaretimiz de var” vurgusu yaptı.
Gazze için sorumluluk çağrısı
Gazze’de yaşananlara da değine Bakırhan, “Gazze’de yoğunlaşan korkunç savaş başka bir aşamaya geçti. İsrail bir kara operasyonu başlattı. Bu kara operasyonu sonucunda büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Birleşmiş Milletler acil ateşkes kararı aldı biz bunu destekliyoruz fakat hala savaş devam ediyor. Tek bir girişim yok, diplomasi yok, artarak devam eden savaş devam ediyor. Bu konuda da başta Refah kapısı olmak üzere Gazze’den çıkışların güvenli şekilde sağlanması, ilaç, gıda maddesi, ihtiyaç malzemelerinin Filistin topraklarına rahat bir şekilde ulaştırılması için komşu ülkeleri de acil bir şekilde görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi.
Krizleri örtmek için miting yapıldı
Türkiye’nin Gazze için miting yaptığını ancak Rojava’ya saldırdığını ifade eden Bakırhan, “Türkiye’de yolunda gitmeyen işleri gölgelemek için Gazze mitingini kullanıldı. Rojava’ya daha rahat saldırı yapmak ve Türkiye toplumunu arkasına almak için, çoklu krizleri önlemek için, açlığı yoksulluğu örtmek için Gazze mitingi yapıldı” dedi.
İsrail’le ticaret arttı
Türkiye’nin İsrail ile “iki yüzlü” ilişkilerine de değinen Bakırhan, “2002 yılında AKP, yönetime geldiği zaman Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 861,4 milyon dolar; İsrail’den ithalatı ise 544,5 milyon dolardı. 2022’de 20 yıl sonra ihracat 6,74 milyar dolara yükselirken, ithalat da 2,17 milyar dolara çıkmış. Ticaret hacmi de 1,41 milyar dolardan 8,91 milyar dolara ulaşmış durumda. Terör devleti dedikleri, mitingler yaptıkları, timsah gözyaşları döktükleri Filistinliler çok da onların derdinde değil” dedi.
Dayanışmada olacağız
Bakırhan son olarak konuşmasında Kobanê Davası’na da ve 1 Kasım Dünya Kobanê Günü’ne dikkat çekerek, “Rojava’da, Kuzey Doğu Suriye’de, Arap, Kürt ve diğer halklar, birlikte yeni bir demokratik bir yaşam, kadın özgürlükçü bir anlayış ile dünyaya ve Ortadoğu’ya umut olan Kobanê gününü kutluyor, Rojava’daki halklarımız ile dayanışma içinde olacağımızı belirtiyoruz” dedi.
ANKARA