Meclis’te yapılacak Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi yasasında yapılacak düzenlemeyi köşesine taşıyan gazeteci Bahadır Özgür, ‘Plan gerçekleşirse eğer, İstanbul’da eşi benzeri görülmemiş bir mülkiyet değişimine tanık olacağız’ diyerek imar adı altında kentin ranta açılacağını belirtti
Meclis Genel Kurulu’nda 2024 bütçe görüşmeleri devam ederken, peyder pey Meclis’te geçen yasa tasarıları ve düzenlemeler de tartışılmaya devam ediyor. Onlardan biri de 2012’de çıkarılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi yasasında yapılacak düzenleme. Deprem kuşağında olan Türkiye ve Kurdistan kentlerinde 6 Şubat’ta yaşanan Mereş (Maraş) depreminin izleri henüz silinmemişken, 6306 Sayılı Kanun ile çıkarılması beklenen yeni tasarının en büyük “mülkiyet gaspına” yol açacağı belirtiliyor.
Yoksullar şehir dışına itilecek
Konuyu Gazete Duvar’da yer alan bugün ki köşesine taşıyan Bahadır Özgür, “Erdoğan, İstanbul tarihinin en büyük mülkiyet gaspına hazırlanıyor” başlıklı yazısında düzenlemeyi “Meclis’teki yeni yasa değişikliği tarihin en büyük mülkiyet gaspının yolunu açacak bir düzenlemedir. Kimsenin ‘benim binam sağlam’, ‘lüks yerde oturuyorum’ filan diyerek kurtulamayacağı, parası yetmeyenin şehir dışına sürüleceği, kent merkezlerinin iktidarın seçkinlere uygun biçimde yeniden imar edileceği bir büyük çitleme harekatıdır” diye niteledi.
Eşi benzeri görülmemiş bir mülkiyet değişimi
Erdoğan’ın bir kez daha İstanbul’u alt üst etmeye hazırlandığını yazan Özgür, “Bu seferki plan çok daha kapsamlı ve yıkıcı ama. 2012’de çıkarılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi yasasıyla başlayan mega inşaat hareketi, coğrafi ve ekonomik sınırına dayandı çünkü. Şimdi kentin rant değeri yüksek merkezleri toptan hedef alınıyor. Plan gerçekleşirse eğer, İstanbul’da eşi benzeri görülmemiş bir mülkiyet değişimine tanık olacağız” dedi.
Milyonlarca insan yerinden edilecek
Söz konusu kanun değişikliğinin geçen hafta Meclis’e sunulduğunu ifade eden Özgür, “Zira iktidar, deprem korkusuyla tir tir titreyen İstanbul’da milyonlarca insanı yerinden edecek, ellerindeki mülke el koymanın yolunu açacak. Eskisinden de beter rant dağıtım mekanizması kuracak bir hinlik bu. Nedir yapılmak istenen?” diyerek yasa tasarısında yer alan düzenlemeye yer verdi.
Özgür’ün söz konusu köşesinde şu ifadeler yer aldı:
“Yasa teklifinin esasını ‘rezerv yapı alanı’ oluşturuyor. Mevcut yasada şöyle deniliyor: ‘Bu kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya idarenin talebine bağlı olarak veya resen bakanlıkça belirlenen alanlar…’ Değişiklikte ise ‘yeni yerleşim alanı’ ibaresi çıkarılıyor. Yani iktidar yasaya dayanarak mevcut yerleşim yerlerini de ‘rezerv alan’ ilan edebilecek. Sizin binanızın sağlam olması önemli değil, rezerv alanı ilan edildiği vakit tüm mülkiyet haklarınız da askıya alınıyor.
İktidarın afet gerekçesiyle ‘riskli alan’ ve ‘rezerv alan’ ilan etmesinin nasıl bir rant amacı güttüğüne, düşük gelirli insanların mağdur edildiğine bugüne kadar sayısız kez tanık olduk aslında. Mesela; çoğu yapının birinci derece risk taşıdığı Zeytinburnu’nda kentsel dönüşüm, üzerinde tek katlı depoların bulunduğu, İstanbul’a gelen ve buradan Anadolu’ya giden ürünlerin taşındığı Ambarlar bölgesinde yapıldı. Etrafındaki yeşil alanla beraber arazi, Suudi Arabistanlı emlak şirketi Al Qemam Holding’e satıldı. O da rezidans ve AVM’den oluşan devasa bir kompleks inşa etti. Veya Mall Of İstanbul… Hazine’ye ait bölümün yanında şahsa ait olan mülkler de eğitim tesisi kurulması bahanesiyle kamulaştırıldı, ardından ‘gecekondu dönüşüm bölgesi’ ilan edildi, statüsü konut ve ticaret alanına çevrilip Torunlar GYO’ya ihaleyle satıldı.”
Riskli alanlar azaltıldı!
Köşesinin devamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın yaptığı çalışmasına da yer vererek, “İstanbul’da dönüştürülmesi gereken öncelikli riskli alan sayısı 142. Buna karşın 6306 Sayılı Kanun’a dayanarak Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın ilan ettiği riskli alan sayısı 69, rezerv alan sayısı da 127. İstanbul’un gerçeğiyle Bakanlığın yaptıkları kıyaslandığında, sadece 2 riskli alan ve 7 rezerv alan örtüşüyor. Dolaysıyla deprem filan hikaye. Maksat iktidarın kendi zümresine, inşaat şirketlerine ve ağırlıklı Körfez sermayesine imar rantı ile milyarlarca dolar aktarmak” diye vurguladı.
Ormanlar yok edildi
“Nitekim bugüne kadar depremi gerekçe gösterip 17’si park ve yeşil olan, 8’i askeri bölge 78 donatı alanı imara açılmış” diyen Özgür, buraların inşaat şirketlerine TOKİ’lere açıldığını belirtti. Özgür, “18 yılda inşaat alanı 7 kat artan İstanbul, orman alanlarının yüzde 10’unu, tarım alanlarının yüzde 23’ünü kaybetmiş” diyerek yaşanan kaybı gözler önüne serdi.
Masada İstanbul var
Buna karşı AKP’nin 2019 yerel seçimleri kaybetmesiyle imar rantının durduğunu belirten Özgür, ekonomideki sıkışmanın ve kaynak bulamamanın sonucu olarak İstanbul’un yeniden ranta açılmasının planlandığına işaret etti.
İsterse yapar!
Deprem bahanesi ile İstanbul için özel bir ekip kurulduğunu ifade eden Özgür, Erdoğan’ın açıklamalarında da bunu sıkça dile getirdiğini söyledi. Özgür son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in para bulmak için Erdoğan’ın ile çıktığı körfez gezilerinde de masasında sadece İstanbul’un olduğunu ifade etti.
İSTANBUL