HEDEP’li kadınların, 3’üncü Yol çizgisiyle ittifaklar ve örgütlenmeye dair yürüttükleri tartışmada, Ortadoğu’daki savaşlara dikkat çekilerek, Kürt kadınlarının Rojava’da, İran’da yürüttükleri mücadelenin güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Yerel Yönetimler Kadın Kurulu, 11 Kasım’da yapılacak yerel yönetimler konferansı öncesi İstanbul’da atölye düzenledi. Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad – TJA) aktivistleri, sivil toplum örgütü temsilcisi kadınların katıldığı iki gün sürecek atölyenin ilk gününde “Üçüncü Yol, ittifak ve örgütlenme” başlığı altında kapsamlı tartışma yürütüldü.
Ortadoğu ve Türkiye’de üçüncü yol
Atölyenin ilk bölümünde Üçüncü Yol çizgisiyle nasıl örgütleneceği, ittifak zeminin nasıl güçlendirileceğine dair tartışmalar yürütülüp öneriler dile getirildi. Üçüncü Yol’un bu günün yoğunlaşmasıyla değil, tarihsel bir bilincin ortaya çıkardığı dünün ve bugünün sentezi olduğu ifade edilen tartışmalarda, üçüncü yolun hayata geçirilmesi açısından Ortadoğu için demokratik konfederalizm, Türkiye için radikal demokrasinin gerekliliği vurgulandı. Rojava devrimiyle üçüncü yolun Ortadoğu’da örgütlendiği kaydedilen tartışmalarda, özellikle İran’da Jina Amini şahsında başlayan isyanın kadınların üçüncü yolun inşasında ısrarcı olduğunun göstergesi olduğu vurgulandı. Türkiye açısından bakıldığında kadınların ırkçı, gerici iktidara karşı mücadele yürüttüğü ifade edilerek, kadınların üçüncü yol ekseninde örgütlenmeyi güçlendirmesinin önemli olduğunun altı çizildi.
Orta Doğu’da devam eden savaşlarda özellikle selefi grupların çoğaldığı ve kadınlara yönelik saldırıların attığına dikkat çekilen tartışmalarda, Kürt kadınlarının Rojava’da, İran’da yürüttükleri önemli bir mücadele olduğu, ancak bunun güçlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Orta Doğu’da selefi grupların saldırılarının yayılması tehlikesine de işaret edilen tartışmalarda, buna karşı da üçüncü yol paradigmasının ileriye taşınmasının kadınlar için elzem olduğu belirtildi.
Tecrit kırılmadan olmaz
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin 32 ayı geride bıraktığı ve bunun yansımalarının tüm Orta Doğu’yu etkilediği belirtildi. Devletin, özellikle tecrit politikasını bu kadar derinleştirmesinin altında üçüncü yol paradigmasının yok sayması fikrinin yattığı vurgulanan tartışmalarda, Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kurdistan’da yaşanan savaşta birçok kişinin yaşamını yitirmesinden herkesin vicdani sorumluluk hissederek mücadeleye katkı sunması gerektiği kaydedildi. Yine Orta Doğu’nun yeniden şekillendiği bir süreçte tecrit kırılmadan üçüncü yol paradigmasının inşa edilmeyeceğinin altı çizildi.
Tecrit politikasının evlere kadar sirayet ettiğine dikkat çekilen tartışmalarda, herkesin bireysel çıkarlarını bir kenara bırakarak tecride karşı mücadeleye dahil olması gerektiği kaydedildi.
Örgütlenmenin üçüncü yol çizgisiyle nasıl örgütlenmesi gerektiğine dair önerilerin dile getirilmesinin ardından atölyenin ilk günü son buldu.
HABER MERKEZİ