Orta Doğu, Afrika-Avrasya’da genellikle Batı Asya’yı, tüm Mısır’ı ve Anadolu’yu kapsayan kıtalararası bir bölgedir. Terim, 20. yüzyılın başlarında başlayan Yakın Doğu teriminin yerini almak üzere daha geniş bir kullanıma girmiştir
Arslan Özdemir
“Ortadoğu, çatışmaların ve anlaşmazlıkların toprağıdır.”
Orta Doğu, Afrika ve Asya kıtalarının kesiştiği bölgede bulunan bir coğrafi bölgedir. Bölge, Akdeniz’in doğusunda, Kızıldeniz’in kuzeyinde ve Basra Körfezi’nin batısında yer almaktadır. Orta Doğu, dünyanın en eski uygarlıklarından bazılarına ev sahipliği yapmış ve tarih boyunca önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuştur.
8. ve 12. yüzyıllar arası Rönesans yaşayan Orta Doğu mezbahaneye dönmüş durumda. Orta Doğu’da yaşanan şiddet ve çatışmalar milyonlarca insanın hayatını mahvetmiştir ve bölgenin geleceğini gittikçe tehlikeye atmaktadır.
Bölge, son yıllarda İsrail-Filistin çatışması, Suriye’deki savaş, Yemen İç Savaşı ve Irak’taki çatışmalar, DAİŞ’in (DAİŞ’in yönetimi vahşeti ile karakterize ediliyordu. Grup toplu katliamlar, halka açık infazlar ve kültürel yıkım eylemleri gerçekleştirdi. Aynı zamanda azınlık dini gruplarından kadınları ve kızları da köleleştirdi.) bölgede yarattığı vahşet gibi birçok çatışmaya sahne olmuştur. Bu çatışmalar, milyonlarca insanın ölümüne, yaralanmasına ve yerinden edilmesine neden olmuştur.
Orta Doğu, Afrika-Avrasya’da genellikle Batı Asya’yı, tüm Mısır’ı ve Anadolu’yu kapsayan kıtalararası bir bölgedir. Terim, 20. yüzyılın başlarında başlayan Yakın Doğu teriminin yerini almak üzere daha geniş bir kullanıma girmiştir.
Orta Doğu, dünyanın en önemli petrol ve doğalgaz rezervlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu nedenle, bölge, küresel güçler için önemli bir stratejik öneme sahiptir.
Orta Doğu, tarihin en önemli uygarlıklarının doğduğu yerdir. Bu uygarlıklar arasında Mezopotamya (Mezopotamya, “iki nehir arasındaki ülke” anlamına gelir. Sümer, Babil ve Asur gibi uygarlıklar, Mezopotamya’da gelişmiştir. Mezopotamya uygarlıkları, Mezopotamya’nın kültürel ve dini gelişiminde önemli rol oynamışlardır. Sümerler, yazıyı icat etmiş ve ilk şehir devletlerini kurmuştur. Babilliler, astronomi ve matematikte önemli gelişmelere imza atmıştır. Asurlular, güçlü bir imparatorluk kurmuştur ve bölgenin kültürel gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur.), Mısır, Med ve Pers İmparatorluğu yer almaktadır. Orta Doğu’da tarih boyunca ortaya çıkan diğer uygarlıklar arasında Babil, Fenike, Akad, Hitit ve Asur uygarlıkları da yer almaktadır. Bu uygarlıklar, bölgenin kültürel, dini ve siyasi gelişiminde önemli rol oynamışlardır.
Kürtler, Orta Doğu’nun en büyük etnik gruplarından biridir. 2017 yılı tahminlerine göre dünyada yaklaşık 36-45 milyon nüfusa sahip olan Kürtler, doğuda Zagros Dağları’ndan batıda Toros Dağları’na ve güneyde Hemrin Dağları’ndan kuzeyde Kars–Erzurum platolarına kadar uzanan coğrafi bölgede yoğun yaşamaktadır.
Kürtler, Orta Doğu’nun tarihi ve kültüründe önemli bir role sahiptir. Kürtçe, Orta Doğu’nun en eski dillerinden biridir ve Kürt kültürü, bölgenin diğer kültürlerinden etkilenmiştir, etkilemiştir. Kürtler, Orta Doğu’da ticaret, sanat, bilim ve siyaset gibi alanlarda önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Kürtler, Orta Doğu’nun ayrılmaz bir parçasıdır. Kürtlerin varlığı, bölgenin demografik, tarihi, kültürel, ekonomik ve siyasi yapısında önemli bir rol oynamaktadır. Kürtlerin haklarına saygı duyulması ve Kürtlerin Orta Doğu’da eşit bir şekilde temsil edilmesi, bölgenin istikrarı ve barışçıl gelişimi için gereklidir.
Orta Doğu, aynı zamanda, dünyanın en önemli dinlerinden olan Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yahudiliğin doğduğu yerdir. Bu dinler, bölgenin siyasi ve sosyal yapısında önemli bir rol oynamaktadır.
Orta Doğu, yüzyıllardır çatışma ve savaşın yaşandığı bir bölge olmuştur. Orta Doğu’da yüzyıllardır süren savaşların nedenleri, karmaşık ve birbirine bağlı bir dizi faktörden kaynaklanmaktadır. Bu faktörlerin bazıları şunlardır:
Din ve mezhepsel farklılıklar: Orta Doğu, İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi çeşitli dinlerin ve mezheplerin bir arada yaşadığı bir bölgedir. Bu farklılıklar, tarih boyunca çatışmalara ve şiddete yol açmıştır.
Etnik ve etnik farklılıklar: Orta Doğu, Araplar, Türkler, Kürtler, Yahudiler ve diğerleri gibi çeşitli etnik gruplara ev sahipliği yapmaktadır. Bu farklılıklar, bölgenin siyasi ve ekonomik gelişimini zorlaştırmıştır.
Sömürgecilik ve dış müdahale: Orta Doğu, 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupalı güçler tarafından sömürgeleştirilmiştir. Bu sömürgecilik, bölgenin siyasi ve ekonomik istikrarını bozmuş ve çatışmalara yol açmıştır.
Siyasi istikrarsızlık: Orta Doğu, uzun bir süredir siyasi istikrarsızlık içindedir. Bu istikrarsızlık, bölgenin güvenliğini tehdit etmiş ve çatışmalara yol açmıştır.
Ekonomik eşitsizlik: Orta Doğu, dünyanın en fakir bölgelerinden biridir. Bu eşitsizlik, bölgedeki gerilimi artırmış ve çatışmalara yol açmıştır.
Bu faktörlerin yanı sıra, Orta Doğu’daki savaşların nedenleri arasında petrol ve doğalgaz gibi doğal kaynakların varlığı da yer almaktadır. Bu kaynaklar, bölgeye büyük güçler tarafından müdahale edilmesine ve çatışmalara yol açmasına neden olmuştur.
Orta Doğu’daki savaşlar, bölgenin sosyal, ekonomik ve siyasi gelişimini olumsuz etkilemiştir. Bu savaşlar, milyonlarca kişinin ölümüne, yaralanmasına ve yerinden edilmesine neden olmuştur. Ayrıca, bölgedeki insani krizleri ve istikrarsızlığı artırmıştır.
Orta Doğu’daki savaşları sona erdirmek için, yukarıda bahsedilen faktörlerin sosyolojik olarak ele alınması gerekmektedir. Bu faktörleri ele almak için, bölgenin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısını dönüştürmeye yönelik kapsamlı bir çabaya ihtiyaç vardır.
Kaynak: Ortadoğu Rönesansı, Özdemir Arslan, Sınırsız Yayınevi, 2013