İkinci Karabağ Savaşı’nın başlangıcından itibaren savaşa karşı çıkan ve bildirilere imza atan ‘No War’cı gençler Azerbaycan medyası tarafından ‘hain’ olarak yayınlanmış, hatta bazıları milliyetçiler tarafından ölümle tehdit edilmişti.
Ahmad Mammadli
Azerbaycan ile Ermenistan arasında 30 yıldır süren çatışma önce Birinci Karabağ Savaşı’nda, ardından da İkinci Karabağ Savaşı’nda zirveye ulaştı. Özellikle yıllardır yürütülen “müzakerelerin” gerçek olmadığı ortadaydı. Son 10 yılda yaşanan askeri çatışmalar, özellikle de Nisan 2016 ve Temmuz 2020’deki askeri operasyonlar, her iki tarafı da barış yolunun tükendiğine ikna etmişti bile.
Herkes büyük felaketin çok uzakta olmadığını biliyordu...
Azerbaycan’da 2020 yılında yapılan erken parlamento “seçimleri” de bunun mesajını verdi. Daha sonra Aliyev rejimi “Kovid-19” salgınının yayılmasından maksimum düzeyde yararlanmaya çalıştı. Özellikle politik anlamda…
8 Mart 2020’de muhalefetteki Demokrasi 1918 Hareketi’nin ofisi polis tarafından basılarak salgın gerekçe gösterilerek kapatılmış, benzer şekilde sadece 2 yıl sonra (2022’de) bu gençlik hareketinin ofisi salgın ve “vergi kaçırma” nedenleriyle yeniden kapatılmıştı.
İkinci Karabağ Savaşı’nın başlangıcından itibaren savaşa karşı çıkan ve bildirilere imza atan “No War”cı gençler Azerbaycan medyası tarafından “hain” olarak yayınlanmış, bazı eylemciler “Devlet Güvenlik Hizmeti”ne çağrılarak sorguya çekilmiş, hatta bazıları milliyetçiler tarafından ölümle tehdit edilmişti.
Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir sonraki askeri çatışma Eylül 2022’de yaşandı ve Azerbaycan ordusu Ermenistan sınırını geçti. Bu koşullar altında durumun ciddileştiğini düşünen bir grup genç aktivist protestoya başladı. Ben de o gençlerden biri gibi barış çağrısında bulundum ve “Cumhurbaşkanı” İlham Aliyev’in uluslararası mahkemelere çıkarılıp yargılanması gerektiğini, ülkede fiili kraliyet rejiminin kurulduğunu yazdım. Bakü şehir merkezinde 5 sivil polis tarafından sokaktan kaçırıldım ve yazdıklarım nedeniyle 30 gün hapis cezasına çarptırıldım ve ardından barış çağrılarımın devam etmesi nedeniyle hakkımda asılsız bir ceza davası açıldı ve ülke dışına çıkmam yasaklandı.
Başıma gelenleri daha fazla yazmak istemiyorum. Çünkü konu detaylıdır ve bu yazının asıl amacı genel itirazların sesini duyurmaktır.
Bir sonraki askeri operasyonlara kadar Azerbaycan ve Ermeni toplumlarının bir arada yaşaması ve barışından bahsetmek yerine sivil toplum ve Azerbaycan muhalefeti “Azerbaycan ordusu Hankendi’ye neden girmiyor?”, “Hankendi’de neden Azerbaycan bayrağı dalgalanmıyor?” gibi taleplerde bulunmaya başladılar…
15 Ağustos 2023’te Azerbaycan Liberaller Derneği tarafından “Neden Savaşa Hayır?” konusu üzerine bur publik müzakere yapıldı ve müzakereye barış sürecini destekleyen 30’dan fazla genç aktivist katıldı. Bu müzakerenin maksadı barışın neden gerekli olduğunu, savaşın neden zararlı olduğunu anlatmaktı. Etkinliğin organizatörleri yazar Samad Shikhi, aktivistler Nemat Abbasov ve Orkhan Allahverdiyev’in yanı sıra etkinliğe aktif olarak katılan kişiler, devlet televizyonu ve medyası tarafından hedef alınmış, etkinliğin dış güçlerin mali desteğiyle düzenlenmesi gibi yanlış bilgilerle barışçıl insanlara karşı nefret yaratmaya çalışıyorlardı. Bu aynı zamanda 1 ay sonra gerçekleşecek askeri operasyonlar öncesinde toplumun nabzını ölçmeye hesaplanan bir adımdı.
19 Eylül 2023’te Azerbaycan ordusu Karabağ’da askeri operasyonlara başladı. Buradaki amaç dışarıdan “terörle mücadele” gibi görünse de aslında halkların bir arada yaşamasına ağır bir darbe indirilmiş ve tarih tekerrür etmiştir. Tıpkı 30 yıl önce olduğu gibi insanlar evlerini terk etmeye başladılar…
Bu bir ‘intikam operasyonu’ydu…
Devlet, Karabağ’a yönelik askeri operasyonlar sırasında Bakü’de bu konuyla ilgili protesto yapanları “susturmayı” da unutmadı. Protestocu aktivistler Nemat Abbasov, Amrah Tahmazov, gazeteci Nurlan Libre ve eski diplomat Emin İbrahimov 30 gün süreyle tutuklandı. Askeri operasyonlar sırasında tutuklanan ve idari işlem kapsamında 3 kez tutuklanan işçi hakları savunucusu Afiaddin Mammadov, hakkında açılan asılsız soruşturmanın ardından yeniden tutuklandı. Aynı zamanda sosyal medyada ülkenin “Aliyev-Paşayev aileleri” tarafından ortak yönetildiğini yazan Movsum Mammadov 30 gün, Ruslan Vahabov ise uyuşturucu suçlamasıyla tutuklandı.
Ayrıca aktivist Rail Abbasov da tutuklandı ve büyük miktarda parayı zimmetine geçirmekten “suçlu” bulundu. Hatta askeri operasyonlar zamanı tutuklanan dini cemaat temsilcileri de var, sayılarını tam olarak belirlemek mümkün olmasa da ilk bilgilere göre sayıları 10’a yakın.
Böylece günlerce süren askeri operasyonlarla iki milletin bir arada yaşaması ciddi şekilde etkilendi ve bu durum siyasi bir fırsata dönüşerek 15’ten fazla masum insanın tutuklanmasına yol açtı.
Belki bu gerici rejimi yenilgiye uğratmadan, demokratik bir Azerbaycan kurmadan barıştan bahsetmek zordur ama bu rejim kadar bize tehdit olan muhalefet siyaset sahnesinde var oldukça, halklar arasında barıştan ve dostluktan bahsetmek daha da zordur. Çünkü her iki güç de birbirinin siyasi varlığını koruyor ve tek bir sistem oluşturuyorlar…