Türkiye’de giderek yükselen milliyetçiliği değerlendiren sosyolog Azad Barış, Atatürk büstü önünde hakarete uğratılan ve ”Türk’ün gücünü göreceksiniz” söylemine başvuranları hatırlatıp, ”Bu aslında güçsüzlüğün göstergesi. Güçlü olan, sana güç göstereceğim demez” ifadelerini kullandı.
Kocaeli’de geçen günlerde Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle Y.S. adlı genci gözaltına alan polisler, onu Atatürk büstü önüne götürüp, tek ayak üzerinde bekleterek, “Ben bir o. çocuğuyum” dedirtip, dövdü. Benzer bir olay, 3 yıl önce Muğla’da da yaşandı. Yöresel Kürt kıyafeti giydiği için ırkçı bir grup tarafından saldırıya uğrayan İbrahim Çay’a zorla Atatürk büstü öptürüldü. Bu örnekler son dönemde Türkiye’de giderek yükselen milliyetçi politikaların sonuçlarından sadece ikisi.
20’nci yüzyılda başvurulan milliyetçi politikalar sonucu yaşanan iki büyük dünya savaşında milyonlarca insan öldü. Yine dünyanın pek çok farklı bölgesinde kanlı iç savaşlar yaşanıp, Ortadoğu başta olmak üzere kimi bölgelerde bu kan hala durmuş değil.
Sosyolog Azad Barış, son yıllarda daha da tırmandırılan Türkiye’deki milliyetçiliği Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Sadiye Eser’e değerlendirdi. Aynı zamanda HDP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi olan Barış, Türkiye’de milliyetçi politikaların AKP tarafından oluşturduğunu belirterek, AKP’nin Türk-İslam sentezi üzerine kurulan bir parti olduğunu söyledi. Barış, bugün AKP’nin temsil ettiği düşünceyi, “Üstün ırk. Üstün ırkta; Türkün kanı saftır, onun kanı temizdir. Diğer tüm unsurlar olsa olsa tarihte birilerinin de dediği gibi onların hizmetkarı, onların bir şekilde kölesi olabilir düşüncesidir” sözleriyle anlattı.
İnsanlığın kanseri: Irkçılık
Bu yüzyılın “aptalların ve vasatların” yönettiği bir yüzyıl olduğunu vurgulayan Barış, “Bu nedenle de milliyetçilik, ırkçılık şu an para ediyor gibi görünüyor. Ama evrensel anlamda ırkçılığın ve milliyetçiliğin hiçbir zaman değeri olmamıştır. Çünkü ırkçılık bir nevi insanlığın kanseridir. Bu hastalığın bütünlüklü bir tedavisi yoktur. Eninde sonunda mutasyona uğramak ya da ölümle sonuçlanmak zorundadır. Irkçılık böyle bir şeydir” dedi.
Profaşist AKP zihniyeti
Irkçılığın Birinci Dünya Savaşı öncesi büyük bir felakete yol açtığını hatırlatan Barış, Ermenilerin o dönemde soykırıma uğradığını vurguladı. 100 yıl sonra bugün Kürtlere yönelik benzer ve kapsamlı bir projenin olduğunu dile getiren Barış, “Özellikle Bahçeli yani MHP, ırkçı, faşist diyebileceğimiz Türk akımına kendisini dayandıran bu düşünce, tümüyle diğer unsurların ölümü üzerine kendisini inşa etmeye çalışıyor. AKP’ye baktığımızda o biraz ılımlı! Çünkü profaşist sistemi devam ettiren bir ırkçılık üzerinden kendisin ifade ediyor” diye belirtti.
Irkçıların efsanesi ve engel gördükleri Kürtler
Muğla’da yöresel Kürt kıyafeti giydiği için ırkçı bir grup tarafından linç edilen İbrahim Çay’a zorla Atatürk büstü öptürülmesine ilişkin olayı hatırlatan Barış, şöyle devam etti: “İbrahim vatandaşın giymiş olduğu yöresel kıyafet, Kürt modern hareketinin sözüm ona savaşçı elbisesi muamelesi yapılarak, linç edildi. İbrahim’i evinden alıp sokağın ortasında yüzlerin şahitliğinde gözü önünde linçe tabi tutular. Çünkü Kürdün o folklorik var oluşu onların efsanesinin önünde engel olacaklarını düşünüyorlardı. Onlara bu şekilde lanse edilmiştir. Dolayısıyla başkasının kültürel varlığı onların yalın kültürel varlığı önünde engel olabileceğine, inandıkları için saldırdılar. Dolayısıyla basit bir olaydan bile milliyetçilik, ırkçılık bir ölüm ortaya çıkarabilir” diye konuştu. Çay’ın görüntülerinin sosyal medyada paylaşılmasına ilişkin ise Barış, “İbrahim’e diz çöktürmesi ve büstün öptürmesinden sonra sosyal medyada görüntüler paylaşıldı. Burada şu mesaj vardı; ‘Biz büyük Türk milleti olarak’, biz varız diyen unsurların hepsine diz çöktürür ve yüceliğimizi gösteririz’ dediler.” Yüzlerce kişinin Çay’ın etrafında onu döverek onurunu kırdığını belirten Barış, “Orada toplananların hepsinin onur sorunu vardır. Zaten ırkçılığın en büyük sorunu onurdur. Onursuz oldukları için ırkçı olmuştur” dedi.
‘Diğer ayağını da keserim’ mesajı
Kocaeli’nde Atatürk büstü önüne götürüp, tek ayak üzerinde bekletilerek dövülen Y.S. adlı gencin durumuna da değinen Barış, “Çocuk hikayelerindeki çirkin ördek yavrusunun hikayesine benziyor. ‘Sen bizden değilsin, tek ayak üzerinde olacaksın. Ben senin diğer ayağını realiteden, hakikatten keseceğim’ diyor. O yüzden hakikat tümüyle sessiz bir şekilde insanın kalbinde vicdanında durmadan akan bir çağlayandır. Siz her iki ayağını kesseniz bile bu hakikat durmaz. Sürekli keskinleşen çatışma kültürünün çarkının en keskin olan dişleri maalesef Kürlerin kafasını ve boyunu kesiyor. Kocaeli’ndeki tek ayak üzerine durdurulan çocuk bütün Kürtleri temsilen oraya götürülmüş ve Türklüğün büyüklüğünü sembolize eden Mustafa Kemal Atatürk’ün bir heykeli karşısında tek ayak üzerinde durmaya zorlamıştır. Bütün Kürtlere bu yapılmıştır aynı zamanda” diye konuştu.
Güçsüzlük örneği: ‘Sana gücümü göstereceğim’
Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde inşaat işçilerini yüzü koyun yere yatırarak “Türk’ün gücünü göreceksiniz” diyen özel harekat polisini hatırlatan Barış, “Bu söz aslında Türk’ün güçsüzlüğünü ifade ediyor. Çünkü ne zaman bir sıkışmışlık yaşanırsa hep o mistik efsane başvurup Türk’ün o yüce gücünü göstermek üzerine haykırmaya bağırmaya başlarlar. Oysaki güçlü biri ben sana güç göstereceğim demez. İlişkinin ilk evresinde bu diyalektik bir ilişkidir ve bu döngü hep böyle devam eder. Güçlü ben sana gücümü göstereceğim demez, güçsüz güçlünün güçlülüğü karşısında bu haykırışı, bu çaresizliğin dışı vurumu olarak buna başvurur. Öbür türlü mümkün değildir” diye konuştu. “Hakkari Kürt’ün sembolik kazancıdır” diyen Barış, sözlerini şöyle sürdürdü: “Giremediği tek yer orasıdır. Aslında girmesine gerek yoktur çünkü doğanın böyle bir kanunu yok. Ama kanun dışı yaşadığı, doğayı ret ettiği, evrensel bütün döngüleri ret ettiği için ‘Ben doğaya hüküm edeceğim’ diyor. Onun için de doğanın içinde yaşayan insana korku salmak üzere ‘Türk’ün gücünü göreceksin’ diyor.”
Irkçılığın insanın kanseri olduğunu dile getiren Barış, “Tedavisi sadece ve sadece sağlıklı yaşamla olanaklıdır. Yani biz doğayla olan dengeyi insan olan dengeyi bütün canlı olanlarla iyi tutarsak ırkçılıkla baş edebiliriz” dedi.