Kürt siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası duruşması enternasyonal dayanışmaya için Avrupa ve Ortadoğu’dan çok sayıda siyasetçi, gazeteci ve yazar duruşmayı takip etti. Duruşmada sürenin kısa tutulmasına tepki gösteren siyasetçi Ayla Akat Ata , ‘Savunmayı kısıtlamak işkencedir’ dedi
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırısı sonrasında Kurdistan ve Türkiye’nin pek çok kentinde 6-8 Ekim 2014’te yaşanan protestolar nedeniyle 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 37’nci duruşmasının birinci oturumu başladı. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin baktığı Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam eden dava yargılamasının bugünkü duruşmasında salonda Ayla Akat Ata, Nazmi Gür, Alp Altınörs, Sebahat Tuncel ve avukatları hazır bulundu.
Duruşmayı Kürt siyasetçilerle dayanışmak üzere Almanya, İsviçre, Lübnan, Fransa, Norveç, İsveç, İzlanda, Mısır ve Lübnan gibi ülkelerden birçok siyasetçi, gazeteci, yazar, şair ve aktivist takip etti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’sinden (HEDEP) milletvekillerin eşlik ettiği katılımcılar arasında BASTA Genel Sekreteri Franziska Stier, Fransa Sol Parti Eş Genel Sekreteri Fierre Barbier ve parlamenter Oihana Etxebarrieta Legrand, İsveç Sol Parti Parlamenteri Ilona Szatmari, Avrupa Yeşiller adına Mina Jack Tolu, Friedrich Ebert Stiftung Türkiye Temsilcisi Pınar Ecevitoğlu yer aldı.
Duruşmanın başlamasının ardından mahkeme heyetinden söz alan avukat Çiğdem Kozan, müvekkili Ayla Akat Ata hakkında Êlih’te (Batman) açılan ve bu dava dosyası ile birleştirilen dava dosyasının içeriğine dair konuştu.
Avukat Kozan, Ata hakkındaki davanın Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da uluslararası komplo sonucu Türkiye’ye getirilmesi ile ilgili yaptığı açıklama nedeniyle açıldığını paylaştı. Bu açıklama esnasında konuşma yapan müvekkilinin sadece eyleme katıldığına dair fotoğrafının yer aldığını belirten Kozan, zaten polisin açıklama yapılmasına izin verdiğini ve herhangi bir şiddet olayının yaşanmadığını kaydetti.
Kozan, milletvekili olduğu sırada yapılan pek çok basın açıklaması ve eyleme katılması nedeniyle müvekkili hakkında aynı iddiayla başka bir dava daha açılıp bu yine bu dava dosya ile birleştirildiğini de hatırlattı.
‘Bunların hangisi suç?’
Av. Kozan, “Müvekkil katıldığı eylemlerde yaptığı konuşmalarda eylemlerinin demokratik hak olduğunu dile getiriyor. Ayrıca 15 Şubat’a ‘komplo’ demenin de suç olmadığını ve ifade ile düşünce özgürlüğü kapsamına girdiğini biz de aynı şekilde söylüyoruz” dedi. Kozan, ayrıca Ata’nın katıldığı açıklama ve etkinliklerde Kürtlere dönük saldırı ve katliamlara dair kullandığı ifadeleri dikkat mahkeme salonunda tekrar ederek, “Bunların hangisi suç?” diye sordu.
‘Müvekkil tecride dikkat çekmiştir’
Konuşmanın hiçbir yerinde şiddete ve silaha teşvik olmadığını dile getiren Kozan, “Müvekkil, 10 Ocak 2010’da Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı bir konuşmada, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkat çekmiştir. Bu konuşmasında da tecridin devam etmesi halinde toplumsal barışın mümkün olup olmayacağını ısrarla sormuştur. Gençlerin yaşamını yitirdiğini, pek çok sorunun bu nedenle bu tecrit nedeniyle olduğunu anımsatmıştır. Bu konuşma Suriye’ye yönelik bir tezkere kararı öncesinde yapılmıştır. Bir de gizli bir oturumdu. Üzerinden 10 yıl geçti. Bu konuşmanın getirilmesini istedik. Mahkeme bunu istedi. Ancak Gülten Kışanak’ın konuşması geldi. Bunun yanlış geldiğini söylememize rağmen mahkeme tekrardan istemedi. Müvekkil, bu konuda eylem ve etkinliklerde söylediğinden çok Meclis’te söz sarf etmiştir” diye konuştu.
Kozan, ‘Müvekkilinin Öcalan’ın Kürt sorunun çözümündeki rolüne dair sözler sarf ettiğine dikkat çeken Kozan, heyete “Hükümet yetkilileri de aynı şekilde ifadeler kullanıyordu. Bunlar suç mu olmuş oluyor?” sorusuna yöneltti.
Yine 2012’da yapılmak istenen Newroz’un engellenmesine karşı yapılan bir oturma eyleminin de suçlama konusu yapılarak, dosyaya konulduğunu ifade eden Kozan, ayrıca Kürt siyasetçi Bengi Yıldız hakkında açılan ve bu dosya ile birleştirilen bir dosyada yer alan müştekilerin müvekkili hakkında bir söz söylememiş olmasına rağmen bu şekilde kabul edildiğini kaydetti. Kozan, müvekkilinin Newroz’un engellenmesi sırasında orada bulunan TOMA ve benzeri polis araçlarına dair, “Çekin savaş araçlarınızı!” şeklinde sözler sarf ettiğini, bunun da iddianamede suçlama konusu haline getirilmeye çalışıldığını ifade etti.
AİHM’in ‘hak ihlali’ kararı hatırlatıldı
Aynı sözleri daha önce Kürt siyasetçi Hatip Dicle’nin kullandığını ve suçlandığını hatırlatan avukat Kozan, ancak dosyanın gittiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamı”nda ‘hak ihlali’ kararı verdiğini dile getirdi.
Kozan, bunun yanı sıra trafiğin kapatılması yönünden de suçlamanın olduğunu belirterek, “Bu tip olaylar normal şartlarda 2911 sayılı ‘Toplantı ve gösteri kanuna muhalefet’ bağlamında ele alınması gerekiyor. Ancak görüldüğü gibi bir torba yapılmış ve her şey içine atılmış. Örgüt üyeliği ve örgüt propagandası suçlaması var” ifadelerini kullandı.
Toplu fotoğraf
Avukat Çiğdem Kozan’ın savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmaya öğle arası verdi. Duruşmayı takip eden yabancı izleyiciler, verilen arada dışarı mahkeme salonu önünde toplu fotoğraf verdi.
Aranın ardından savunmasına devam eden Kozan yaşamını yitiren PKK’liler için Sêrt’te (Siirt) yapılan mezarlık nedeniyle yapılan suçlamalara da değindi. Mezarlık yapımının müvekkili ile ilişkilendirildiğine işaret eden Kozan, ancak mezar yapımının MEBYA-DER tarafından yapılmak istendiğini ifade etti. Kozan, bu faaliyetin ise derneğin çalışmaları arasında yer aldığını kaydetti.
Aradaki çelişkilere dikkat çekti
DAİŞ’e karşı mücadelede ön saflarda yer alan YPJ’li kadınların fotoğraflarını sanal medyada paylaşma suçlamasına da değinen Kozan, fotoğrafın paylaşım tarihine işaret etti ve o sıralarda YPG-YPJ’nin Türkiye tarafından yasa dışı bir örgüt olarak kabul edilmediğini anımsattı.
Kozan, Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH) 13 Nisan 2012’de Mersin’de bir toplantı yaptığını ve bu toplantının dinlendiğini paylaştı. Emniyetin bu toplantıya dair bir rapor hazırladığını dile getiren Kozan, raporda DÖKH ile KJB ile bağlantısının kurulduğunu kaydetti. Kozan, DÖKH’ün 2003 yolla çıktığını ancak KJB’nin iki yıl sonra ortaya çıktığını ancak bu zaman farkına rağmen DÖKH’ün KJB’yi örnek alarak kurulduğunun ileri sürdüğünü söyledi.
Fotoğraf haberlerden alınmış
Dinlemenin de hatalı yapıldığını dile getiren Kozan, bu toplantıya “X” olarak tabir edilen 14 kişinin katıldığına dair iddianın olduğunu aktardı. Kozan, bu durumun bilinçli bir şekilde yapıldığını ve bu şekilde toplantının kriminalize edildiğini ifade etti. Bunun yanı sıra hazırlanan dosyada toplantı ile ilgili fotoğrafın haberlerden alındığını ve toplantıya katılanların kimliklerin de bu fotoğraflar üzerinden yapıldığını kaydetti. Kozan, “Toplantıya 14 belirsiz kişinin katıldığını iddia ediliyor. Yapılan siyaseti, ‘Ne şekilde kriminalize ederiz’ diye çok uğraşmışlar” diyerek, tepki gösterdi.
TV’de söyleyince mi suç konusu
Müvekkilinin, 3 Ocak 2013’te İmralı’da ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştükten sonra katıldığı bir TV programında bu bağlamda konuştuğunu ve bu sözlerinin suçlama konusu yapıldığını dile getiren Kozan, “Anlattığı her şey yaşandı. Neden TV’de anlatılması suçlama konusu yapılıyor? Devlet yetkilileri de oradaydı!” diye sorarak, tepki gösterdi.
Savunmayı engelliyorsunuz
Kozan, beyanlarının daha süreceğini, saatin de geç olduğu bu nedenle duruşmaya yarına kadar ara verilmesini talep etti. Talebe dair ara karar oluşturan mahkeme, 13 Ekim’de Kozan’a “makul süre” uyarısında bulunduğunu ileri sürerek ayrıca iki gün içinde bitireceklerine dair daha önce karar verdiklerini ve bitirmesini istedi. Kozan, pek çok dosyanın bu dosya ile birleştiğini, iddianame ve mütalaanın toplamda 8 bin sayfası bulunduğunu hatırlatarak, tepki göstererek, “Her gün burada akşama kadar savunma yapıyoruz ancak hala yetiştiremiyoruz. Buna rağmen savunmamızı engelliyorsunuz” diyerek, tepki gösterdi.
‘Savunmayı kısıtlamak işkencedir’
Söz alan siyasetçi Ayla Akat Ata da mahkemenin kararına tepki gösterdi. Ata, “Savunmayı kısıtlamak işkencedir. Bunu neden yapıyorsunuz? 38 ağırlaştırılmış müebbetten yargılanan arkadaşlarımız var. Sadece benimle ilgili 149 fezleke var. Siz burada bize işkence ediyorsunuz. Şu anda bir gün için böyle söz kullanmamız bile doğru değil. Süreci bu duruma getiren sizsiniz! Sözümüzü söyleyemeyecek noktaya getirmeniz doğru değil” ifadelerini kullandı.
Tekrar söz alan Kozan, mahkemenin binlerce klasörlük dosyaya rağmen kendilerine 2 günü çok gördüğünü ifade etti. Kozan, “Bu kadar birleşen dosyamız olmasına rağmen bir gün daha yapmamızı engelliyorsunuz. Şu anda sizinle pazarlık yapıyoruz farkında mısınız?” diye sorarak, tepki gösterdi.
Mahkeme, talebe dair bir değerlendirme yapmadan duruşmayı yarın saat 10.00’a kadar erteledi.
ANKARA