Yargıtay Başkanı İsmet Ocakçıoğlu’nun adli yıl açılış konuşmasını hem televizyonda seyrettim hem de gazetelerde okudum. Okumaz olaydım!
Bakın yüksek hakim, bence zatı-ı âliniz yanlış meslek seçmişsiniz. Siz bir müsteşar, bir polis şefi ya da Türkiye’ye uygun bir yüksek asker olmalı idiniz.
Haydi diyelim ki siz çocukken meslek seçecek durumda değildiniz. İslam’da bir kural vardır. “Her çocuk Müslümandır” denir. Ayağınız kayıp kazara hukukçu oldunuz. Peki ya diğer yüksek hakimlerimiz? Zat-ı âlinizi kendilerine nasıl başkan seçtiler? Yazık olmuş.
Sayın yüksek yargıç, gazetelerde resminiz çıktı. Cüppenizin kırmızı yakası üzerinde dört şerit sarı defne dalı var ki, ben o dört şeritle sizi dört yıldızlı generale benzettim.
Tahmin ediyorum, Süleyman Demirel ve yanındakiler de bu hisle istemeyerek kerhen sizi alkışlıyorlardı.
Sayın Ocakçıoğlu, SHP’nin ortaya koyduğu yargı reformu tasarısını bir MİT ajanı gibi yerdiniz ve şöyle konuştunuz: “Bu tasarı ile getirilmek istenen yeni düzenlemeyi, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü koruma açısından kaygı ile karşılıyorum.” Diğer sözleriniz de benzer şeylerdi, hepsini yazmaya lüzum yok.
Sayın Ocakçıoğlu, demek istiyorsunuz ki:
“Türkiye dünya kurallarına uygun olarak demokrasi ve insan haklarını kabul edemez. Türk resmi idaresi zorba bir idaredir. Yumruğu altında tuttuğu insanları ancak yumruk ile elinde tutabilir. Eğer Türkiye demokrat olursa, 20 milyon Kürt vatandaşı da demokrasi ve insan haklarını isteyeceklerdir. Bu da verilemez. Eğer Kürtlere bu hakları verirsek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ortadan kalkacaktır.”
Hey koca Ocakçıoğlu, ocağın sönmesin. Niye ocağın sönmesin diyorum, bilmiyor musun? Çocukların ve torunların varsa, sana çekmesinler insan haklarına riayetkâr olsunlar. İnşallah baba tarafına, sana değil de, dayılarına çekerler.
Yüksek sıfatınıza gelince, o şimdi İslam aleminin büyükleri İmam-ı Şafii, İmam-ı Azam, İmam-ı Yusuf, Ak Şemseddin, Molla Gorani ve Zembilli Ali Efendi ve yüksek demiyoruz da kimlere yüksek diyoruz ya rabbi.
Hakiki İslam ve tüm dünya yüksek hakimlerinden özür dilerim.
——————
20 Eylül 1992