Askeri eğitilip NATO gölgesine sokulan Azerbaycan ordusunu artık Ankara ve TSK yönetiyor. Carl von Clausewitz’in ‘Savaş politikanın başka araçlarla devamıdır’ belirlemesinde olduğu gibi politikalarını Karabağ’da, Rojava’da yeni cepheler açarak sürdürüyorlar
Mehmet Ali Çelebi
Napolyon savaşlarına ve Waterloo Savaşı’na katılan Carl von Clausewitz’in “Savaş politikanın başka araçlarla devamıdır” belirlemesinde olduğu gibi yayılma hevesi olan ülkeler politikalarını Karabağ’da, Rojava’da yeni cepheler açarak sürdürüyor.
Yeni jeopolitik güç dengeleri oluşturmak için Dağlık Karabağ’da (Artsakh) 19-20 Eylül 2023 saldırıları ile bir hamle yapıldı. Stepanakert, Martuni, Martakert, İvanyan, Askeran gibi kentler Ermenilerden arındırıldı. 100 bini aşkın kişi tehcir edilirken son Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan, eski Cumhurbaşkanı Bako Sahakyan, eski Cumhurbaşkanı Arkadi Ghukasyan, Meclis Başkanı Davit Ishkhanyan ve bazı bakanlar gözaltına alındı. Dağlık Karabağ, Syunik-Zengezur’un ardından Kuzey ve Doğu Suriye hedefe kondu, bombalandı. Neden peş peşe oldu bütün bunlar?
Arka planına bakarsak Lozan Antlaşması’nın 100. yılında ve Cumhuriyet’in 100. yılında toprakları Suriye’de, Musul’da, Kerkük’te genişletme ihtirası ve hazırlıkları vardı. Bunlar gerçekleşmeyince Cumhuriyet’in ikinci 100 yılına girilirken Güney Kafkasya’da Kızıl Elma-Turancılık hikayesi yazmak, bu da 2024 yerel seçimlerinin propaganda merkezine oturtmak için başkent Stepanakert ve Ermenistan’ın Aras Nehri ve İran sınırındaki toprakları Syunik eyaleti (Zengezur) hedef tahtası yapıldı. Zaten Dağlık Karabağ’ın orta direği denebilecek Laçin Koridoru 2020’de düşünce bölge olası sarsıntılara karşı dirençsiz kalmıştı.
Bir yandan Turancılık güdüsüyle sınırları birleştirme rüyası vardı. Diğer yandan Çin’in daha az günde daha az maliyetle ticaret için Eylül 2013’ten beri planlayıp finanse ettiği çok uluslu İpekyolu Orta Koridor Projesi’nin halkaları vardı. Halka olarak Türkiye; Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu, Avrasya Tüp Geçit/Marmaray, 3. Boğaz Köprüsü, İstanbul Havalimanı, Çanakkale Boğazı Köprüsü açmış, Edirne-Kars Hızlı Tren Hattı, 3 Katlı Tüp Geçit Projesi üstündeydi. (Türkiye ile Irak hükümeti 2016’dan beri görüştüğü Basra Faw (Fav) Limanı’nı Ovaköy’den Mersin Limanı ve İstanbul üstünden Avrupa’ya bağlayacak tren yolu projesini de 3 Ekim 2023’te başlattı) Azerbaycan da Syunik sınırına kadar demir yolu ve kara yolu imalatlarında sona gelmişti. BTC’den ve TANAP’tan daha kısa olacak Hazar Denizi-Türkiye arası yeni petrol ve doğal gaz hatları, Irak ve Suriye üstünden petrol ve doğal gaz hatları planlanıyordu.
Bu projelerin hayata geçmesi için Ermeni ve Kürt dinamiklerinin göçertme, şiddet vb. yöntemlerle baskılanmasında devletler ortaklaşacak, insan hakları ihlalleri görmezden gelinecekti.
Zap, Metîna ve Avaşîn’e yönelik KDP destekli hava saldırıları Nisan 2022’den beri bu nedenle bitirilmiyor, kalıcı üsler kuruluyordu. Açılacak enerji hatları ve tren yolları üstünde tam denetim ve seyir güvencesi planlanıyordu.
5 Ekim 2023’te Kuzey ve Doğu Suriye’ye (Rojava) yönelik Türkiye hava-kara saldırıları da bahaneler başka olsa da esas sebeplerden biri söz konusu hatların ve mal ve para akışının, Doğu Akdeniz enerji pastasının güvenceye alınmasıydı. Konjonktür yakalanmışken Kürtlerin kol kanadının bağlanıp projelerin hızlandırılması amaçlanmıştı.
Tarihsel öfke, iktidar sürdürme, çok uluslu projeleri gerçekleştirme adına ordusunu NATO deneyimi olan Türkiye’de eğiten Azerbaycan, Eylül 2020 II. Dağlık Karabağ Savaşı’nda bölgenin anahtarı Laçin Koridoru ve Laçin’in kuzeydoğusundaki Şuşa’yı ele geçirmişti. Bu hat hem Ermenistan’ın Goris kentine bakıyor hem Ermenistan’daki Syunik-Zengezur Koridoru’nun kontrolünde stratejik önemdeydi. Karabağ (Artsakhi Hanrapetutyun) jeopolitiğinin kontrolü, başkent Stepanakert (Hankendi), Stepanakert’in kuzeydoğusundaki Hocalı (İvanyan) ve Stepanakert’in doğusundaki Martuni’yi (Hocavend) besleyen ekonomi-askeri yolların denetimi açısından da Laçin Koridoru-Şuşa anahtarını elde tutmak hayatiydi. Stratejik ağırlık nedeniyle AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Şuşa’da 15 Haziran 2021’de iki ülkenin birbirlerinin egemenliği, toprak bütünlüğü, sınırlarının dokunulmazlığı için ortak çalışacağını içeren Şuşa Beyannamesi’ni imzalamıştı.
Petrol ve doğal gaz karşılığı donatılan Azerbaycan ordusu 19 Eylül 2023’te “Anti-terör Operasyonu” adıyla saldırıya geçti. Rusya’nın izlemesi, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın asker göndermemesi Karabağ güçlerinin 20 Eylül’de beyaz bayrak çekip ateşkesi kabul etmesinde belirleyici oldu. Birkaç gün içinde 100 bini aşkın Ermeni yerinden edilirken BM, BM’ye bağlı Adalet Divanı, UCM, AB, BMGK üyeleri ve bölgesel güçler izledi. Burada ana hatlarıyla denklemdeki bazı ülkeleri vizöre alabiliriz.
Bakü’yü Ankara yönetiyor
Dağlık Karabağ’ın tamamını ele geçiren Azerbaycan’a mercek tutalım. Azerbaycan’da artık kimin nereyi yöneteceğine, hangi ülkeye karşı ne oranda askeri-politik manevralar yapılacağına Türkiye karar verici pozisyonda. Çünkü eli tetik tutanları, yani Azeri ordusunu artık Ankara ve TSK yönetiyor.
Türkiye ve Azerbaycan, 11 Ağustos 1992’de Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması, 10 Haziran 1996’da askeri alanda Eğitim-Teknik İşbirliği Anlaşması imzalamış, Türkiye’den giden subaylar Azeri ordusunu eğitmiş, Ankara’ya getirilen on binlerce subay Ankara-NATO tedrisatından geçirilmişti. 1996 sonrası Türkiye, Azerbaycan ordusunun ihtiyaçlarını karşılamak için ücretsiz yardıma da başlamıştı.
Tovuz çatışmalarının olduğu temmuz ayının sonunda yani II. Dağlık Karabağ Savaşı’nın arifesinde Türkiye-Azeri ordusu ortak tatbikatı yapıldı, Türkiye tatbikat bahanesiyle kara ve hava gücü sevk etti.
2020-2023 arasında Baykar tarafından Çorlu Akıncı Eğitim ve Test Merkezi’nde Azeri subaylara Bayraktar TB2 SİHA eğitimi verildi. Mart 2021’de Azerbaycan’da Bayraktar TB2 tipi SİHA’lar için üs açıldı. Ankara, Azerbaycan’ın NATO ile işbirliğini geliştirme için yollar da açıyordu. NATO da karşılık olarak Azerbaycan birliklerini Kosova (KFOR bünyesine) ve Afganistan’a (ISAF bünyesine) göndermişti.
Tabii sonuç Türkiye ve Azerbaycan’da askeri bütçe şişerken gelir dağılımı uçurumu, işsizlik, enflasyon, kira ödeyemez duruma gelenlerin, okul masraflarını karşılayamaz hale gelenlerin sayısı katlanacak.
ABD ve Rusya’nın pozisyonu
ABD’nin ve AB… ABD ve AB’nin gözleri Hazar-Azeri petrol ve doğal gazda olduğu, görüşmeler yaptıkları için Karabağ’da oldubittiye, insan hakları ihlallerine, kan akmasına, tehcire göz kapattılar. ABD, Cenevre Sözleşmeleri, UCM Roma Statüsü’nün maddeleri ortadayken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Irak ve Suriye’deki duruma işaret edip “Bütün altyapı, üstyapı tesisleri, enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekûn meşru hedefidir” (AA/4 10.2023) açıklaması sonrası ABD, 5 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye hava sahasını SİHA’lara, 6 Ekim’i 7 Ekim’e bağlayan gece savaş uçaklarına açtı. Türkiye’nin güncel kartı İsveç’in NATO üyeliğini tatilden dönen Meclis’te oylatmaktı. ABD; İsveç kartı ve Rojava dinamiklerini KDP çizgisine çekme beklentisiyle hastaneler, buğday depoları, fabrikalar, elektrik santralleri, petrol tesisleri bombalanırken izledi.
Kırım, Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya’da Ruslar yaşadığını söyleyerek ordu gönderip bu bölgelerde ilhak kararnamesi imzalayan, asker gönderip Ocak 2022’deki Kazakistan halk ayaklanmasını bastıran Rusya Başkanı Vladimir Putin’in de konu Karabağ Ermenilerine saldırı ve tehcir olunca izlemesi dikkat çekiciydi.
Paşinyan’ın Robert Koçaryan etrafındaki oligarşik gruba yönelmesinden, UCM üyeliği kararı vermesinden, ABD birliğini tatbikat için ağırlamasından, Ukrayna’ya destek görüntüsü vermesinden rahatsızdı. Bu minvalde Putin, Türkiye ile ilişkileri bozulmasın, Paşinyan düşsün diye “Azerbaycan’ın iç işleri” yönlü açıklamalar yapıyordu.
Rusya, Ekim 2023’te Fırat’ın doğusunda Til Rifat-Minbic alanına Türkiye’nin hava ve obüs saldırılarına da izin verdi. Rusya, Ukrayna Savaşı gerekçesiyle İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı’ndan NATO savaş gemilerinin geçişini önlemek; Türkiye’yi ambargolar karşısında soluk borusu yapmak ve NATO sokaklarında cam kırıcı olarak değerlendirmek, Trakya’da gaz dağıtım merkezi oluşturmak isterken Türkiye’yi karşısına almama güdüsü vardı.
Ancak artık alışıldığı gibi Rusya, Güney Kafkasya’da krizler çıkınca Ermenistan ve Azerbaycan liderleriyle Moskova’da üçlü toplantı yapıp istediğini dikte edemez. Çünkü Karabağ kaybedilince ve ateş Zengezur’a dayanınca İran ağırlığını koydu. Artık Güney Kafkasya’da süreçlere, zirvelere İran da dahil olacak. Ukrayna’da ateşe saplanan Rusya’ya karşı Suriye’de de İran etkisi artıyor.
İran belirleyici oluyor
İran için Zengezur kırmızı çizgi. İran, Türkiye’nin göz koyduğu Duhok-Şengal-Derazor hattındaki petroller üzerinden tasarruf yapmasına da karşı. Suriye’de olası Türkiye-İsrail ittifakına karşı. Türkiye’nin NATO’yu arkalayıp hem Azerbaycan üstünden hem Suriye-Irak üstünden kendisini çevreleyip kendisini Saddam Hüseyin Irak’ına çevirme endişesi taşıyor. İran ticaret rotalarında sapma ve kırılma istemiyor. Basra Körfezi’ndeki Bender Abbas’tan Hazar Denizi, Moskova ve St. Petersburg’a uzanacak Kuzey-Güney Koridoru-Demir Yolu Projesi’ne ağırlık veriyor. Türkiye ve Azerbaycan, Zengezur’u koparmak, koparamazsa giriş-çıkış kontrolü isterken Tahran, eğer Bir Kuşak Bir Yol’un (OBOR) Orta Koridoru geçecekse İran üzerinden geçip İstanbul’a bağlansın istiyor.
İran, II. Karabağ Savaşı ve sonrasında Laçin’e giren Azerbaycan-Türkiye ittifakına namlularını gösterip frenlemiş ve Zengezur’a ilerlemesini önlemişti. Aras Nehri boyunca uzanacak Zengezur’u koparırlarsa İran-Ermenistan bağlantısı kesilecekti. NATO, kolay şekilde İran sınırının kuzeyinden sevkiyatlar yapabilecekti. Türkiye üstünden gelen ticaret TIR’larının İran üzerinden geçerken bıraktığı gelirden olacaktı. Azerbaycan’dan petrol alıp karşılığında Nahçıvan’a yakıt verip kazanç sağlayan İran, Zengezur koparsa Azerbaycan-Nahçıvan ekonomik yolundaki gelirden olacaktı.
Zengezur koparılırsa Asya’da Turancılık girdabının büyüyeceği, Azerbaycan’ın Türkiye, SMO grupları ve İsrail üzerinden askeri-siyasi kabiliyetinin katlanacağı; etkisi artan NATO üyesi Türkiye koçbaşı yapılıp İran’a operasyon çekileceği; gidişatın Kuzey İran’daki Doğu Azerbaycan Eyaleti ve Batı Azerbaycan Eyaleti’nin kendisinden koparılmasına evrileceği endişesi katmerleşmiş durumda.
Bu nedenle 78. BM Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’ta bulunan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi basın toplantısında üst perdeden uyarı yapma gereği duydu: “Bunlar Azerbaycan ve Ermenistan’ın güçlü komşusu İran’ın ara buluculuğu ile çözülebilir. Öte yandan İran’ın bölgede herhangi bir jeopolitik değişikliği kabul etmeyeceği mesajı her iki ülkeye de iletildi. Onlar da İran’ın görüşüne aykırı hiçbir adım atmayacaklarına dair güvence verdiler.” (Mehr ajansı/21 Eylül 2023)
Velhasıl İran, Basra’yı tren yoluyla St. Petersburg’a; Basra’yı kara-demir-enerji yoluyla Gürcistan üstünden Karadeniz’e, oradan Bulgaristan ve Yunanistan’a bağlamak istiyor. Dolayısıyla Ermenistan, Azerbaycan ve Nahçıvan’ın içinde olduğu krizlerde masada İran da olacak. Nitekim Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Halaf Halafov ve Ermenistan Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan’ın 3-4 Ekim 2023’te Tahran’da Dışişleri Bakanı’yla, Cumhurbaşkanı Reisi ile görüşmeleri İran’ın belirleyici olacağını gösterdi. Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın X’ten yaptığı “Kafkasya krizinin bu bölgedeki ülkelerin ve komşuların katılımıyla (3+3 çerçevesi) çözülebileceğini vurguladım” paylaşımı da yeni rolleri yansıttı. Yani bu Rusya’nın tek başına hegemon olma gücünü kaybettiğinin, İran’ın da elini masaya koyduğunun özetiydi.
Aksa Fırtınası ve Demir Kılıçlar
Hamas’ın 7 Ekim 2023 sabaha karşı Aksa Tufanı adıyla saldırı dalgası başlatıp İsrail’i roket yağmuruna tutması, İsrail’in Gazze’ye yönelik Demir Kılıçlar Operasyonu başlatması da saflaşmaları etkileyecek. İlk anda 5 bin roketin atıldığı saldırı dalgası da İran etkisini gösterdi. Uzun hazırlık gerektiren, ciddi istihbarat ve dron teknolojisi gerektiren bir hamleydi Aksa Fırtınası. Öncesi Hamas, Lübnan Hizbullahı üstünden İran ile silah ilişkisi kuruyor, dron ve roket teknolojisi geliştiriyordu. İran lojistik, mühimmat, silah dron teknolojileri güvencesi vermese başlatmayacak, klasik vur-bekle eylemleriyle yetinecekti. İran’ın yoksulluk artarken silahlanmayı, asker-polis devletini sürdürmesi, iç siyaseti dizayn etmesi ve dış operasyonları yürütebilmesinde Filistin-Kudüs başlığı başta gelen motivasyon kaynağıydı.
Hamas saldırıda İran’a ve İran’a yaslanmış Lübnan Hizbullahı’na güvenmişti. İran ve silah sağladığı Hamas; İsrail’in Türkiye, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Mısır gibi ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmasına karşıydı.
İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney ve İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi, 20-22 Haziran 2023’te Tahran’da Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ve beraberindeki heyeti ayrı ayrı ağırlamışlardı.
Bağlarsak enerji ve koridor denklemlerinde etkili Kürt dinamikleri, etkili Ermeni dinamikleri istenmiyor. Oysaki koridorların selameti, sağlıklı uluslararası ekonomik ilişkiler, gelir dağılımında adaletle herkesin rahat uyuyabilmesi halklar arası barıştan geçiyor. Dönem ülkeler yeni saflaşmalar peşindeyken devlet dışı aktörlerin daha çok dikkat etmesini, halkların ortak hareket etmesini elzem kılıyor. Şunu da eklemek gerekir: Dağlık Karabağ, Rojava, Aksa Fırtınası-Demir Kılıçlar peşpeşe gelirken, siyasi partilerin Ermeniler ve Kürtlere yapılanları, insan hakları ihlallerini görmezden gelip sadece Filistin için açıklamalar yapıp ses yükseltmesi milyonları etkileyen hayati meselelerde resmi zihinsel tortularını tam olarak atamadıklarını çarpıcı olarak gösterdi.