Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik günlerdir saldırılar, bombardımanlar sürmesine rağmen muhalefet ve birçok kesim tek bir açıklama bile yapılmazken, İsrail’in Filistin saldırıları sonrasında tüm kesimler bir anda barışsever açıklamaları, tepki açıklamaları yaptı, Kürde başka Filistin’e başka diyerek, ‘ikiyüzlülüğü’ oynadılar
Ortadoğu coğrafyası yıllardır kan ağlıyor. Ölümün, katliamın, acının, sürgünün, kaybetmenin olmadığı bir gün yaşanmıyor. Bir yanda iktidarlar, bir yanda egemen güçler bir yanda ise mazlum halklar. Bir yandan kaçan güçler, bir yanda direnen güçler. DAİŞ’le kan gülüne çevrilen topraklarda egemenler, iktidarlar, askeri güçler kaçarken, diğer yanda ise DAİŞ’e direnen güçler çıktı. Yıkımı değil inşayı, ölümü değil yaşamayı, kaçmayı değil direnmeyi tercih edenler, DAİŞ’e karşı direnip, yenilgiye uğrattı. Dünyanın isminden bile korktuğu DAİŞ’in kadınların, gençlerin direnişiyle yenildiği Kobanê ve Kuzey ve Doğu Suriye coğrafyası yine ağır saldırılar altında. 2014’te, 2015’te DAİŞ ile ‘iyi komşuluk ilişkileri’ kuran ve tek bomba atmayan Ankara, bugün bir kez daha Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan halkların başına bomba yağdırıyor. Türkiye Rojava’ya bomba yağdırırken, aynı anda İsrail de Hamas’ın DAİŞ’i andıran sivil katliamı sonrası Filistin’de sivilleri bombalıyor.
Kürtler olunca
Türkiye’nin 4 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik başlattığı saldıralar, bombardımanlar sürerken, Filistin-İsrail arasında da benzer saldırı ve bombardıman haberleri düştü. Kobanê, Qamişlo, Dêrik, Hesekê ve daha birçok kente binlerce bomba atılırken, İsrail de Hamas’ın saldırılarına karşı Filistinliler üzerine binlerce bomba yağdırdı. DAİŞ’ten kaçan değil, DAİŞ’i yenen güçler ve Kürt bölgeleri Türkiye için hiçbir tehdit oluşturmazken, okullar, hastaneler, su depoları, yollar, köprüler, barajlar, elektrik santralleri, sivil alanlar, tarla, bahçe, sivil yerleşim yerleri savaş uçakları ve Silahlı İnsansız Hava Araçları’yla (SİHA) bombalanıyor. Bu kadar ağır saldırılara maruz kalmasına rağmen muhalefetten, İslamcılardan, bazı “sol” cenahtan tek bir açıklama gelmezken, Hamas’ın birçok yerde DAİŞ’i andıran sivil katliamını görmezden iktidarı, muhalefeti, İslamcısı, kimi solcusu peş peşe destek açıklamaları yaptı. Filistin halkının yanında, işgale ve sömürgeciliğe karşı olduğunu açıklayanlar, Kürtler söz konusu olduğunda üç maymunu oynadı, deve kuşu misali kafasını kuma gömenler oldu.
Gazetecilik oyunu
Aynı ikiyüzlülük gazetelerde, ajanslarda da görüldü. Günlerce yağan bombalara rağmen birkaç gazete dışında tek haber geçmeyenler, Hamas olduğunda tüm manşetler açıldı. Hamas’ı son dakika veren TV’ler, Kürtlerin üzerine bombalar yağdırılırken, “terörle mücadele” diye iktidar yetkililerinin açıklamalarını veriyordu. İsrail’de Haaretz Gazetesi “Savaşın sorumlusu Netanyahu’dur” manşeti atarken, Türkiye’de birkaç gazetenin dışında hiçbir gazete Kürtlere yönelik yapılan saldırılar için tek satır bile yazmadı. Yazanlar da “OH olsun” diye yazdı.
Her yere saldırı
Ankara’da 1 Ekim 2023’te bombalı bir saldırı yapıldı. Saldırıdan çok kısa bir süre sonra HPG yaptığı açıklamayla saldırıyı üstlendi. Ancak 4 Ekim’de Dışişleri Hakan Fidan yaptığı açıklamada saldırıyı HPG üstlenmesine rağmen Kuzey ve Doğu Suriye’yi tehdit etti. Fidan, sivil altyapıyı hedef alacaklarını söyledi; tıpkı İsrail Savunma Bakanı gibi. İki bakanın açıklamaları nerdeyse tek elden çıkma gibiydi. 5 Ekim’de ise Kuzey ve Doğu Suriye’de okullar, hastaneler, su depoları, yollar, köprüler, barajlar, elektrik santralleri, sivil alanlar, tarla, bahçe, sivil yerleşim yerleri savaş uçakları ve SİHA bombalanmaya başlandı. Bombalamalar sonucunda 100 yakın kişi yaşamını yitirdi, onlarca kişi yaralandı, neredeyse tüm altyapı tahrip edildi.
Sus pus kesilmek
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları sürerken, 7 Ekim 2023 sabahı saat 06.30 sıralarında Hamas, İsrail’in güneyindeki yerleşim yerlerine geniş çaplı saldırı başlattı. Hamas’ın “Aksa Tufanı Operasyonu” diye duyurduğu saldırılarda ilk dakikalarda 5 bin civarında roketle İsrail’in güneyindeki şehirler vuruldu. Hamas’ın saldırılarında yüzlerce sivilin yaşamını yitirdiği açıklanırken, birden tüm dünya DAİŞ’ten kalma görüntüleri canlı yayınlarda izledi. Sivillerin katledildiği, cenazelerin teşhir edildiği saldırılar büyük tepkiler toplasa da bir anda tüm kesimler Hamas’ın arkasında hizalandı, destek açıklamaları yaptı. Konu Kuzey ve Doğu Suriye olunca da tüm bu kesimler sus pus kesildi.
Ölüye saygısızlık
Öyle ki Hamas üyeleri öldürmede kadın, çocuk, savaş masumu ayırımı yapmadan can aldı, esir aldıkları kadınları sokakta dolaştırdı, dövme sanatı nakışçısı Shani Louk adındaki genç kadının ölü bedenini sokakta sergiledi. Tıpkı Türkiye’de 2015’te Varto’da Kevser’in (Ekin Wan) bedenine yapılanlar gibi.
Kürt hariç…
Duvarlar yıkıldı, perdeler indi, dünya değişti, gözler açıldı, yürekler karardı… Sahi ne oldu, ne oluyor? Bugün Kuzey ve Doğu Suriye-Türkiye ile Filistin-İsrail arasında yaşadığımız “seyirci” ruh halimizin tezahürünü ortaya koyuyor. Ona başka buna başka, sana başka bana başka… Kuzey ve Doğu Suriye’ye başka Filistin’e başka, Kürde başka Filistinliye başka.
Yok farkları birbirlerinden
Ne oldu? 4 Ekim’de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan kameraların karşısında canlı yayında Kuzey ve Doğu Suriye için tüm alt-üstyapı, petrol kuyuları, elektrik santralleri hedeflerinde olduğunu açıkladı. Çok değil 5 gün sonra İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Gazze Şeridi’ne tam abluka uygulayacaklarını ve bölgeye elektrik, su, yiyecek ve yakıt sağlanmayacağını söyledi. Açıklamalar nerdeyse birbirinin kopyası. Oysa Fidan’a tek söz söylemeyen muhalefet, Kemalistler, İslamcılar, kimi solcular, İsrailli Bakan’a saydırmadıklarını bırakmadı.
Kanlı eller…
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’deki zulmüne ilişkin zamanında şunları söylerken: “Kanlı ellerinizle tarih yazıyorsunuz. İsrail hukuk tanımazlığını bir kez daha göstermiştir. Bunlar beş yaşındaki, altı yaşındaki yavruları öldürecek kadar katil. Kadınları yerde süründürecek kadar katil.” İsimlerin ve bölgelerin isimleri değişse… Bölgede Kürtlere yapılanlar akla gelir ama ne yazık ki Kürtler olduğunda durum değişiyor.
Yıllardır Filistin halkına yaşatılmadık acı bırakmayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bölgenin “temizlenmesi” talimatı verdiğini ve son saatlere kadar “operasyonun” sürdüğünü belirtti. İsrail Başbakanı, “düşmana karşı eşi görülmemiş bir güçle savaşma” talimatı verdiğini kaydetti. Bu arada İsrail’in taş üstünde taş bırakmama vurgusu da MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Kürt şehirlerinin yerle bir edildiği saldırının işaret fişeği sözleri idi.
İki farklı muhalefet
İsrail Komünist Partisi ve İsrail’de birçok muhalefet partisi, Hamas saldırılarının sorumlusunun iktidar olduğunu belirterek, “savaşa hayır” açıklamaları yaptı. Türkiye’de ise durum muhalefet açısından içler acısı. Muhalefette bulunan CHP, İyi Parti, Saadet, Gelecek, Demokrat ve daha birçok parti Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara, bombardımanlara dair tek söz söylemedi, dahası iktidarın arkasına hizalandılar. Aynı muhalefet, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ise “savaşa hayır”, “bölgenin barışa ihtiyacı var” diye çağrılar yaparak, İsrail’e tepki gösterdi. İsrail Komünist Partisi’nin işgale karşı açıklamalarını alkışlayan ‘sol’, Ankara’nın Rojava’ya yönelik saldırlarına dair tek açıklama yapamadı.
Barzaniler
Bir de Kürtlerin cephesinde bazı cenahlar var: Barzani ailesi ve HÜDA-PAR. Yıllardır Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar yapılıyor, Efrîn, Girê Spî, Serêkaniyê çetelerle ele geçirilip Kürtler sürülürken, 5 Ekim’de Kobanê, Qamişlo, Hesekê, Dêrik ve onlarca yer bombalanıp, altyapı yok edilirken, Barzani ailesinden tek açıklama gelmedi. Rojava’nın sivil altyapısını yok edeceğini söyleyen Fidan ile kucaklaşıyordu. AKP’nin yeniden sahaya sürdüğü HÜDA-PAR ise Rojava’ya bomba yaparken Filistin’i selamlıyor, Ankara’nın bombalarını savunuyordu!
Dünya hali başka
Tüm bunlar yaşanırken, ayrımcılık, ikiyüzlülük, çifte standart, üç maymunluk bu kadar ayyuka çıkmışken, dünyanın da sessizliği dikkat çekti. Dünyayı DAİŞ belasından kurtaranlar, bugün özgürce yaşamak istedikleri Kuzey ve Doğu Suriye her gün bombalanırken, dünyadan ve devletlerden de tek sek çıkmıyor.
HABER MERKEZİ