Gever Rubarişin Deresi üzerine 45 MW gücünde elektrik barajı ve HES’in inşa edileceği duyuruldu. Kurdistan’da barajlar bentler ardına hapsedilip, bir silah olarak kullanılıyor
Colemêrg’in (Hakkari) Gever (Yüksekova) ilçesi sınırları içinden geçen Rubarişin Deresi üzerinde 45 MW kurulu gücünde Rubarişin Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) kurulmak isteniyor. Proje kapsamında ayrıca kırma-eleme-yıkama tesisi ve hazır beton santrali kurulması da kurulacak. Kırma-Eleme-Yıkama Tesisi’nde işlenecek malzeme miktarı ise 400.000 ton/yıl olacak. Botan bölgesinde tüm su varlığı baraj ve HES’lerle doğadan ve halktan çalınıp kontrol altına alınması güvenlik nedenine bağlanırken, diğer yandan şirketlere bir yağma alanı yaratılmaya devam ediliyor.
Su yatağından çalınacak
Rubarişin çayı üzerinde temelden 57.00 m yükseklikte silindirle sıkıştırılmış beton (SSB) baraj ile toplanacak sular su alma yapısı ile 5.60 metre çapında yaklaşık 265.00 metre uzunluğunda çelik kaplı tünele alınacak. Tünel bitiminden sonra tranzisyon ile çap 5.10 metreye düşürülecek ve bir vana odası tesis edilerek, yaklaşık 131.25 metre uzunluğunda ve 5.10 metre çapında cebri boruyla 995.00 metre kuyruksuyu kotunda yer alan santral binasına aktarılacak. Santral binasında enerjisi alındıktan sonra su yatağa tekrar bırakılırken, taşıma uzunluğu kadar dere yatağı kurutulacak.
Güvenlik barajı
Ceylan Grup şirketlerinden Ceykan Enerji A.Ş. daha önce Dilimli Barajı’nı inşa eden şirket ayrıca Şemdinli Baraj inşaatını sürdürüyor. İktidarın kendi açıklamaları ile özellikle Botan bölgesinde Colemêrg (Hakkari) ve Şirnex’te (Şırnak) projelendirilen ve imalatlarına başlanan HES’ler güvenlik gerekçesi ile yapıldığı belirtilmektedir. İnşa edilmek istenen Rubarişin Barajı’ndan şirket nemalanırken, barajın işlevi ‘güvenlik’ amacına hizmet ederek, suyun Kürt halkı üzerinde bir silah olarak kullanılacağı belirtiliyor.
Su zengini Kurdistan’da halk susuz
GAP bölgesi olarak nitelenen Kürt coğrafyasında yapılan devasa barajlardaki sulara rağmen çiftçiler kuru tarım yapmaya itiliyor. Riha (Urfa), Mêrdîn, Amed ve Êlih’te (Batman) yaşanan kuraklık ve susuzluk nedeniyle ürün rekoltesinde kayıplar yüzde 90’lara ulaşırken, susuz tarım yapan ya da yapmak zorunda bırakılan çiftçiler, tarlalarındaki ürünleri toplama gereği bile duymuyorlar. Bölgede devasa büyüklükteki barajlar inşa edilirken milyonlarca dekar tarım arazisinin sulanacağını iddia eden iktidar, su birlikleri üzerinden istedikleri bölgeye su verirken, yüzbinlerce dekar alana sular ulaştırılmıyor. Bu uygulamayla Kürt halkının kırsal alanı boşaltması amaçlanırken, boşalan alanlar baraj, güneş santralleri, petrol ve kaya gazı sondaj ve üretimlerine bağlanıyor.
Tüm bölgede kuraklık
Riha, Amed, Mêrdîn ve Êlih illeri yanında Dîlok (Antep) ve Mereş’te (Maraş) giderek artan bir kuraklık yaşanıyor. Bölgede yüzde 70’lere varan yağış azlığı artarak devam ederken, diğer taraftan Çewlîg (Bingöl), Bedlîs (Bitlis), Sêrt (Siirt), Colomerg, Mûş, Wan ve Şirnex illerinde ise kuraklık tablosu derinleşirken, Cilo Dağları’ndaki buzulllarda ortaya çıkan hızlı erime gelecek yıllarda kuraklığın giderek artacağını ve yerleşeceğini gösteriyor. Tüm bu gelişmeler iklim değişimine bağlanırken, bölgesel anlamda kuraklığa neden olan onlarca büyük barajın bu sürece etkisi görmezden geliniyor. Bölgedeki kurulu bulunan barajların enerji ve sulama gerekçesiyle inşa edildiği belirtilmesine karşın asıl amacın suya hakim olup suyu silah olarak kullanmak ve enerji üretmek olduğu bir gerçek.
Sular silah olarak kullanılıyor
Irak Kurdistanı, İran ve Türkiye tarafından kıskaca alınıp susuzluğa mahkum edilme politikaları hızla sürüyor. İran, Silêmanî’yi (Süleymaniye) besleyen Sirvan Nehri’nin akış yönünü değiştirerek barajlar kurarken, Türkiye’de aynı yöntemle ‘sınır aşan’ sular olarak nitelenen Dicle ve Fırat suları üzerine kurduğu devasa barajlarla suyun alt havzaya akışını azaltarak bir baskı aracı olarak kullanıyor. Irak Kurdistanı Zagros Dağları’nda toplanan sularla ihtiyacı olan suyun yaklaşık yarısını yakın zamana kadar karşılarken, İran Sirvan Nehri üzerine inşa ettiği baraj ve en son inşa ettiği Davran Barajı ile birlikte bölgeye akan sular kurak bir dereye dönüştü.
Rojava’ya su şantajı
Suriye’de Rojava özerk bölgesine dönük Türkiye’nin uyguladığı su politikalarıyla Fırat Nehri bir silah ve baskı aracı olarak kullanılıyor. Türkiye, Irak ve Suriye arasında 1987’de imzalanan su antlaşması gereği Fırat suyundan Irak ve Suriye’nin payına düşen saniyede 500 metreküp su bırakması gerekirken, bu yıl sadece 200 metreküp suyu bıraktı. Su kesintisi Kuzey ve Doğu Suriye’nin Fırat kıyılarına yakın bölgelerde özellikle yaz mevsiminde yapılan sulu tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getirdi.
Kürtler yeraltı sularına mahkum
Dicle Nehri üzerinde yapılmış olan Kralkızı Barajı, Dicle Barajı, Ilısu Barajı ve Cizre Barajı bulunmaktadır. Ancak Dicle Nehri’nin kolları olan Batman Çayı’nda 2, Kulp Çayı’nda 4, Botan Çayı’nda 9, Bitlis Çayı’nda 2, Kezer Çayı’nda 1, Habur Çayı’nda 1, Hamam Çayı’nda 1, Hezil Çayı’nda 2, Hilal Deresi’nde 1, Zap Suyu’nda 7, Cemilkatlı Deresi 1, Nehil Çayı’nda 1 olmak üzere toplam 36 adet baraj inşa edilen veya inşaatı süren barajlarla ekosistem yerle bir edilmiştir. Fırat Nehri ve kolları üzerindeki baraj sayısı ise 50’dir. Yani toplam 86 baraja rağmen bölge halkı bundan yararlanamazken yeraltı sularına mahkum edilen Kürt halkı elektrik şirketi DEDAŞ tarafından elektriksiz ve dolayısıyla susuz bırakılmakta.
EKOLOJİ SERVİSİ