Adana’da depremde yıkılan ve 96 kişinin hayatını kaybettiği Alpargün Aparmanı’nda yaşanan ölümlere dair açılan davanın ilk duruşmasına dair konuşan avukat Sergen Nisanoğlu, davanın ‘olası kasıt’tan ‘bilinçli taksirle sorumlu’ya çevrildiğini ve böylece müteahhidin alacağı cezanın düşürüldüğünü söyledi
Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerden etkilenen kentlerden bir olan Adana’da, Hasan Alpargün tarafından inşa edilen Alpargün Apartmanı da yıkıldı. Apartmanda yaşayan 97 kişiden 96’sı hayatını kaybetti.
Ölümler ve yıkımlar yargıya taşınırken, müteahhit Alpargün’ün yargılandığı davanın ilk duruşması, yarın Adana 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Dava avukatlarından Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Sergen Nisanoğlu, iddianamedeki eksiklikler ve davanın önemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Birden fazla kişinin ölümünden sorumlu
Nisanoğlu, “Depremin akabinde başlatılan soruşturmada sanık Hasan Alpargün, depremden sonra çıktığı Kıbrıs’ta yakalandı ve tutuklandı.Tutukluluk süresi davanın açılmasına kadar devam etti. Soruşturma aşamasında bir bilirkişi raporu tanzim edildi. Bu bilirkişi raporu Hasan Alpargün’ün hem müteahhit hem de teknik uygulama sorumlusu olarak sorumluluğuna işaret ediyor. Bundan ötürü bilinçli taksirle, birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermekten Hasan Alpargün hakkında bir dava açıldı” dedi.
Alacağız ceza düşürüldü
Nisanoğlu, “Alpargün, ‘olası kast’ suçlaması ile tutuklandı. ‘Olası kast’, kişinin öngördüğü sonuçları ‘olursa olsun’ diyerek yaptığı sorumluluk biçmidir. Ancak Savcılık, bu zamana kadar soruşturmayı ‘olası kast’ üzerine değerlendirmesine rağmen Alpargün’ün ‘bilinçli taksirle sorumlu olduğu’ kanaatiyle dava açtı. ‘Bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olmaktan’ bir ceza sınırı öngörüyor ancak olası kastta her bir suç bakımından, her vefat eden kişi bakımından ayrı ayrı cezalandırılacaktı. Dolayısıyla alacağı ceza miktarı çok düştü” diye konuştu.
Sorumluluğu bilerek üstüne çekti
Alpargün’ü “Özgüvenli bir müteahhit” olarak tanımlayan Nisanoğlu, Alpargün’ün sorumluluğu kendi üstünde toplamak için büyük bir çaba ve gayret içerisinde olduğunu gözlemlediklerini vurguladı. Alpargün’ün ifadesinde binanın bulunduğu alanın bir dere yatağı olduğunu, buranın inşaata çevrilmesi için çok büyük özen gösterilmesi gerektiğini itiraf ettiğine dikkat çeken Nisanoğlu, “İnşaatın bu derece teknik çalıştırma gerektirdiği tespitlerine rağmen hem fenni mesullüğünü hem de müteahhitliğini üstenmiş olması, diğer sorumluların tartışılmamış olması, kamu görevlilerine yönelik tartışmayı da köreltti. Müteahhitlik veya inşaat sektörü dediğimiz şey çok büyük bir yatırım, üretim alanı. Bu alanın çok fazla paydaşı var. Belediyelerin, denetim firmalarının da buralarda birtakım sorumlulukları var. Çok daha geniş bir ağ üzerinden tartışılması gereken bir sektör. Sadece müteahhit üzerinden değerlendirebileceğimiz bir alan değil. İddianame bu yönüyle de yetersiz” diye konuştu.
İfadesini değiştirdi
Alpargün’ün “kolon kesildi” iddiasını ve savunmasını değerlendiren Nisanoğlu, “Bu kendi dışındaki gelişmelerin yıkıma neden olabileceğine yönelik bir savunma. Bu savunmaya birçok sanık, çok klişe şekilde başvuruyor. Henüz sorgu aşamasında verdiği ifadelerde kolon kesildiğine dair bilgi ve görgüsünün olmadığını ifade eden Alpargün, daha sonra vekilleri aracılığıyla sunmuş olduğu dilekçelerde kolon kesildiği iddialarını ileri sürdü” dedi.
Duyarlılık çağrısı
Alpargün Apartmanı’nda 96 kişinin yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Nisanoğlu, dayanışma çağrısında bulunarak, “Kamuoyu bu dava bakımından ellerinden geleni yaparak sorumluluk almalı, sorumlulara işaret etmeli ve bu tarz katliamların olmasını engellemelidir. Bu bir vatandaşlık sorumluluğudur” diye belirtti.
Haber: Yüsra Batıhan / MA