Marmara bölgesindeki cezaevlerinde Kürtçe mektuplara el konulduğunu, hasta tutukluların tedaviye erişiminin engellendiğini belirten avukat Seda Şaraldı, tecrit uygulamalarının yoğunlaştığını söyledi
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, “2023 yılı Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak Gaspları Raporu”nu İstanbul Barosu Kültür Merkezi’nde açıkladı. “Hapishanelerde tecrit ve hak gasplarına son” pankartıyla yapılan açıklamaya birçok dernek üyesi avukat katıldı. Konuya dair açıklamayı derneğin komisyon üyesi Seda Şaraldı yaptı.
Cezaevlerinin gelinen aşamada hak gasplarına, kötü muameleye ve işkenceye zemin hazırladığı ve tüm bu yaşanan hak gasplarının aklandığı mekanlar olarak gördüklerini belirten Şaraldı, yaptıkları çalışmalarla yaşanan hak ihlallerine karşı duyarlı olmaya, ihlalleri takip edip en aza indirmeyi hedeflediklerini belirtti.
Komisyonun, Marmara Bölgesi’nde bulunan Edirne F Tipi Cezaevi, Tekirdağ 1 ve 2 No’lu F Tipi Cezaevi, Bakırköy Kadın Kaplı Cezaevi, Marmara Kapalı Cezaevi, Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ni ziyaret ederek yaşanan ihlalleri tespit ettiğini aktaran Şaraldı, raporda adı geçen cezaevlerinde tutulan avukatlardan Aytaç Ünsal, Özgür Yılmaz, Süleyman Gökten, Engin Gökoğlu, Oya Aslan, Barkın Timtik, Behiç Aşçı, Selçuk Kozağaçlı ve Aycan Çiçek ile diğer tutuklularla görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirtti.
Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutukluların mektup yasaklarıyla karşılaştığını belirten Şaraldı, tutukluların 3 farklı görüşçü hakkının olduğunu ancak bunun kısıtlandığını dile getirdi. Şaraldı, tutukluların taleplerinin cezaevi idaresi tarafından “keyfi” bir şekilde reddedildiğini aktararak, hükümlülerin vasi atanması taleplerinin “adli sicil kaydı” gerekçesiyle kabul edilmediğini de sözlerine ekledi.
Şaraldı, Edirne Cezaevi’nde haftada 10 saat olan sohbet hakkının 5 saate düşürüldüğünü, hücrelerde bulunan tutuklulara kitap sınırlaması getirildiğini, cezaevinde 14 yıldır tekli hücrede kalan ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü S.K’nin ayağını incitmesinden sonra revire götürüldüğünü ve burada yanlış tedavi uygulanmasından dolayı ayağında ödem ve enfeksiyon oluştuğunu aktardı.
‘Baskın’ aramalar
Şaraldı, Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutukluların deyimiyle “baskın arama” olarak tabir edilen aramaların sıkça yapıldığını, aramalarda dergi ve kitaplara el konulduğunu, yine aramalarda yaşamsal malzemelere el konulduğunu, tutukluların hastaneye götürülürken tek kişilik havasız ringli araçlarla götürüldüğünü ve bu duruma karşı müvekkillerinin yaptığı başvurulara ise idarenin yanıt vermediğini, tutukluların kendi adına posta masrafı ödeyerek göndermeye mecbur bırakıldığını aktardı.
Kandıra 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde aylık rutin aramanın dışında hücrelerde baskın aramaların yapıldığını ifade eden Şaraldı, T.Ö isimli hükümlünün kalça kırığı teşhisi olmasına ve ameliyat edilmesi gerekmesine rağmen şehir hastanesinde “mahkum koğuşu yok” denilerek aylardır ameliyat olamadığını ve yine üyeleri dahil birçok tutuklunun bilgisayarda savunma hazırlama haklarından faydalandırılmadığını söyledi.
Kürtçe mektuplara el konuluyor
Şaraldı, Marmara Cezaevi’nde tutukluların arkadaş görüş haklarının engellendiğini, tutuklulara kitap verilmediğini ve kişi başına sadece 10 kitap hakkının düştüğünü, 10 saat olan haftalık sohbet hakkının 3 saate düşürüldüğünü, destek veya protesto amaçlı açlık grevine girmenin, şarkı-türkü söylemenin, selamlaşmanın disiplin cezalarına neden olduğunu ve son olarak tutukluları istihbarat görevlisi olduğunu belirten kişiler tarafından görüşme yapmak istediğini, bu duruma da cezaevi idaresinin izin verdiğini aktardı.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde sohbet hakkı, atölye etkinlikleri ve görüşçülerin keyfi şekilde engellendiğini ifade eden Şaraldı, tutukluların görüş esnasında birbirleriyle selamlaşmalarına izin verilmediğini, mektupların engellendiğini ve özellikle mektup içerisinde Kürtçe bir ibare bulunmasından sonra mektuba el konulduğunu, tutukluların ulusal kanallara erişiminin engellendiğini, kitap hakkının 2 ayda sadece 7 kitapla sınırlandırıldığını ve muhalif tüm yayınların ise verilmediğini kaydetti.
Ülkede bulunan tüm cezaevlerinde ihlallerin süreklileştiğini kaydeden Şaraldı, özellikle yeni tip tecritle cezaevlerinde yürütülen tecrit uygulamasının daha da yoğunlaştığını kaydetti. Şaraldı, “Daha önce hakkında detaylı bir rapor yayımladığımız Y, S Tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishanelere Marmara bölgesindeki hapishanelerden yoğun şekilde sürgün sevkler yapıldı. Sürgün sevk, tutsağın talebi ve rızası olmaksızın bulunduğu hapishaneden götürülmesidir. Bu sürgün sevkler nedeniyle tutsaklar yargı çevrelerinden ve ailelerinden uzakta bulunan hapishanelere gönderilmektedir. Bu nedenle duruşmalarına yüz yüze değil SEGBİS sistemiyle katılmak zorunda kalmaktadırlar. Ayrıca sürgün sevk sırasında işkenceye maruz kalmaktadırlar” dedi.
Şaraldı raporun sonuç bölümünde yer alan şu çözüm önerilerini aktardı:
“* Y,S Tipi Hapishaneler ve Yüksek Güvenlikli Hapishanelerin açılmasıyla sürgün sevkler, fiziksel işkenceye dönüştürülmüştür. Özellikle Marmara bölgesinde bulunan hapishaneler sürgün sevklerin en çok yaşandığı hapishane olmuştur.
*Sohbet hakkı neredeyse hiçbir hapishanede mevzuata uygun olarak uygulanmamaktadır. Tutukluların ziyaret edilme hakkı ziyaret edebilecek kişiler yönünden – eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile olmak üzere- sınırlandırılmıştır. ‘Arkadaş görüşçüsü’ olarak ifade edilen 3 görüşçü hakkı ise hemen hemen tüm hapishanelerde sınırlandırılmıştır.
*Yayın ve haberleşme hakkına yönelik ciddi ihlal iddiaları bulunmaktadır. Siyasi tutuklu/hükümlüler aralarında Cumhuriyet Gazetesi, Birgün Gazetesi, Evrensel Gazetesi gibi günlük gazetelerin ve bazı televizyon kanallarının da bulunduğu birçok muhalif yayına ulaşmalarında ciddi engellemelerle karşılaşmaktadırlar. Bazı hapishanelerde Halk TV ve Artı TV’nin aynı anda verilemeyeceği şeklinde idari uygulamalar vardır.
*Yaşanan tüm bu ihlallere karşı direnme hakkını kullanan siyasi tutuklulara ağır saldırılar yaşanmakta, bunun sonucunda birçok hapishanede hücre/koğuş yakma vb. direnişler/protesto biçimleri ve buna bağlı yeni ihlaller yaşanmaktadır.
*Hasta tutuklu ve hükümlüler sorunundaki mevcut seyir daha da kötüye gider vaziyette aynen devam etmekte olup, hasta tutuklu ve hükümlüler serbest bırakılmamaktadır. Hasta tutsaklar sorunu bir sağlık sorunu, yaşam hakkı meselesi olarak değil siyasi bir sorun olarak ele alınmaktadır.
*Hastaneye sevkler çok problemlidir. Hastaneye götürülmek için ring aracına alınan tutuklular/hükümlüler ring aracında her biri ring aracı içine tek kişilik yerlere konmaktadırlar. Bu uygulamayı kabul etmeyen tutuklu/hükümlüler hastaneye götürülmemektedir. Öte yandan hastaneye götürülen tutuklu/hükümlüler kelepçe ile doktorun karşısına çıkarılmakta olup, muayene kelepçeli olarak yapılmak istenmektedir.
*Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlülerinin infaz koşulları kabul edilemez durumdadır. Anayasanın eşitlik ilkesine ve imza konan insan hakları sözleşme metinlerine aykırı olan mevcut duruma derhal son verilmeli, anılan hükümlülerin cezalarının infazında hükümlü haklarını ön plana çıkaran insani şartlar hayata geçirilmelidir.
*Tutuklu ve hükümlülerin dışarıya gönderdikleri mektuplarda ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Mektuplar karalanmakta, kaybedilmekte ve birçok kez gönderilmemektedir. Tek zarfta birden fazla mektup gönderilmesi yasaklanmıştır.
*Disiplin cezaları çok yoğun ve sıklıkla uygulanmaktadır. Disiplin cezalarına yapılan itirazlardan da sonuç çıkmamakta, infaz hakimlikleri ve ağır ceza mahkemeleri disiplin cezalarını onaylayan makam haline gelmektedir.
*Hemen tüm hapishanelerde kitap sınırlaması bulunmaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin belli sayının üstünde kitap bulundurmasına izin verilmemektedir.
*Süreli yayımlar ise abone olmadan verilmemektedir, abone olunmak istenildiğinde ise çeşitli engeller çıkarılmaktadır.”
Kaynak: MA