İmralı tecridinin sistematik bir politika haline geldiğini ve tecritle toplumsal muhalefetin üstünün örtülmeye çalışıldığını belirten Partizan ve SMF temsilcileri, tecridin ancak topyekûn bir mücadele hattıyla kırılabileceğini belirtiler
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 31 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecrit devam ediyor. En son 25 Mart 2021’de haber alınabilen PKK Lideri Öcalan’ın, ailesi avukatlarının ilgili kurumlara yaptıkları tüm görüşme başvurular bu zamana dek reddedildi.
Uluslararası komplonun başladığı 9 Ekim 1998 tarihinin yıl dönümünde İstanbul’da yapılan basın toplantısına katılan ve Mezopotamya Ajansı’na konuşan Partizan Temsilcisi Toğay Okay ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Mahir Gürz, tecride dikkat çekerek, tüm toplumsal kesimlere duyarlılık çağrısı yaptı.
‘Tecrit sistematik bir politika haline geldi’
Partizan Temsilcisi Toğay Okay, PKK Lideri Öcalan üzerindeki tecrit politikasını başta Kürt halkı olmak üzere bütün işçi ve emekçilerin mücadelesine karşı yürütülen savaşın devamı olarak nitelendirdi. İmralı’da başlayan tecridin gün geçtikçe derinleştiğine dikkat çeken Okay, “Devlet ne zaman İmralı ile iletişimi kesse, başta Kürt halk olmak üzere bütün demokratik güçlere karşı kapsamlı bir gözaltı ve tutuklama politikalarına başvuruyor. İmralı’da başlayan hak gaspları ve tecrit uygulamaları, devletin sistematik bir politikası haline geldi. Devlet bir taraftan İmralı’da ve diğer cezaevlerinde tecridi derinleştirirken, diğer tarafta emek ve ekoloji alanında sürdürülen direnişleri bastırmaya çalışarak toplumun diğer direniş dinamiklerinden izole ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Toplumsal muhalefetin üstünün örtülmeye çalışılıyor’
AKP-MHP iktidarının, seçimlerden sonra halkta oluşan umutsuzluk ve ümitsizlik halini tecrit politikalarıyla derinleştirmek istediğini vurgulayan Okay, toplumsal muhalefetin üstünün örtülmeye çalışıldığını belirtti. Okay, İmralı tecridiyle birlikte toplumda çok ciddi bir yoksullaşma ve işsizlik olduğuna da işaret etti. Okay, AKP-MHP iktidarının işçi ve emekçi sınıfına, yoğun bir sömürü ve işsizlik dayattığını ifade etti.
Devletin bir direniş dinamiğini, başka bir direniş dinamiğiyle engellemeye çalıştığını kaydeden Okay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize düşen, tecrit politikalarına karşı devrimci, demokrat ve yurtseverler olarak birleşik mücadeleyi güçlendirmektir. Bize bütün bunları yaşatanlara karşı ortak mücadele yürütebilirsek, yan yana durabilirsek, tecridi geriletebiliriz diye düşünüyorum.”
‘Tasfiye amaçlanıyor’
SMF MYK Üyesi Mahir Gürz de, PKK Lideri Abdullah Öcalan nezdinde sürdürülen olağanüstü tecrit politikalarının tüm Kürt halkına ve onunun demokratik kazanımlarına dönük olduğunu ifade etti. Tecrit politikalarıyla Kürt Özgürlük Hareketi ve kazanımlarına dönük toptan bir tasfiyesinin amaçlandığını söyleyen Gürz, iktidar, devlet aklının tecrit uygulamalarıyla mücadele dinamiğini teslim alamaya dönük özel bir savaş stratejisi yürüttüğünü kaydetti.
‘Tecrit, ancak topyekûn bir mücadele hattıyla kırılabilir’
İmralı’da simgeleşen tecridin bugün bütün cezaevlerine yayıldığın işaret eden Gürz, “Tecrit sistemi, bugün devrimci ve siyasi tutsaklar başta olmak üzere bütün toplumsal dinamikleri kuşatan bir saldırı aracı olarak kullanılıyor. Yani böylesi ağır bir saldırı, ancak ona denk düşen bir direnişle, bütün toplumsal dinamiklerin bir şekilde parçası olduğu geniş bir mücadele hattıyla geriye püskürtülebilir” dedi. Bu konuda maalesef parçalı bir duruş olduğunu ekleyen Gürz, “Bu parçalı duruş, tecride karşı yürütülen mücadeleyi zayıf kılmaktadır. Tecrit, ancak topyekûn bir mücadele hattıyla kırılabilir” diyerek, 9 Ekim komplosunun yıldönümünde Abdullah Öcalan ve sosyalist devrimci tutsaklar üzerindeki tecride karşı kendine ‘devrimciyim’ diyen tüm aydın, demokrat, devrimci, emek ve adaletten yana olan herkesi aktif tavır almaya davet etti.
İSTANBUL