Halide Edib Adıvar, bir ‘Kurtuluş Savaşı’ romancısı sayılabilir. Kitapları, savaş öncesi, savaş dönemi ve savaş sonrasına dairdir. İstanbul’dan Ankara’ya geçmiştir. Birçok gerçek olaya bizzat tanık olmuştur ve yazmıştır. Kendi doğalığı içinde bazı şeyleri aktardığı için okumak önemli
Hüseyin Kalkan
Halide Edib Adıvar, ‘Kurtuluş Savaşı’ anlatısının başlıca inşacılarından biridir. Savaş sırasında İttihat ve Terakki iktidari ile birlikte çalışırken, savaş sonrasında Mustafa Kemal ile birlikte çalışmaya başlamıştır. Yunan ordusunun İzmir’e girmesi üzerine İstanbul’da Sultanahmet’te yapılan mitingte heyecanlı bir konuşma yapmış, daha sonra kocası ile birlikte Mustafa Kemal’e katılmak için Ankara’ya gitmiştir. Bu dönemde çeşitli görevler üstlenmiş, savaş sonrası Mustafa Kemal ile görüş ayrılığına düştüğü için Türkiye’yi terk etmiş, Mustafa Kemal ölene kadar da Türkiye’ye dönmemiştir. Demokrat Parti döneminde milletvekili seçilmiş, üniversitede görevler üstlenmiştir. Adıvar’ın kitapları genelikle ‘Kurtuluş Savaşı’ merkezlidir. Bunlar Ateşten Gömlek ve Türk’ün Ateş ile İmtihanı, bir grubun Mustafa Kemal’a katılmak için İstanbul’dan Ankara’ya kaçmasını anlatır. Adıvar ilkini roman olarak nitelemektedir. İkincisi ise Adıvar’ın hatıralarıdır. İki kitap arasındaki benzerlik sadece isimlerindeki ‘Ateş’ sözcüğünden kaynaklanmıyor. Her iki kitapta da içlerinde bir kadının bulunduğu bir grubun Ankara’ya kaçmasını konu alır. Birinde kadının adı ‘Ayşe’dir, diğerinde kadın Halide Edib Adıvar’ın kendisidir. Buna rağmen, kitaplar dönem hakkında fikir sahibi olmak için zengin bir malzeme sunar.
Anti-Yunan kurtuluş
Mustafa Kemal’in örgütlediği savaş anti-emperyalist sayılagelindi. Solun büyük bölümü bunu bir amentü olarak kabul etti. Lozan’ın 100. yıldönümünde büründükleri derin sessizlik bunun bir göstergesi herhalde. Mustafa Kemal’in örgütlediği kuvvetler İngilizlerle hemen hiç çatışmadı, Fransızlarla küçük çatışmalar yaşandı, İtalyanlar tek kurşun atmadan girdikleri bölgeleri terk ettiler. (Bunu resmi tarih de böyle yazar) Bu ‘Kurtuluş Savaşı’nın önemli muharebelerini Yunanlılara karşı gerçekleştirdi. Bu kuvvetler Yunanlıları yendi. Ve Yunan ordusu İzmir’i terk etmek zorunda kaldı. Ama bu Mustafa Kemal’in kuvvetlerinin savaştığı önemli bir güç daha vardı. O da Anadolu halkıydı. Batı cephesinde Yunan ordusu ile -resimi tarihin zafer olarak nitelediği- çatışmalar yaşandı. Doğu cephesinde, Ekim Devrimi ile Rus kuvvetleri kendiliğinden çekildi. Ermeni kuvvetleri ile bazı çatışmalar yaşandı. Kilikya civarında Fransız kuvvetleri ve geri dönen Ermeni halkı ile yaşanan çatışmaları bunlara eklemek gerekir. Geçmeden şunu da eklemek gerekir: İstanbul’un galip devletler tarafında işgal edilmesi bir tepkiye yol açmamıştır, hatta hangi devletin mandasının Türkiye için yararlı olacağı tartışılmaya başlanmıştır. Ancak Yunan ordusunun İzmir’e girmesi büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. İnfial yaratmıştır.
Halktan kurtulma savaşı
Bu dönemde (1919-1923) Anadolu topraklarında, Anadolu halkı ile kayda geçen 30 çatışma yaşandı. İsyan edenler Türk ve Kürt köylüleri idi. Yani halktı. Cumhuriyet kuvvetleri ise Osmanlı ordusunun arta kalan subay ve askerleri idi. Bu dönemde birkaç kez Kürtler de isyan etti. Koçgiri isyanı (6 Mart 1921-17 Haziran 1921), Milli Aşiret Ayaklanması (1 Haziran 1920-8 Eylül 1920), bu toprakların kadim halklarından olan Rumlara ve Ermenilere karşı girişilen hareketler de ayaklanma olarak nitelendirildi. Geriye kalan ayaklanmalar Türk halkının giriştiği ayaklanmalardı. Mesela Yozgat’ta iki ayaklanma meydana gelir. Birinci Yozgat ayaklanması (15 Mayıs 1920-27 Ağustos 1920) meydana gelir. İkinci Yozgat ayaklanması birinciden kısa bir süre sonra meydana gelir. (5 Eylül 1920-30 Aralık 1920). Yine Düzce’de de peş peşe iki ayaklanma meydana gelir. Birinci Düzce Ayaklanması (13 Nisan 1920-31 Mayıs 1920 arası), ikinci Düzce Ayaklanması ise (19 Temmuz 1920-23 Eylül 1920 arasında) meydana gelir. Mustafa Kemal Nutuk’ta bu ayaklanmaların üzerinde uzun uzun durur. Onun söylediklerinde bile bu ayaklanmaların ne kadar yaygın olduğunu görmek mümkün: “Efendiler, 1919 yılı içinde, millî teşebbüslerimize karşı başlayan iç isyanlar, sür’atle memleketin her tarafına yayıldı. Bandırma, Gönen, Susurluk, Kirmastı, Karacabey, Biga ve dolaylarında; İzmit, Adapazarı, Düzce, Hendek, Bolu, Gerede, Nallıhan, Beypazarı dolaylarında; Bozkır’da; Konya, Ilgın, Kadınhan, Karaman, Çivril, Seydişehir, Beyşehir, Koçhisar dolaylarında; Yozgat, Yenihan, Boğazlıyan, Zile, Erbaa, Çorum dolaylarında; İmranlı, Refahiye, Zara, Hafik ve Viranşehir dolaylarında alevlenen karışıklık ateşleri, bütün memleketi yakıyor, hainlik, cehalet, kin ve bağnazlık dumanları bütün vatan göklerini yoğun karanlıklar içinde bırakıyordu. İsyan dalgaları, Ankara’da karargâhımızın duvarlarına kadar çarptı.” (Nutuk)
Taş ve sopalarla ayaklanma
Halide Edib Adıvar’ın özelliği bu ayaklanmalardan bazılarına tanık olması ve kendi doğalığı içinde tabii ki Mustafa Kemal’in tarafını tutarak anlatmasıdır. Bu anlatımlarda ayaklananların halk olduğu ve yer yer taşla sopayla ayaklandıkları görülür. Ateşten Gömlek’e Konya ihtilali olarak adlandırdığı ayaklanma şöyle yansır: “Konya ihtilâlini bastıranlar arasındayız. İhsan kuvvetleriyle ismini hatırlayamadığım bir nahiye merkezine yakınız. Merkezin henüz ihtilâle bulaşmadığını söylüyorlar. Nahiyeden bir küçük heyet İhsan’a gelmiş, arzı sadakat etmiş ve nahiyeye asileri sokmayacaklarını temin eylemiş, fakat buna mukabil bizim kuvvetlerin de girmemesini, nahiyeyi heyecana sokmamasını yalvarmış, İhsan’ı yalnız nahiyeye davet etmişler, kuzu kesecekler, şerefine köy şenlik yapacakmış, gelen iki sarıklı ihtiyarla üç köylü ağa İhsan’a muhabbet ve emniyet telkin etmiş. İhsan ihtiyaten bir müfrezeyi nahiyeye yaklaştırdıktan sonra beş süvari ve bir de benimle beraber davete gidiyor.” (Ateşten Gömlek, s.125-126. Can Yayınları/2020)
Görüşmek bahanesi ile askerleri köye çeken köylüler onları derdest edip etkisiz hale getirir. Ellerinde sadece taş ve sopalar vardır. Kitapta bu bölümü şöyle: “Bum bum iki tarrâka, sonra kudurmuş bir halk ve mütemadiyen havada vızlayıp giden taşlar, insan dalgası ve bunun üstünde, ufukta kandan bir tepsi gibi kayıp ovanın altına giden güneş.
Artık İhsan’dan ayrıyım. O müthiş ve kudurmuş kütle ne yapıyor, bilmiyorum; kollarını sallayanlar, birbirlerine bağıranlar yine taş, koşuş ve mütemadî çirkin bir tepinme. Hep bu insan kasırgası kızıl karanlıkta köye doğru gidiyor. Önde ellerinde meş’aleler, isli bir alevle bu korkunç yüzleri tenvir ediyorlar ortada zincirlerini sallayarak iki neferle beraber İhsan’ı sürükleyip götürüyorlar”(a.g.e, s.127-128)
Sonuç yerine
Sonuç olarak, bu ayaklanmalar Mustafa Kemal tarafından ‘Gerici ayaklanmalar’ olarak nitelendirildi. Bu nedenle bu güne kadar bu ayaklanmalarla ilgili yeterince ve tarafsız araştırmalar sınırlıdır. Yapılan çalışmalar ise cumhuriyetin perspektifi dışına çıkmadı. Bu ayaklanmalar rejimin açıklaması dışında hangi gerekçelere dayanıyordu? Kimler bu ayaklanmalara katıldı? Kaç kişi katıldı ve talepleri ne idi? Türkiye’nin bugünkü sosyolojisine de ışık tutacak bu araştırmalar yapılmadı.
Kaynaklar:
Halide Edib Adıvar: Ateşten Gömlek
Türkün Ateşle İmtihanı
İpek Çalışlar: Halide Edib …
Vikipedi
Ayaklanmayan kalmamış
Başlı başlı ayaklanmaların sayısı bile ‘Kurtuluş Savaşı’nın halk tarafından ne kadar desteklendiğini gösteren bir veridir. Bu ayaklanmaların birkaçı hariç hepsine katılanları Türk’tür. Resmi tarih bu ayaklanmaların İstanbul hükümetinin kışkırtması soncu meydana geldiğini söylemekle yetinmiştir. Çeşitli kaynaklardan derlediğimiz ayaklanmanların bazıları şöyle:
Ali Batı Olayı (11 Mayıs 1919 – 18 Ağustos 1919)
Ali Galip Olayı (20 Ağustos 1919 – 15 Eylül 1919)
Birinci Bozkır Ayaklanması (29 Eylül – 4 Ekim 1919)
İkinci Bozkır Ayaklanması (20 Ekim 1919 – 4 Kasım 1919)
Ahmet Anzavur ayaklanması (25 Ekim -30 Kasım 1919)
1. Düzce Ayaklanması (13 Nisan- 31 Mayıs 1920)
2. Düzce Ayaklanması (19 Temmuz- 23 Eylül 1920)
Şeyh Eşref Ayaklanması (26 Ekim – 24 Aralık 1919)
Kızılkuyu Olayı (28 Ekim 1919 – 29 Ekim 1919)
Birinci Yozgat Ayaklanması/Birinci Çapanoğlu Ayaklanması (15 Mayıs 1920 – 27 Ağustos 1920
İkinci Yozgat Ayaklanması/İkinci Çapanoğlu Ayaklanması (5 Eylül 1920 – 30 Aralık 1920)
Zile Ayaklanması (25 Mayıs – 21 Haziran 1920)
Aynacıoğulları Ayaklanması (1918 – 21 Kasım 1923)
Milli Aşireti Ayaklanması (1 Haziran – 8 Eylül 1920)
İnegöl Ayaklanması (20 Temmuz- 20 Ağustos 1920)
Çopur Musa Ayaklanması (21 Haziran 1920)
Konya Ayaklanması (2 Ekim 1920 – 22 Kasım 1920)
Demirci Mehmet Efe Ayaklanması (1- 30 Aralık 1920)
Koçgiri Ayaklanması (6 Mart 1921 – 17 Haziran 1921)
Çerkez Ethem Ayaklanması (27 Aralık 1920 – 23 Ocak 1921)