Popüler kültüre karşı kalıcı müzik yapak için yıllardır emek veren Ahura Ritim Topluluğu’ndan Sami Hosseini, ‘Sözleri anlaşılmayan bir müzik eğer insanları etkiliyorsa demek ki o hiç bitmiyor. Binlerce yıllık bir geçmişi olan sanat 100 yılda geçse yok olamaz’ dedi
Kapitalizmin tüketici ve basit kültürüne karşı mücadele eden ve bu amaçla üretimlerine hız veren Ahura Ritim Topluluğu 10 yıldır çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Topluluk, 2013’ten bu yana Türkiye ve Kurdistan kentlerinde çeşitli konserler ve eğitimlerle müzik kültürünü yaşatıyor.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Tolga Güney’e konuşan Ahura Ritim Topluluğu kurucularından Sami Hosseini ile müziğin karşı karşıya kaldığı tehlikeleri anlattı.
22 yıldır def çalıyor
1986 yılında İran Rojhilat’da doğan Hosseini, 11 yaşında def çalmaya başladı. İran’da Diş Laborantlığı bölümünü okuyan Hosseini 2012’de Türkiye’ye diş hekimliği okumak için geldi, fakat Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı’da Müzik Aletleri Yapımı bölümüne geçiş yaptı. 27 yıldır def çalan ve 22 yıldır def eğitimi veren Hosseini, aynı zamanda Konak Kemeraltı’ndaki atölyesinde def üretimi yapıyor. 2016 yılında “Def Metodu 1”, 2021 yılında da “Def Metodu 2” isimli kitapları çıkaran Hosseini, 2023 yılında da İranlı müzisyenlerden oluşan “Avisa” isimli bir grubun kuruluşunda yer aldı.
Popüler kültüre hizmet eden çalışmalar
Son yıllarda popüler müziğe hizmet eden eserlerin ön plana çıktığını kaydeden Hosseini, “Eskiden sanal medya yoktu, televizyon çok nadirdi ve insanların müziği radyo ve canlı olarak dinlediği için daha kaliteli bir müzik dinleniyordu. Şimdi ise müzik daha basit bir şekilde yapılıyor ve sunuluyor. Müzik ile kulağını doldurmaktan çok gözünü doldurmak istiyorlar” dedi.
Popüler müzikler ön plana çıktı
Bilinçli olarak popüler hale getirmeyle de elektronik ve dijital müziklerin ön plana çıktığını aktaran Hosseini, bu türleri reddetmediğini fakat köklü müzikler yapılması gerektiğini ifade etti. Geleneksel müzik ile yeninin buluşmasının popülerliğin de önüne geçeceğini vurgulayan Hosseini, “Fakat bunların yapılmadığını görüyoruz ve müzik hızlı tüketilen bir hal alıyor. Bu tıpkı eski kıyafetleri atıp yenisini almaya benziyor. Her sanat eserinin bir tüketim tarihi var. Günümüzde bu bir hafta, bir güne kadar düştü. Bakıyoruz haftada bir albüm çıkaran insanlar var. ‘Nasıl bu kadar hızlı olabilir?’ diye düşünüyorum. Popüler bir müziği bir kere dinlersin ve tüketirsin” diye belirtti.
Köklü bir müzik insanın ruhunu okşayabiliyor
Bazı köklü eserlerin ise hep kalıcı olduğuna dikkati çeken Hosseini, “Örneğin Aşık Veysel’in ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ eserini babama dinlettirdim. Babam Türkçe bilmemesine rağmen müzikten keyif aldı. Sözleri anlaşılmayan bir müzik eğer insanları etkiliyorsa demek ki o hiç bitmiyor. Bunun için etnik ya da daha köklü bir müzik insanın ruhunu okşayabilir. Binlerce yıllık bir geçmişi olan sanat 100 yılda geçse yok olamaz” diye konuştu.
Müzik birbirimize köpür olmamızı sağlıyor
Tüm bunların karşısında duran müzisyenlerin de kullanabileceği medya alanları olduğunu kaydeden Hosseini, popüler kültüre hizmet etmeden kaliteli bir müziğin yapılabileceğini dile getirdi. Hosseini, “Her şeye rağmen hayatımızda bol bol müzik ve sanat olsun. Çünkü bizi özgürleştiren ve birbirimize köprü olmamızı sağlayan tek şey sanattır” diye konuştu.
İZMİR