DBP MYK üyesi Zekiye İlbasan, Hewlêr ve Silêmanî’deki suikastleri gazetemize değerlendirdi: Barzani bir dönem, ‘bize bir daha hiçbir güç kardeş kanı (Birakujî) döktürmeyecek’ diyordu. Ama bu sözünü unutmuşa benziyor. Dört parça Kurdistan’ın çıkarlarını gündeme almayan hiçbir yapı ve yönetim, başarıya ulaşamaz. çağrımız; ihanetçi-işbirlikçi çizgiden çıkmalarıdır
Selman Çiçek
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 24 Ağustos’ta Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönük ziyaretinin ardından bölgedeki askeri hareketlilik artmıştı. KDP, 13 Eylül’de yaklaşık 200 zırhlı aracı Bradost bölgesine bağlı Sîdekan’a göndermişti. Sevkiyat sonrası KDP’ye bağlı özel güçler HPG mevzilerine saldırmış ve bir süre çatışma yaşanmıştı. KDP, daha sonra da Sîdekan ve Biradost bölgesine yeni askeri araçlar ve özel güçler sevk etti. Her iki yere 400’ü aşkın operasyon gücü ve çok sayıda zırhlı araç sevk edildiği belirtildi.
Bölgede gerginlik hızla tırmanırken Türk devletinin SİHA saldırıları da devam etti. Şengal ve Bradost’a yapılan SİHA saldırılarında 7 kişi yaşamını yitirdi. Yurttaşlara dönük saldırılar devam ederken 18 Eylül’de ise Silêmanî’de bulunan Erbet Tarım Havaliamı’nda patlama meydana geldi. Patlamanın Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) saldırısından kaynaklandığı belirtildi. Patlama sonrası havalimanında dumanlar yükselirken, 3 peşmergenin hayatını kaybettiği belirtildi. Irak Genelkurmay Sözcüsü Tümgeneral Yahya Resul, Silêmanî’de havalimanını bombalayan insansız hava aracının Türkiye’den kalktığını açıkladı.
Türkiye’den kalkan SİHA’lar, Süleymaniye’deki havaalanı bombalarken aynı saatlerde ise Hewlêr’de Kurdistan Ulusal Kongresi Hewler Temsilciliği’ne silahlı saldırı oldu. Saldırıda KNK Temsilcisi Deniz Cevdet Bülbün katledildi.
Bölgede yaşanan gerginliği, KDP’nin ihanet politikalarını ve DBP’nin bu politikalara karşı Silopya başta olmak üzere birçok alanda protesto etmesini Demokratik Bölgeler Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi Zekiye İlbasan değerlendirdi.
KDP’nin tamamen Türk devleti ile hareket etmesi, işbirlikçi-ihanetçi çizgiye gelmesi, kazanımların hepsine saldırıdır. KDP bu tutumu bir bütünen kendisine de kaybettirecektir. Sadece Türkiye’deki Kürtler, Rojava’dan Rojhilat’a hiçbir yerde halkımız bunu kabul etmeyecektir.
Saldırı Kürt kazanımlarına
14 Eylül’de KDP’nin yüzlerce zırhlı araçla Bradost’a sevkiyat yapmasının bütün Kürtlerde bir kaygı oluşturduğunu söyleyen İlbasan, orada zırhlı araçların konuşlandırılmasının bir savaşın çağrısı anlamına geldiğini söyledi. Saldırıların bütün Kürtlerin, yani dört parça diyebileceğimiz, tarihte paramparça edilmiş Kürtlerin, mücadele ile kazandığı kazanımlarını sabote etmeye dönük olduğuna dikkat çeken İlbasan, “Kazanımları hiçleştirmek adına yapılan bir harekettir. Bu Kürtler açısından kabul edilemez. KDP’nin burada tamamen Türk devleti ile hareket etmesi, işbirlikçi-ihanetçi çizgiye gelmesi, kazanımların hepsine saldırıdır. 1923 Lozan Antlaşması’nda Kürtlere büyük kaybettiren, yüzyılına mal olan durum, Kürtlerin birlik olmayışından kaynaklıdır. KDP tekrar, bu eksiklik dahi demeyeceğimiz yanlışa girmesi bir bütünen kendisine de kaybettirecektir. Bugün iç ihanetin, bu kadar devasalaşması aslında KDP’nin kendi köküne de, tarihsel geçmiş ve mücadelesine de ihanettir. Geçmişte yürüttüğü mücadelede yüzlerce değerine ihanettir. Bu anlamda kesinlikle ne sadece Türkiye’deki Kürtler, Rojava’dan Rojhilat’a hiçbir yerde halkımız kabul etmeyecektir. KDP’nin bir an önce bu yanlıştan dönmelidir” dedi.
Barzani birakujî sözlerini unuttu
KDP’nin ihanete yakın politikalarının ilk olmadığını hatırlatan İlbasan, KDP’nin 92’lerde de böyle bir olaya giriştiğini ancak daha sonra buna özeleştirilsel yaklaştığını söyledi. Mesud Barzani’nin o dönem kullandığı sözleri hatırlatan İlbasan, “Barzani o dönem, ‘bize bir daha hiçbir güç kardeş kanı (Birakujî) döktürmeyecek’ diyordu. Ama son kertede, çöküşünü savaşla örtbas etmesi bu sözünü unuttuğunu gösteriyor. Bu yaklaşım kabul edilemez. Bundan kaynaklı da Barzani’nin bir an önce, aşiretçi dar yaklaşımından hızlıca çıkması gerekiyor. Bütüncül, dört parçanın çıkarlarını düşünürse ancak Barzani kurtulur. Dört parça Kurdistan’ın çıkarlarını, ulusal birliği gündemine almayan, Kürtleri bir bütünen kurtuluşunu gündeme almayan hiçbir yapı ve yönetim, başarıya ulaşamaz. Kendisi en azından tekrardan çağrımız; bir an önce bu girmiş olduğun ihanetçi-işbirlikçi çizgiden çıkması gerekir” diye konuştu.
İhanete geçit vermemeliyiz
İhanet çizgisinin geçmişte tarih sayfalarında yer aldığını belirten İlbasan, Barzani’nin bu ihanetinin de bundan sonraki tarih sayfasında yine kara bir leke olarak kalacağını söyledi. Özellikle, Kürt özgürlük hareketinin vermiş olduğu mücadelenin, 40 yıllık mücadelenin sonrasında kazanılan kazanımlara yapılan saldırıların kabul görmeyeceğini söyleyen İlbasan, “Kürt toplumuna, halkımıza çağrıyı da yenilemek gerekiyor. Mevcut olan ihanetin önüne set oluşturup, kesinlikle ihanete geçit vermemeliyiz” dedi.
AKP-MHP iktidarı, Neo Osmancılık fikri ile Kerkük-Musul’a kadar işgal mantığı ile hareket ediyor. Böyle bir zihniyete yardım etmek affedilemez. İhanet çizgisini birçok yerde protesto ettik. Ancak polislerin KDP’yi koruyan bir yaklaşımı vardı. Bu da ortaklığını gösteriyordu
KDP çağrımıza cevap vermedi
DBP olarak uzun süredir ulusal birlik sağlanması için öncülük ettiklerini belirten İlbasan, “Hem ulusal birliğin sağlanması hem de ulusal kongrenin olması için defalarca KDP’ye çağrılarda bulunduk. Ama ne yazık ki, KDP bunu dikkate almadı. Kendisini dört parçanın parçası olarak görmedi. Bunda daha çok ailesel, aşiretçi kaygılarını Kürt toplumunun önüne koydu. Barzani ailesi, aşiretçi, ailesel kaygılardan çıkarak bir bütünen halkımızın çıkarlarını esas alan bir siyaset yürütmesi gerekiyor. Son dönemde yürüttüğü politikalarda onlarca yanlış var. Örneğin, Kerkük’te yaşanan olaylardan sonra Kerkük’ten çıkması, Neo-Osmanlı dediğimiz AKP-MHP bloku ile ortaklaşması, Kürt kazanımlarına saldırması, bugün Hewler’de yaşananlar bu yanlışlardır” diye belirtti.
Bu politika kazandırmaz
KNK Temsilcisi Deniz Cevdet Bülbün’ün suikast ile katledilmesine de değinen İlbasan, “Hewlêr’de yaşanan olay, KDP’nin hakimiyetinin olduğu bir alandı. KNK’nin temsilciliği önündeki polis noktasına yakın yerde Kürt siyasetçi Deniz Cevdet Bülbün katledildi. Bu olayın, İzmir’deki Deniz Poyraz olayından farkı yoktur. Aynı zihniyetin bir ürünüdür. Türkiye’nin Güney Kurdistan’da bu kadar yerleşmesi KDP işbirliğini de açığa çıkarıyor. Bunlar Türkiye’ye de Kurdistan’a da kazandırmaz” diye konuştu.
Savaşı körüklüyorlar
Silêmanî’nin Erbet havaalanının bombalanmasının Hewlêr’deki saldırıdan bağımsız olmadığına dikkat çeken İlbasan, şöyle konuştu: “Irak Genelkurmay Başkanlığı, SİHA’ların Türkiye’den kalktığını açıkladı. Burada 3 peşmerge yaşamını yitirdi. Bunlar çok vahim olaylardır. Bunların devamının bir provokasyona yol açacağı, karşılıklı savaşa sürükleneceği de aktarılıyor. Bu durum, Ortadoğu’da savaşı yeniden körüklüyor. Bu durum, Ortadoğu’da herkesi, bütün halkı etkileyecektir. KDP’yi daha sağduyulu davranmaya çağırıyoruz.”
KDP siyasal olarak çöktü
İlbasan, “Bunlar çok büyük acılar, büyük bedellerdir. Böylesi tarihi bir süreçte tekrardan ihanet çizgisine dönmesi KDP’yi çok büyük geriye götürür. KDP’nin pervasızca saldırmasının altındaki neden çöküşünün bir sonucudur. Başur’daki bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin hepsi, Barzani ailesi tarafından bölüştürülüyor. Bu durum siyasal çöküşü de beraberinde getirdi. Bunu birbirinden bağımsız ele almamak gerekiyor. Bu çerçevede çöküşünü gördüğünden itibaren ABD’ye seslenişi, bir mektubu kamuoyuna yansıdı. Türk devletinden kopamamısının nedenlerinden biri de budur. Bütünlüklü yaklaşmak gerekiyor. Sadece ekonomik bakış açısıyla bir federe bölgeyi yönetemezsin. Dört parçanın çıkarlarına uygun hareket etmesi, politika geliştirmesi Başur’a ve diğer parçalara kazandırır. AKP-MHP iktidarının faşist politikalarından çıkması gerekir” sözleri ile KDP’nin mevcut politikalarını eleştirdi.
Neo Osmanlıcılığın ortağı
Bugünkü saldırıların Neo Osmanlıcılık zihniyetinden bağımsız ele alınamayacağını söyleyen İlbasan, “Referandum sürecinde bunu yaşadık, Kerkük sürecinde bunu yaşadık. Ortaklaşa yürüttüğü savaş politikasının ön ayağı, yürütücülerden birisi de AKP-MHP faşizmidir. Kerkük sürecinde, AKP-MHP iktidarı, Neo Osmancılık fikri ile Kerkük hatta Musul’a kadar işgal mantığı ile hareket ediyor. Böyle bir zihniyete yardım etmek affedilemez. Dört parça Kürdistan’da bu kadar sivili katleden, bu kadar soykırımcı politikaları dayatan bir anlayışa katkı sunmak başlı başına bir ihanettir. Bu ihanet kavramını da çoğu zaman kabul etmiyorlar ama bunun başka bir deyimi de olamaz. Bu işbirlikçi politikayı bir an önce bırakmalıdır” dedi.
Ulusal birlik çizgisini büyüteceğiz
Bu zihniyete karşı mücadele etmeye devam ettiklerini söyleyen İlbasan, “İhanet çizgisini Silopi, Gever, İstanbul, İzmir, Mersin ve daha birçok yerde protesto ettik. Ancak bu protestolar polislerin sert saldırılarına maruz kaldı. Adeta KDP’yi koruyan bir yaklaşım vardı. Bu da açıkça ortaklığını gösteriyordu. Bundan sonra da alanlarda olacağız. İhanet çizgisine karşı ulusal birlik çizgisini büyüteceğiz” diye konuştu.