Dikmece’de kadınlar tarım arazilerinin istimlak edilmesiyle kültürlerinin öldürüldüğünü söyleyerek, birlikte mücadele çağrısında bulundular
Hatay’ın Samandağ ilçesinde orada yaşayan köylülere haber verilmeksizin tarım arazileri depremzedeleri yerleştirme gerekçesiyle Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından istimlak edildi. Köyde yaşayanların hukuk mücadelesi ve nöbet eylemleri devam ederken diğer yandan köyde hayat devam ediyor. Tüm geçimini sahip oldukları tarlalardan sağlayan Arap Alevi kadınlar tarlalarının istimlak edilmesiyle beraber hem güvenliklerinin kalmadığını hem de kadın kültürünün parçası olan birçok gelenek ve üretimden vazgeçmek zorunda bırakılacaklarını söylüyor. Kadınlar herkesi birlikte mücadeleye davet ediyor.
‘Tarlalarımı almaya hiçbir hakları yok’
Tarlasındaki narlardan nar ekşisi yapan ismini vermek istemeyen kadın ninesinden öğrendiği yöntemleri çocuklarına aktardığını belirtti. Eşini 50 yıl önce kaybettikten sonra bütün geçimini bu tarlalardan sağladığını ifade eden kadın, “Benden sonra da bu tarlalar çocuklarıma kalacak. 7 hektar zeytinliğim var. Devlet onları da almak istiyor. Yıllardır oradan zeytin yiyoruz, yağımız oradan çıkıyor. Kendi ellerimle ektim, baktım. Biz para istemiyoruz, para gelir ama zeytin gelmez. Zeytinlerin arasına bakla sebze de ekiyorum, onlarla geçiniyorum. Onlara hakkımı helal etmiyorum, tarlalarımı almaya hiçbir hakları yok” şeklinde konuştu.
‘Güvenliğimiz kalmadı’
Demografik yapının değişmesini de istemediğini, tanımadığı insanların köye taşınmasıyla tek başına yaşayan biri olarak kendini güvende hissetmeyeceğini belirten kadın, “Daha önce rahattık. Dışarda yatıyorduk şimdi geceleri korkuyoruz. Daha önce gece 12 de saman yapmaya gider korkmazdık şimdi güneş batınca dışarı çıkamıyorsun. Hayat bizim için zorlaştı. Bütün köy halkının birlikte hareket etmesi gerekiyor” dedi.
‘Tarıma bağlı bir kültürü yok etmiş olacaklar’
Yaklaşık 20 yıldır Dikmece’de yaşayan Çiğdem Olgar ise kamulaştırmanın sadece tarlalarının değil anılarının da ellerinden almaya çalıştığını dile getirdi. Köyün depremden çok kamulaştırmadan etkilendiğini ifade eden Olgar, “Çocukluğumuz burada geçti. O tarlalarda meyve ağaçları arasında hatıralarımız var. Manevi değerleri yüksek. Buğdayı haziranda biçtik, yeniden ekmek içinden tohum bile aldık. Oradan tüm ailenin ekmek ihtiyacı karşılıyoruz, hayvanlara saman çıkarıyoruz. Yaşam alanlarımız elimizden alınıp her yeri beton yapmak istiyorlar. Arap Alevileri tarladan aldıkları ile bayram yapar, kurban keser. Bunlar bizim kültürlerimizi de öldürüyorlar. Bunları da yapamayacağız kısıtlayacağız” şeklinde belirtti.
‘Kamulaştırma Arap Alevilerine karşı bir kasta işaret ediyor’
Yakındaki Sünni Arap köylerine hiçbir kamulaştırma yapılmazken sadece Arap Alevi köyü olan Dikmece’nin neredeyse tüm tarlalarının istimlak edilmesinin bir kasıt içerdiği anlamı çıkardıklarını belirten Olgar, “Eski huzurumuz olmayacak. Böyle olduktan sonra kasıtlı mı diye düşünüyoruz. Bizim geçim kaynağımızda TOKİ yapılmasın. Önceden harabe denen yer de istimlak ediliyor. Orası yıkılmış köy. Kazılınca altından kalıntılar çıkıyor. Burada 1. Etap SİT alanıydı, altından eserler çıktı. Bu yanlıştan dönmelerini istiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Güvensizlik oluştu’
Dikmece’nin daha önce özellikle kadınlar açısından güvenli bir yerken şimdiden güvensizliğin oluştuğunu ifade eden Şakra Güven, “Asfalta kadar 7 kilometre tek başıma giderim ama artık buradan komşuya güvenli gidemiyoruz. Kimler karşımıza çıkar bilmiyoruz. Bu bizim için zulüm. Daha önce tek başıma tarlaya giderdim, şimdi cesaretim yok. Tarlaya kim giriyor bilmiyoruz. Bu durum en çok kadınlara sorun” ifadelerini kullandı.
‘Kadınlar cezaevinde gibi yaşayacak’
Hatay’da erkeklerin çalışmak için Arabistan’a gittiğini kadınların ise tarlalarda çalıştığını ifade eden Güven, “Bir köyde 5 etap olur mu? Tarla ekmek kadın kültürüdür. TOKİ gelirse cezaevinde gibi yaşayacağız. İleride çocuklarımıza ne hesap vereceğiz? Artık bir yere de çıkamayacağız. Tarla kalmadı. Bize yardım edeceklerine bizim üzerimize gelindi” diye belirtti.
‘Tandır kültürü de yok olacak’
Evinin bahçesinde inşa ettiği tandırda ekmek pişiren köy sakinlerinden Raziye Olgar ise kamulaştırmalar ve TOKİ ile tandır kültürünün de yok olma tehlikesine gireceğini ifade etti. Olgar, “Bu kültürden vazgeçmek istemiyoruz. Rahat olmayacağız. Komşular akrabalarla toplanır tandır yaparız. Şehir olsa yapamazdık. En ufak seste bile şikayet ediyorlar. Tandır da kadın kültürüdür. TOKİ gelirse, burada şehir kurulursa buna izin vermezler. Bu kültürden vazgeçmeyeceğiz. Daha deprem enkazı kaldırılmazken bu bizim için bu ikinci deprem oldu. Malımızı almaları büyük yanlış” diye ifade etti.
Haber: Melike Aydın / JinNews