Tarım Bakanlığı geçtiğimiz yıl açıkladığı eylem planını yönetmelikle yürürlüğe soktu. Yönetmelikle, arazi toplulaştırılması, yeter gelirli tarımsal arazi ölçekleri uygulamaya konurken, çiftçiler için köle düzeni hazır
Yusuf Gürsucu
Dünya tarım üretimini yönlendiren uluslararası şirketlerin tarım üreticileri ile ilişkileri üç temel eksene oturmakta. Bunlardan birisi plantasyonlar yani ne ekileceğine sermayenin karar vermesi, ikincisi üretimin nasıl ticarileştirileceği, üçüncüsü ise sözleşmeli çiftçilik ile üretim süreçlerinin tamamını kontrol etmekten oluşuyor. Plantasyonlar, Orta ve Güney Amerika, Afrika ve Asya ülkelerinde geniş bir uygulama alanı bulurken, GDO’lu ve hibrit tohumlar tüm dünyaya dayatılmış durumda. Yabancı şirketin toprak sahibi statüsü ile ücretli işçi kullanıp aşırı sömürü suçlamaları ve ulusçuluk hareketleri sonucunda sermayenin işini zorlaştırırken, yerine çifttçiyi kendi toprağında köle haline getiren sözleşmeli üretim daha çekici hale gelmiştir.
Çiftçi ne üreteceğini soracak
Tarım ve Orman Bakanlığı tarımın her vehçesini sermaye kontrolüne veren yönetmeliği yayımladı. Bakanlık tarafından hazırlanan ‘Tarımsal Üretimin Planlamasına Yönelik Usul ve Esasları Düzenleyen Yönetmelik’ Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri üretiminde tarım havzası veya işletme bazında üretimin planlanmasını kapsayan yönetmeliğe göre çiftçinin izin almadan üretim yapması yasaklandı. Tarım Bakanlığı geçtiğimiz yıl tarımı desteklemek için 4 başlıktan oluşan eylem planı hazırladığı açıklanmıştı. Plana göre, çiftçiler ne ekeceğini belirledikten sonra üretime geçmeden bakanlıktan izin alarak üretim yapacağı vurgulanırken, bu süreç tamamen bakanlığın atayacağı komitelerin inisiyatifine bırakıldı. Yani çiftçinin ne üreteceğine yönelik karar vermesi ortadan kaldırılırken, her yıl bu komitelere giderek ne ekeceğini öğrenmesi gerekecek.
İzin almak zorunlu
Eylem planında sözleşmeli üretimin artırılması yer alıyordu. Böylelikle çiftçi kendi toprağında şirketlerin marabası olarak çalışırken, bu süreçte tarımda belli şirketlerin tekel konumuna getirilmesi sağlanarak, tarımsal üretimde çiftçinin-köylünün hiçbir inisiyatifi kalmayacak biçimde düzenleme gerçekleşti. Eylem planında ayrıca; çay, toprak koruma ve arazi kullanımı, su ve mera kanununda değişikliğe gidileceği yer almıştı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik” ve Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmelikle tarımda izin almadan üretim yapma dönemi resmen sona erdi.
‘Teknik Komite’
Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelikte ‘sektör’ yani ağırlıklı sermaye temsilcilerinin de yer alacağı her ilde bir ‘Teknik Komite’ kurulacak. Ancak, komitenin aldığı kararlar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın onayından geçecek. Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre Bakanın görevlendireceği bir bakan yardımcısı başkanlığında Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü, Bitkisel Üretim Genel Müdürü, Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Hayvancılık Genel Müdürü, Bakanlık Strateji Geliştirme Başkanı, Tarım Reformu Genel Müdürü’nün üyesi olduğu Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu oluşturulacak.
Meyve bahçelerine sınırlama
Ormandan tahsis edilen ağaçlandırma alanları ile 5403 sayılı kanunda belirtilen dikili tarım arazilerinde asgari tarımsal arazi büyüklüğü altında kalan alanlar hariç olmak üzere eğimi yüzde 6’nın altında olan arazilerde yeni meyve bahçesi tesisine izin verilmez vurgusu yer alırken, zeytin, fındık, çay vb. geniş alanlarda üretimi yapılan ürünlerin bu yönetmelikle daraltılacağı görülmekte. Sözleşmeli tarım uygulandığı alanlarda ise komitece şartlar oluşmasa bile izin verilebilecek. Tüm üretim süreçlerinde ise öncelikler; Sözleşmeli üretim, organik tarım ve iyi tarım uygulamaları yapılan yerlere verilecek.
Bu film çok önce vizyondaydı
Biz bu filmi tütünde gördük şeker pancarinda gördük. TEKEL’i ‘batak, zarar ediyor, arpalık’ gibi iddialarla kapatıp sigara üretimlerini dünya sigara ve tütün tekellerinin eline verme süreci yaşandı. Neredeyse tıpa tıp bir durum çay, zeytin ve fındık politikalarında kendisini gösteriyor. ÇAYKUR’da tekel gibi zarara uğratılarak kapatılma veya satılma adımları açıktan atılırken, zeytin yağı ihracatı yasaklanıp bir avuç çıkar çevresi korunurken, fındıkta türlü oyunlarla üretici üretimden uzaklaştırılırken, tütünde başımıza gelen her neyse tüm üretim süreçlerinde uygulamaya konuyor.
Asgari ölçekli tarımsal araziler
Ayrıca bu yönetmelikle tarım arazilerinde asgari tarımsal arazi büyüklüğü altında kalan alanlarda yapılan üretimler için izin almak dışında arazilerin toplulaştırılması zorunluluk haline getirilecek. Komitenin iki dudağı arasına bağlanan izin süreçleri tarımda tekelleşmenin ve kölelik düzenin tamamen yerleştirilmeye çalışıldığı bir döneme girdik. Avrupa’da 1960’larda uygulanan Mansholt Planı ile tarım topraklarının tekellerin elinde toplanması sağlanmış ve bugün Avrupa da tüm tarımsal destekler büyük tarım tekellerine verilirken, küçük üreticiler neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. Benzer süreç bugün Türkiye’de uygulamaya konulmuş durumda. Küçük çiftçiliğin kökü kazınıp tekellere yol verilirken tarım arazileri maden, sanayi inşaat, enerji vb. amaçlar için kullanımınında önü tamamen açılacak.
‘Şirket köyler oluşacak’
Eski Tarım Bakanı Mehdi Eker, tarımsal üretimde 2013 yılında 17 milyar dolar kayıp yaşandığını ifade ederek, tarım arazilerinin toplulaştırılması kanununa bu yaklaşımın temel oluşturduğunu söylüyordu. Bakan, “Ya şirket köyler oluşacak ve toprak sahipleri şirketlere ortak olacak ya da toprak sahipleri toprağı bir bilene devredecek” diyordu. Bu parayla sıradan çiftçilerin yakından uzaktan hiçbir alakası yok. Toplulaştırma, arazi sahiplerinin farklı noktalarında olan arazilerini bir araya getirmek ve bu arazileri daha verimli kullanımının sağlanması, sulama ve tarla yollarının planlara işlenmesi olarak özetlenebilir.
Arazin küçükse yandın!
Örneğin Batman’da ortalama sulu arazide tarımsal üretim yapan bir çiftçinin en düşük arazi ölçeği sulu arazide: 60 dekar, sulu arazide: 150 dekar, bahçelerde: 10 dekar, seralarda: 2 dekar olarak belirlenmiş. Edirne’de ise sulu arazi: 50 dekar, kuru arazi: 120 dekar, bahçeler: 10 dekar ve seralar: 2 dekar. Bu ölçeklerin altında bir alanda tarım yapıyorsanız, tarımsal destekleri unutun ya da birileriyle ortak şirket kurup arazi toplulaştırılması gerekecek. 2014 yılında çıkan 5403 sayılı ‘Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununu ve uygulama yönetmelikleri’ gereğince miras kalan tarla paylaşımında; mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin tamamının devredilmesi gerekiyor.
Örnek: Batman ve Edirne ölçekleri: