Cizîr ilçesinde katledilen 18 aylık Mehmet Uytun’un davasına ilişkin konuşan Av. Ercan Yılmaz, davanın sonucunu cezasızlık politikasının bir yansıması olarak gördüklerini söyledi
Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde 9 Ekim 2009 tarihinde 18 aylık bebek Mehmet Uytun, evlerinin balkonunda annesinin kucağında bulunduğu sırada askerler tarafından atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Uytun’un ölümüne neden olan gaz fişeğini kullandığı tespit edilen uzman çavuş hakkında soruşturma izni talebinde bulundu ancak Cizre Kaymakamlığı, “delil” yetersizliğini öne sürerek izin vermedi. Bu karara karşı avukatlar, 19 Temmuz 2019’da, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı da 25 Temmuz 2019’da Antep Bölge Adliyesi’ne başvurdu. İstinaf Mahkemesi, 3 Aralık 2019’da soruşturma izninin verilmesine hükmetti.
Aile ve avukatların 11 yıl süren mücadelesi sonucunda 2019 yılında Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı, sanık Uzman Çavuş Hakan Alkan hakkında “taksirle adam öldürme” suçlamasıyla iddianame hazırladı. Cizre 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Alkan hakkında “taksirle ölüme neden olmak”tan 2 yıl 6 yıl hapis cezası verildi. Verilen uzun süreli hapis cezasının sanığın kişiliğine etkisi, sosyal ve ekonomik durumu, suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak, ceza 18 bin 200 TL para cezasına çevrildi.
İstinaf Mahkemesi kararı bozdu
Davaya hukuki destek veren İHD Diyarbakır Şubesi ile avukat Ercan Yılmaz, mahkeme kararına karşı Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Yargılama boyunca sanığın suçu kasten işlediği ve dosyada görevsizlik kararı verilmesi gerektiği yönündeki itirazları kabul etmeyen mahkeme, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yerel mahkemenin kurduğu hükmün bozulmasının ardından avukatların bir kez daha talep etmesiyle, “olası kastla öldürme” kapsamına girip girmediğinin incelenmesi için dosyayı 11 Mayıs’ta Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermeye karar verdi. Ancak sanık avukatının karara karşı yaptığı itiraz nedeniyle dava, Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi.
Cezasızlık politikasının bir yansıması
Davanın 14 Eylül’deki karar duruşmasında mahkeme sanık Alkan’a, “taksirle ölüme neden olmak” suçlamasıyla “iyi hal” indirimi uygulanarak 3 yıl 4 ay ceza verdi. Aile avukatı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, kararın cezasızlık politikasının bir tezahürü olduğunu söyleyerek, karara itirazda bulunacaklarını ifade etti.
Yılmaz, mahkemenin verdiği kararın genel bir politika olduğunu belirterek, “Yıllardır insan hakları savunucuları ve hukukçuların dile getirdiği cezasızlık politikasının Cizîr’de bir yansımasını daha gördük. 18 aylık Mehmet Uytun, annesinin kucağında iken bir kolluk görevlisi tarafından atılan gaz kapsülü nedeniyle hayatını kaybetti. O günden bu yana hukukçular ve İHD’nin verdiği mücadele sonucunda kamu davası açılabildi. Kamu davasının açılması konusunda da yargının ciddi bir direnci oldu. En son Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), aile adına yapmış olduğumuz başvuru üzerine verdiği ihlal kararı sonrasında ‘taksirle adam öldürme’den dolayı bir kamu davası açıldı” dedi.
Bu yargılama burada bitmiş değil
Davanın ise “taksirle adam öldürme” suçlamasıyla açıldığını anımsatan Yılmaz, “Aksine kasıtla işlenen bir suç olduğunu iddia ettik ve dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini belirttik. Cizre Asliye Ceza Mahkemesi de aslında bu yönlü bir karar verdi. Dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine görülmesi gerektiğini, en hafif tanımlama ile suç vasfını olası kast olduğunu belirttik. Ancak sanık müdafinin yaptığı itiraz sonucunda Cizre Ağır Ceza Mahkemesi, Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği bu kararı kaldırarak, dosyayı tekrar Asliye Ceza Mahkemesine gönderdi. Sanığın da ‘taksirle adam öldürme’den yargılanması gerektiğini söyledi. Ağır Ceza Mahkemesi karar verirken, görevsizlik kararının neden verildiğinden bile haberi yok. Asliye Ceza Mahkemesi, Ağır Ceza Mahkemesine dosyayı gönderdiği zaman ‘burada taksirden söz edilemez, burada kast var’ diye göndermiş. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı incelemediği ve gerekçeli kararı okumadığı için ‘insan öldürmeye teşebbüs suçunun oluşmadığından dolayı görevsizlik kararı vermiş ve burada teşebbüs yok’ demiş. Teşebbüs ölümle sonuçlanmayan eylemler için tanımlanır. Burada ölen 18 aylık bir çocuk var. Çünkü dosya içerisinde bulunan tanık ifadeleri, Adli Tıp Raporları, mağdur ailenin beyanları ve olay yerinde yapılan keşif raporları olayın kasıtlı yapıldığını gösteriyor. Bu yargılama burada bitmiş değil. Biz istinaf mahkemesine de itirazlarımızı sunacağız. Oradan da sonuç almadığımız taktirde yasal tüm yolları tüketeceğiz. Dosyayı, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM), oradan da bir sonuç çıkmazsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar götüreceğiz” diye belirtti.
Cezasızlık politikasının tezahürü
Uytun davası için tam 14 yıldır mücadele ettiklerini anımsatan Yılmaz, bugünden sonra daha fazla mücadele edeceklerinin altını çizdi. Kürt coğrafyasında işlenen suçların cezasız kalmaması için ellerinden gelen mücadeleyi vereceklerine işaret eden Yılmaz, bu tarz dosyalarda mahkemelerin kolluk görevlilerine en alt sınırdan cezalar verdiğini söyledi. Benzer birçok dosyada yargının faillerin lehine olabilecek kararlar verdiğini belirten Yılmaz, bu kararları da yıllardır itiraz ettikleri “cezasızlık” politikasının bir tezahürü olarak değerlendirdiklerini kaydetti.
Sanık halen görevde
Tedbiren de olsa sanığın açığa alınması gerektiğini aktaran Yılmaz, “Kolluk görevlisi hala görev başındadır ve buna benzer suçları işlemeye müsait bir kişidir. O yüzden İçişleri Bakanlığı’nın bu konuda tedbiren kişiyi görevden alması ve açığa alması gerekiyor. Zaten kararın kesinleşmesi ile birlikte memurluğa engel bir durum açığa çıkacağı için kamu görevinden de çıkartılması önünde bir engel kalmayacaktır” diye konuştu.
Haber: Mehmet Güleş – Zeynep Durgut/MA